YİRMİ BEŞİNCİ BÖLÜM

4.3K 665 59
                                    

Charles daha yola çıktığı anda pişman oldu.

Helena'yı sıcak yatağında bırakmak onun için oldukça zor bir karar olmuştu. Kadının kendisinde bu kadar alışkanlık yaratması bir mucizeydi. Daha önce birçok kadınla birlikte olmasına rağmen kadındaki ışıltı gözlerini kamaştırıyor, nefesinin daralmasına neden oluyordu. Onu kollarında tutmak, adını tutkuyla sayıklayacağı ana kadar bedenini keşfetmek istiyordu ama bunlardan önce onun hayatını tehlikeye atacak adamdan intikamını almalıydı. 

Helena'ya ölümcül bir zarar verebilirdi ve bunun düşüncesi bile kanının öfkeyle kaynamasına neden oluyordu. Sebastian bu zamana kadar yaptıklarıyla canını sıkmıştı ama son yaptığı, işte bu yüzden onun ellerinde ölmeyi hak ediyordu. 

Yolculuğu hızlı ve oldukça yorucu geçmişti. Sebastian'ın gittiği yolu takip ederek kendini bir anda Kent'e bulmuştu. Sevgili kuzeninin burada oldukça fazla tanıdığı vardı ama Charles onu fare deliğine bile girse bulacaktı. Bundan sonra ki hayatlarının huzuru için buna mecburdu. 

 Elindeki viskiye baktı. Daha sabah kollarında olan kadından kilometrelerce uzaktaydı. Sebastian'ın üye olduğu kulübe gelirken onu bulamayacağını biliyordu ama onu tanıyabilecek insanları bulabilirdi. İçkisinden kocaman bir yudum aldı. İçki bir ateş gibi boğazını yakarak ilerledi. Yola çıktığında öfkeliydi ve kuzenini bir an önce bulmak istiyordu ama şimdi bu sürecin ne kadar vakit alacağından emin değildi. En kısa zamanda Helena'ya mektup yazmalı içinde oluşacak kara bulutları dağıtmalıydı. 

Helena'nın yanına gitmek için sabırsızlanıyordu. 

*****

Sabah güneşi solgun duvar kağıtlarını aydınlattığında dışarı çıkmak için çoktan hazırdım. 

Gardırobumda bulduğum eskiden mor olduğuna emin olduğum ama çok kullanılmaktan lila rengini almış elbiseyi giymiş saçlarımı rahat bir topuzla başımın tepesinde toplamıştım. Rose elinde gümüş tepsiyle odaya girdiğinde yarım botlarımı bağlamakla meşguldüm.

"Leydim uyanmışsınız," dedi şaşkınlıkla. İyi bir çalışandı ama duygularını belli eden yüz ifadeleri onun daha asil bir ailede çalışmasına her zaman engel olacaktı ne yazık ki. 

Gülümsedim. Bunu zorlayarak değil içimden geldiği için yaptım. Hava gerçekten oldukça güzeldi. Özellikle her daim yağmur yağma ihtimali olan bir yere göre. Rose'un elindeki tepsiden sıcak çikolata dolu fincanı aldım. 

"Hava uyumak için çok güzel. Biraz dışarıda vakit geçireceğim," derken pencerenin yanına gittim. Eden Park'ın bahçesi belki bir zamanlar çok güzeldi ama şimdi bakımsızlıktan oldukça kötü görünüyordu. Bahçe işlerinden çok anladığım söylenemezdi ama öncelikle bahçeyi temizlemek için elimden geleni yapacaktım. Tek tük açan çiçeklerin yerlerini rahatlatırsam eminim bahçe daha çok canlanacaktı. 

Rose daha kahvaltının hazır olmadığını söylediğinde ona sıcak çikolatanın bana yeteceğini söyledim. Karar verdiğim için kendimi daha huzurlu hissediyordum. Tüm o kararsızlık dönemi sancılıydı ama artık ne yapmak istediğime karar vermiştim. Buradaki hayatımı hem kendim hem de abim için iyi bir hale getirecektim. Aşk bahçeyi süsleyen nadide bir çiçek gibiydi ama onun yokluğu bahçeyi değersiz kılmıyordu. 

Eskiden çalışan bahçıvanın barakasına girerek işime yarayacak aletleri toplamaya başladım. Doğa yeni yeni uyanıyordu ve serin rüzgar taşıdığı toprak ve orman kokusuyla canlanmamı sağlıyordu. 

Kulübeden eşyaları çıkardığımda gülümseyerek gökyüzüne baktım. Hayatın bir durak değil yolculuk olduğunu dair bir söz duymuştum. Şimdi o sözün ne kadar doğru olduğunu daha iyi anlıyordum. 

Dük ile Beş ÇayıOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz