Dük ile Beş Çayı

By tgceymn

260K 35.6K 5.9K

Geçmiş hayatınızı yaşama şansınız olsaydı ne yapardınız? On yıllık ilişkisi büyük bir ihanet ile son bulduğun... More

BİRİNCİ BÖLÜM
İKİNCİ BÖLÜM
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
BEŞİNCİ BÖLÜM
ALTINCI BÖLÜM
YEDİNCİ BÖLÜM
SEKİZİNCİ BÖLÜM
DOKUZUNCU BÖLÜM
ONUNCU BÖLÜM
ON BİRİNCİ BÖLÜM
ON İKİNCİ BÖLÜM
ON ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
ON DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
ON BEŞİNCİ BÖLÜM
ON ALTINCI BÖLÜM
ON YEDİNCİ BÖLÜM
ON SEKİZİNCİ BÖLÜM
ON DOKUZUNCU BÖLÜM
YİRMİNCİ BÖLÜM
YİRMİ BİRİNCİ BÖLÜM
YİRMİ İKİNCİ BÖLÜM
YİRMİ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
YİRMİ DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
YİRMİ BEŞİNCİ BÖLÜM
YİRMİ ALTINCI BÖLÜM
YİRMİ YEDİNCİ BÖLÜM
YİRMİ SEKİZİNCİ BÖLÜM
YİRMİ DOKUZUNCU BÖLÜM
OTUZUNCU BÖLÜM
OTUZ BİRİNCİ BÖLÜM
OTUZ İKİNCİ BÖLÜM
OTUZ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
OTUZ DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
OTUZ BEŞİNCİ BÖLÜM
OTUZ ALTINCI BÖLÜM
OTUZ YEDİNCİ BÖLÜM
OTUZ SEKİZİNCİ BÖLÜM
KIRKINCI BÖLÜM
KIRK BİRİNCİ BÖLÜM
KIRK İKİNCİ BÖLÜM
KIRK ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
KIRK DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
KIRK BEŞİNCİ BÖLÜM
KIRK ALTINCI BÖLÜM
KIRK YEDİNCİ BÖLÜM
KIRK SEKİZİNCİ BÖLÜM
KIRK DOKUZUNCU BÖLÜM
ELLİNCİ BÖLÜM -FİNAL-

OTUZ DOKUZUNCU BÖLÜM

2.6K 546 118
By tgceymn

Kendi bedenimde olmama rağmen burada olduğum için mi bu kadar akıcı İngilizce konuşabiliyordum? Belki de ruhumun bir parçası buraya ait olduğu içindi. Artık bunda mantık aramıyordum. Yaşadığım durum mantık sınırları içine dahil edilemezdi. 

Başka sorunlarım vardı. Mesela geceyi nerede geçireceğim gibi. 

Acaba ahırda uyuyabilir miydim? 

Az önce abim kapıyı suratıma kapatmış ve bana dilenci gözüyle bakmıştı. Daha ona kim olduğumu kanıtlayamazken Dük'ün yanına yaklaşabileceğime emin değildim. 

Daha büyük sorunlarım olmasına rağmen hala dükü düşünüyor olmam kendi kendime gülmeme neden oldu. Bu zamanda nerede kalır ne yer içerdim bunları düşünmüyordum bile. Buraya gelebilmek için sevdiklerime sırtımı dönmüş, kendi varlığımı silmiştim. 

Geriye doğru bir adım atmıştım ki kapı yeniden aralandı. Yüzümde donan gülümseme yeniden hayat buldu. 

Edward'ın huysuz ve yorgun yüzü yeniden göründü. 

"Kim olduğunu ve ne istediğini bilmiyorum ama içeri girmene izin vereceğim. Gecenin karanlığında bir kadını dışarıda bırakacak bir adam değilim."

Gülümseyerek yanından geçtim. "Öyle biri olmadığını biliyorum Ed," dediğimde bedeninin kasıldığını gördüm. Ona öyle seslendiğim için sarsılmıştı. Bu yüzden belki kapıyı gereğinden fazla sert kapattı. 

"Çalışma odama geçelim bakalım benden ne istiyorsun," derken sesi o kadar soğuktu ki nefesim kesildi. Birinin benden bu kadar nefret etmesine alışkın değildim. Düşünmeden hareket etmiştim ama düşünsem de bir farkı olmayacaktı.  Ne olursa olsun buraya gelmek istiyordum. Buna nasıl engel olabilirdim ki? 

Düşünceler beni o kadar sarmıştı ki Edward'ı beklemeden çalışma odasına doğru ilerledim. Arkadan gelen mum ışığı kısıtlıda olsa yolu aydınlatıyordu. Çalışma odasının kapısı aralıktı ve yanan şöminenin sıcak ışığı bir vaat gibi beni çağırıyordu. Ağır kapıyı iterek içeri adım attım.  Hiç düşünmeden bedenim her zaman abimle konuşurken oturduğum koltuğa ilerledi. 

Geriye dönüp baktığımda kapıda dikilip bana şaşkın gözlerle bakan abimi gördüm. 

"Kimsin sen?" diye sordu hayretle.

Derin bir nefes aldım. "Otur Ed, anlatacaklarım sana tuhaf gelecek, hatta imkansız ama beni dinlemelisin."

Bana itiraz edeceğini sandım ama o beni şaşırtarak. Mumu ortamızdaki gül ağacından olduğunu düşündüğüm sehpaya bıraktı. Şimdi karşımda otururken ona dikkatle bakabiliyordum. Onu bıraktığım halinden biraz daha yaşlı gibi duruyordu ama bunun sebebi yorgunluğu olabilirdi. Üzerindeki kıyafetler dağınıktı. Sanki bütün gece ayakta kalmış gibi ama kıyafetlerinin kaliteli olduğunu da görebiliyordum. Sonunda durumunu düzeltmiş olmalıydı. 

"İşlerin senin için iyi gitmesine sevindim," derken sesim titremişti. Helena ile yaşadıkları zorluklardan sonra mutlu olmak onun hakkıydı ama nedense mutlu gibi görünmüyordu. 

Dirseklerini koltuğun iki kenarına dayadı. "Bu yüzden biraz para koparmak için geldin sanırım."

Başımı sağa sola sallayınca saçlarım omuzlarımda hareket etti. Onları toplamalıydım belki de. "Burada senden para koparmak için gelmedim. Hatırlıyor musun. Merdivenden düştükten sonra Helena'nın davranışlarında bir tuhaflık olduğunu sende dile getirmiştin."

Edward bir şey demedi. Devam etmem için bana bakıyordu. Onu ikna etmek zor olacaktı ama pes edecek değildim.  Bu kadar olaydan sonra edemezdim. Bu yüzden ona başımdan geçen her ne kadar olay varsa anlattım. Helena'nın bedeninde uyandığım zamanı, William ile yaşadıklarımı. Ardından vurulduktan sonra nasıl kendi zamanımda uyandığımı ve sonunda buraya gelmeye karar verdiğimi. 

Tek bir yalan söylemeden, her noktayı özenle seçerek anlattım. 

Bir süre bana baktıktan sonra sol eliyle yüzünü ovaladı. "Bunları anlamlandırabilmek için çok yorgunum," derken gerçekten söylediği kadar yorgun ve içkili görünüyordu. "Bu anlattıklarını inanmalı mıyım onu bile bilmiyordum. Hatta tüm bunlar bir kabus bile olabilir."

"Belki de dinlenmelisin," dedim kendime hakim olamadan. 

Güldü. Acı bir gülüştü. "Kardeşim gibi konuşuyorsun, ona benziyorsun ama inan bana zengin olduktan sonra o kadar bilmediğim akrabam kapımı çaldı ki. Yine de kabul etmeliyim dersine iyi çalışmışsın. Bu kadar gerçekçi davranan çıkmamıştı."

Bana inanmayacaktı. Bunu görebiliyordum. Bir şekilde kardeşine benzettiği için içeri almıştı ama yarın kendine geldiğinde elime para sıkıştırıp evinden gitmemi isteyecekti. 

"Senin her zaman benim yanımda olduğunu düşünürdüm," dedim kendime engel olamadan. Onun bir suçu yoktu ama öfkelenmeye başlıyordum. Sadece ikimizin bildiği onca olay anlatmışken hala bana inanmıyordu. "Biliyorum imkansız geliyor anlattıklarım ama bunlar yaşandı. Sen kardeşin için Winchester Dükü ile düello yapmaya kalkan bir abisin. Lütfen anlattıklarımı düşün."

Kaşları çatıldı. Bir an gözlerini ovmak için kalkan parmakları havada asılı kaldı. "Düello mu?"

"Evet, eğer duygularımda oynarsa onunla düello yapacağını söylemiştin, hatırlamıyor musun?"

Elini yavaşça indirdi. "Hatırlıyorum," dedi hülyalı bir sesle. Gözleri şimdi hiç olmadığı kadar dikkatli bakıyordu. Öne doğru eğilmiş, sanki her an yerinden kalkacak gibiydi. Sanırım artık bu işin sonuna gelmiştim. Sabrını tüketmiş olmalıydım. 

"Kardeşimin öldüğünü gözlerimle gömdüm. Mezarını kendi ellerimle kazdım," dedi bir an durup avuç içlerine baktı. "Onun ruhunu kaybedişini izledim."

Gözlerim dolarken başımı salladım. Ben hep kendi yaşadıklarımı düşünmüştüm. Oysa sevdiği insanın ölümünü gören Charles ve Edward ne hale gelmişti? Bunu bilmiyordum. 

"Ben-ben özür dilerim," dedim kendime hakim olamayarak. Gözlerimden yaşlar akarken başımı öne doğru eğerek kucağımdaki ellerime baktım. Birbirine kenetlenmiş parmaklarımın boğumları beyazdı. Kalbim, ruhum varlığımın her bir zerresi acıyla kıvranıyordu. Tüm bunları yaşamak için nasıl bir günah işlemiştim ben? Neden mutluluğu kolayca elde edebilen insanlar varken ben böylesine işkenceler çekiyordum. 

Kendime bunları sorgularken güneşten bronzlaşmış bir el görüş alanıma girdi. Parmaklar nazikçe çenemden tutup başımı yukarı doğru kaldırdı. Edward bana bakıyordu. Gözlerinden akan yaşlar bir an nefesimin kesilmesine neden oldu. 

"Helena," dedi solur gibi. Sadece gülümseyebildim. Gözyaşı tadında bir gülümsemeydi bu. Dudaklarımdan hıçkırıkla karışık kahkaha çıkarken "Evet," dedim. "Evet."

Edward sanki ipleri kesilmiş bir kukla gibi önümde diz çöktü. "Kardeşim," dedi bana sıkıca sarılırken. Hıçkırıklarımız birbirine karışıyordu. Ona öyle sıkı sarılmıştım ki birinin bizi ayırabilmesi imkansızdı. Bir süre öyle kaldıktan sonra Ed kollarımdan geri çekildi. Yüzü gözyaşı ile ıslanmıştı. Yavaşça göz yaşlarımı silerken bana dikkatle bakıyordu. 

"Nasıl?" diye sordum ona bakarken. "Bana sonunda nasıl inandın?"

Edward her zaman sevdiğim o yandan gülümsemesi ile baktı bana. "Söylediklerin öğrenilebilen şeylerdi. Başkasından duyabilir bana anlatabilirdin ama iki şey aklımdaki düşünceleri değiştirdi."

"Neydi onlar?"

"Birincisi Dük ile düello hakkında konuşmam. Onu bir kez sadece seninleyken söylemiştim. Ama asıl önemlisi ağlarken ellerini her zaman öyle kavuşturursun. Küçük bir kızken de öyleydin bir kadın olduğunda da öylesin."

Güldüm. Edward öyle ya da böyle bana inanmıştı ama Charles. Onun hakkında soru sormadan önce ben öldükten sonra ne olduğunu sordum. Edward yeniden koltuğuna oturmuştu ama yüz ifadesi artık eskisi kadar yorgun görünmüyordu. 

Sonra bana olanları anlatmaya başladı.. 

Helena Anne Mercer on sekiz ay önce ölmüştü. 

On sekiz ay boyunca burada değildim. Bunun nasıl olabildiğini düşündüm. Gerçi  burada aylar geçirdikten sonra modern zamanda uyandıktan sonra sadece bir hafta uykuya daldığımı öğrenmiştim. 

Benim ölümümden sonra anlaşılan Edward'ın işleri iyi gitmiş ve Eden Park'ı ayağa kaldırmak için çok çalışmıştı. Kız kardeşinin hatırası olan bu evi terk etmeyi düşünmemişti bile. Yeniden insanların arasına çıkması ise tam bir yılını almıştı. Üstelik hala bekardı. Ona neden bekar kaldığını sorduğumda bana hüzünle gülümsemişti. 

"Kız kardeşimi koruyamazken kendimi bir kadını sevmeye layık görmedim," dedi. Onu teselli etmek istiyordum ama ne söyleyebileceğimden emin değildim. Sadece aklımda biri  vardı. Sormadan bile iyi dayanmıştım. 

"O nasıl?" diye sordum kendime daha fazla engel olamamıştım. "Charles nasıl?"

Edward bir an gözlerini yumdu. Sanki iyi şeyler söylemeyecekmiş gibi hissederek kendimi hazırladım. Eğer ona bu zamanda bir şey olmuşsa ya da evlenmişse dayanamazdım. Onun için yaptığım bu kadar fedakarlıktan sonra asla bunu kaldıramazdım. 

Edward huzursuzca kıpırdanıp "Sanırım anlatacaklarım seni üzebilir," dediğinde kendimi en kötüsünü duymak için hazırlamam gerektiğini anladım. 

Continue Reading

You'll Also Like

AŞIK CİNİM By Gece....

Historical Fiction

78.3K 3.2K 33
Nefret ettiği bir insanoğluna aşık olmuş bir cin aşık bir cini olan kız Peki sizce bu aşka ne olacak başlamadan bitecekmi yoksa büyük bir yasak a...
279K 20.8K 70
Güzel hikayelerin ve İslami kıssaların bulunduğu bir kitap. :) Sizlere Yardımcı Olabilecek Birkaç Hikaye :) Hayatınızda küçük bir değişikliğe bile ya...
Algon By cicek8899

Historical Fiction

30.9K 1.4K 29
iki düşman ailenin arasında filizlenen bir sevda meselesi🌼
2.6K 356 11
Dünya'nın sonuna doğmuşum ya da ölmüşüm de haberim yok... Doğuştan hiper empati sendromu ile Dünya'ya gelen ünlü bir cerrahın kızı... Küçük yaşta bi...