44. Bölüm

1.8K 122 0
                                    

Dişlerimi boğazına saplayıp zehirli kanı çektim. Ağzım dolduğu zaman kanı tükürdüm. Sonra tekrar dişlerimi saplayıp zehiri çıkartmaya çalıştım. Tekrar tükürdüm.

Ama boşalmıyordu. Zehir sürekli üretiyordu.
Başka çarem yok muydu? Senin için bunu yapmalıyım sevgilim.
Üzgünüm Elice.

Vampir kurulunun karşısında durdum. Yüzleri gülüyordu.
"Hoş geldin Adrian. Buraya neden geldin?" Dedi muzipçe gülümseyerek. O bakışlarını alıp...
"Elice'nin hayatına karşılık benimkisi! Ne için geldiğim belli. Ama sakın savaştan vazgeçmemi beklemeyin!"
"Merak etme Adrian. Sana Elice için şans vereceğim." Ayağa kalkıp bana yaklaştı Tyler.
"Ama elbette bir şartım var." Dedi. Sonra ekledi.
"Elice'nin panzehirinin karşılığında..."

ELİCE:
Derin bir nefes alarak uyandım. Hiç bir yerim ağrımıyordu. Kendimi oldukça iyi hissediyordum. Alexandra, Micheal, Alice, Jaycop, Aidan, Derek. Hepsi buradaydı. Ama Adrian yoktu.
"Adrian nerede?" Korkulu gözlerle onlara bakıyordum. Hepsi birbirine bakmaya başladı.

"Hala sizden bir cevap bekliyorum!" Diye bağırınca hepsi birden bana baktı. Yüzlerinde hüzün vardı. Anlamadığım bir çok şey vardı.
"Aklınız okuyabilirim! Siz mi anlatırsınız, ben mi anlayayım!"
"Elice..." Micheal konuşunca ona döndüm.
"...Adrian panzehir karşılığında...kendi..." Lafını kesip bağırdım.
"Ne oldu? Anlatsana!"
"Adrian panzehir karşılığında kendi canını verdi. Üzgünüm." Ne demişti o? Kısa kısa nefesler almaya başladım. Gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı.
"Nasıl ya? A-Adrian...nasıl olur?" Hepsi başını eğdi. Doğru olamazdı. Sevdiğim adamdı o benim. Kızılay eşim, mühürlü olduğum adam!
"Bana yalan söylüyorsunuz! Yalan atıp duruyorsunuz!" Ayağa kalkıp kapıya yöneldim. O ölmemişti! Yalan söylüyorlardı!

Kapıyı çarpıp odadan çıktım. Koşar adımlarla merdivenlerden indim. Sulu gözlerimi elimin tersiyle sildim. Kapıdan çıkıp ormana yürümeye başladım. Kurta dönüştüm. Beyaz tüylerim çıkmıştı. Yüksek bir tepeye çıkıp ulumaya başladım. Beni duyması için uğraşıyordum. Şimdi beni duyacak ve gelecekti. Bir daha uludum.

Ama gelen yoktu. İnsan şekline girdim. Vampir hızıyla koşarak uzaklaştım. Başka bir yerde olmalıydı. Biraz yavaşlayıp kokusunu almaya çalıştım. Her hangi bir koku almadım. Tam yürüyeceklen kolumdan çekilip durduruldum. Son gördüğüm bir çift kırmızı göz ve çuvalla kafamın kapatıldığı. Sonra karnıma bir şey saplanıyor. Kazık olmalı. Yere düşüp iki büklüm oluyorum. Ellerim bağlandığı için hiç bir şey yapamıyorum...

Vote ve yorumlarınızı bekliyorum...
Şu son bir kaç bölüm için çok uğraşıyorum...

Kızıl Ay Doğuyor (BİR VAMPİR HİKAYESi)1Onde as histórias ganham vida. Descobre agora