35. Bölüm (Düşman)

2.4K 156 2
                                    

ADRİAN:
"Adım Christina . Bu da Kızılay eşim Abigail.
İkimizde beş yüz sene önce ki safkan alfalarız. Ben bir kurtum. O da vampir. Kızılay da eşleştik." Dedi. Elice onların savaşa katılmasını gerçekten istiyordu. Ama beni huzursuz eden bir şeyler vardı.
"İçin rahat olsun Adrian. Bizden bir zarar gelmez." Dedi Abigail. Aklını beklemediği bir anda okudum. Gerçekten de bizimle bir sıkıntıları yoktu. Belki de içimi huzursuz eden başka bir şey vardır.

Elice onların kayıtlarını yaptıktan sonra bir şey kalıyordu.
"Size kalacak bir yer bulmalıyız. İsterseniz bizimle birlikte kalabilirsiniz." Dedim. Elice gülümsedi. Bana hak veriyordu.
"Evet. Savaşa kadar beraber çalışırız."
"Sizden tek bir şey istiyoruz." Dedi Cristina.
Sonra ekledi.
"İsyan da Bristol'u bize bırakacaksınız!" Dedi. Elice'ye birbirimize baktık. Sonra onlara dönüp başımızı salladık. Herhalde belli sebepleri vardı.

"Evet! Belli sebeplerden konuşmamız yarım kalmıştı. Şunu diyorduk! Bu sene kurtlarla yarışmamız var. Ve oyunlar her sene olduğundan daha da zor. Önce belli labirentlere gireceksiniz. Labirentlerin içinde kurt boğanlar ve Mine çiçekleri olacak. Onlara dikkat edin. Sonrasında karşı rakibinizi bulup karşı karşıya düello yapacaksınız. Geçen sene kaybetmiştik. Ama bu sene almalıyız. Kazanan tarafa bir ödül verilecekmiş. Bunun ne olduğunu bizde bilmiyoruz. Ama eminim ki önemli bir ödüldür." Dedim. Kalabalık alkışlamaya başlarken bende sahneden indim. Elice'nin yanına gittim.

"Bu yarışmaya senle ben katılabiliyor muyuz?" Başımı salladım.
"İyi o zaman. " Dedi. Sonra salondan çıktık. Aidan koşarak bize geldi.
"Hey ne oldu?"
"Size iyi bir haberim var!"
"Ne?" Dedim.
"Mine çiçeğine karşı yaptığımız panzehiri haplar haline getirdim. Birde şu yeni gelen alfalar...büyüyle onu güçlendirdiler. Büyüleri gerçekten çok güçlü." Dedi tek nefeste. Elice ile birbirimize bakıp gülümsedik.
"E hadi o zamana deneyelim!" Dedi Elice.

VAMPİR KURULU:
Bristol aklına gelen fikirle, bir o yana bir bu yana durmadan yürüyen Tyler'ı kolundan tutup durdurdu.
"Adrian ve Elice'yi öldürelim." Tyler kolunu sert ve hızlı bir şekilde çekti.
"Saçmalama! Adrian eşit, ama Elice bizden daha güçlü! " Bristol'de artık çağresizliğe düşmüştü. Durmadan düşünüyorlardı. Ama hiç bir şey yapamıyorlardı. İçlerinde sadece korku vardı. Ama bunu birbirlerine belli etmiyorlardı.
"Efendim!" Gelen sesle o tarafa döndüler. Gelen bir köleydi.
"Ne oldu?"
"Efendim! Eski çalışanınız Aidan vampir kuruluna katılmış." Tyler ve vampir kurulu her türlü kişiyi küçük görürlerdi. Bu yüzden Aidan'ın kim olduğunu hatırlamıyorlardı.
"O da kim?"
"Eski bombacımız efendim. Siz onu kovduğunuz zaman bir Mine çiçeği bombası patlatıp kaçmıştı. Şimdi de karşı tarafa katılmış." Dedi köle.

Tyler Mine çiçeği bombası olayını hatırladı. Ve biran da hatırlayınca sinirini köleden çıkarttı.
"Ukala! Eski bombacımız demekle hatırlatabilirdin! Defol şimdi!" Tyler yine sinirini elemanlarından çıkarmıştı. Ama böyle yapmanın aslında düşman kazanmasından başka bir işe yaramadığını anlamalıydı.

Köle sinirle oradan çıktı. Sadece işini yapıyordu oysa ki. Eşyalarını topladı. Tam gideceği sırada konuşmalarını duydu.

Tyler bir şey öğrenmişti. Ve Bristol'ün duyabileceği şekilde konuştu. Öbür vampir kurulu üyeleri de sadece düşünüyorlardı.
"Eğer Aidan denen ahmak karşı tarafa katıldı ise,  muhtemelen bomba fikrini öne sürecek. Yani muhtemelen vampir okulu bize karşı Mine çiçeği bombaları atacak. Biz de onlara kurt boğanlarla saldıracağız." Tyler pis pis sırıtırken Bristol de onun gibi seviniyordu.

Köle ise bunları duyduktan sonra koşarak oradan uzaklaştı.

ELİCE:
Önce Mine çiçeğinin panzehirini aldım. Gerçektende hap şeklindeydi. Hapı alıp içtim. Sonra biraz bekledim.
"Hiç bir şey olmadı."
"Mine çiçeğini dene. Eminim etkili olur." Dedi Aidan.
Omuz silkip Mine çiçeği dolu kovayı aldım. Elimi batırdım. Acıyacağını sanmıştım. Oysa ki hiç bir şey olmadı. Elimi kovadan çıkartıp gösterdim.
"Hiç bir şey olmadı gerçekten." Dedi Adrian. Aidan'ın yüzünde muzipçe bir gülümseme belirdi.

Kapı çaldı.
"Gir!" İçeri bir çocuk girdi. Kokusunda her hangi bir şey yoktu. Ama üstünde ki kıyafetler...vampir kurulunun kıyafetleri idi.

Sinirlenmeye başlamıştım. Vampir yüzüm ortaya çıkarken hızımı kullanıp onun boğazına yapıştım.
"Ne istiyorsun!"
"S-size..." Lafını nefessiz kaldığı için tamamlayamadı. Adrian beni omuzlarımdan tutarak geri çekti.
"Sakin ol. Bize katılmak istiyor." Dedi.
"Aklını mı okudun?"
"Evet! Sakin ol biraz." Deyince bütün gücümle dişlerimi içeri sokup gözlerimi eski haline getirdim.

Çocuk kendini toparlayıp nefes nefese konuştu.
"Size katılmak isteyenleri böyle mi karşılıyorsunuz?"
"Kusura bakma. Kıyafetlerin yabancı değil." Dedim.
"Adım Derek. 14 yaşındayım. Bir dakika sen Aidan değil misin?" Hepimiz aynı anda Aidan'a baktık.
"Evet ne olmuş?"
"Senin yüzünden atıldım biliyor musun?"
"Sende mi kovuldun? Keşke söyleseydinde Mine çiçeği bombası patlatırdık. Hahaha " o gülerken bizde ters ters ona bakıyorduk.
Gülmeyi kesince Derek'e döndüm.
"Kaç yaşındayım demiştin?"
"On dört."
"Ama çok küçüksün. On altının altında almıyoruz. Üstelik kokun da vampir veya kurtlukta yok. Seni neden alalım?" Dedi Adrian.
"Bazı özelliklerim var. Ve bazı da bilgiler." Dedi muzipçe gülümserken.
"Neymiş o özellik ve bilgiler?" Dedim.
"Bilgilerim, vampir kurulu Mine çiçeği bombalarından haberdar. Panzehirdende. Ve tam giderken de size kurt boğan bombaları atacaklarını duydum." Dedi. O kadar şaşkındım ki, bir şey diyemedim. Mine çiçeği bombaları çok önemliydi. Ve bize şimdi kurt boğanda atacaklardı.
"Hey! Hey! Kimse ümitsizliğe düşmesin! Şimdi bir şekilde kurt boğan bombaları, ve kurtlar için de panzehir yapacağız. Kurtların panzehiri için bir bitki var zaten. " Dedi Aidan. Bir umutla gülümsedim.
"Tamam o halde. O isyanı kazanacağız! Artık kimse baskı görmeyecek!" Dedim.

Kızıl Ay Doğuyor (BİR VAMPİR HİKAYESi)1Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum