OTUZUNCU BÖLÜM

4K 626 71
                                    

Yolculuk oldukça gergin geçiyordu. 

Kont Greenwood arabasıyla gitmemiz konusunda ısrar ettiği için eşyaları bizim arabaya yüklemiş, kendimizi zümrüt yeşili kumaşla döşenmiş kontun arabasında bulmuştuk. Bundan şikayetçi değildim. At arabasında yolculuk yapmak yeterince zordu birde araba eski olduğunda her yanınız ağrıyordu. Genel olarak yaşadığım zamanda huzur bulsam da ait olduğum dönemin rahatlığını özlüyordum. 

Edward ve Kont durmadan yaptıkları iş anlaşması hakkında konuşuyorlardı. Onları anlamadığım gibi biriyle sohbet edebilecekmiş gibi hissetmiyordum. Aklım tamamen Charles ile olacak karşılaşmamızdaydı. Acaba kalacağız eve vardığımızda beni görmeye gelecek miydi? Yoksa bir yabancının davetinde eski dostlar gibi mi karşılaşacaktık?

Endişeler midemin bulanmasına neden oluyordu. Ne yazık ki arabanın sallantıları da bu durumu daha beter hale getiriyordu. Ne kadar arabanın camından geçip giden manzaraya odaklanmak istesem de kendimi dönüp dolaşıp Charles'ı düşünürken buluyordum. Burada kalmak kendi seçimimdi. Acaba falcının söylediği yanlış seçimi düzeltmiş miydim? Yoksa geçmişte ne yaşandıysa hala aynısı mı yaşanıyordu? 

Bilmiyordum. 

Araba yavaş yavaş kırsal kesimden ayrılıp büyüklü küçüklü kasabaların arasından geçerken de doğru cevabı bulamamıştım. Yol boyunca elde ettiğim tek şey kalça ağrısıydı. Minderler ne kadar rahat olursa olsun insan hareketsiz kalınca kasları dayanılmaz bir ağrıya katlanmak zorunda kalıyordu. 

Yol boyunca sadece bir kere mola vermiştik. Gül ve Demir adlı handa öğle yemeği yedikten sonra yeniden yola çıkmak zorunda kaldık. Arabaya binmeden birkaç dakika önce kont yanıma geldiğinde bacaklarımın kendine gelmesi için esneme hareketleri yapıp yapmama konusunda kendimi sorguluyordum.

"İyi misiniz Bayan Helena," 

Başımı kaldırdığımda dikkatli bakışlarını gördüm. Benim hakkımda gerçekten endişeleniyordu. Bu bir arkadaşın endişesiydi. Onun yalnızlığını görmüş ve birkaç gün boyunca onunla vakit geçirmiştim. Hala kalbinde karısının aşkına duyduğu özlemi görebiliyordum. Şimdi o gözlerde arkadaşına duyduğu samimi endişe vardı. 

"Endişeniz için teşekkür ederim Kont Greenwood ama araba yolculuğunun verdiği ağrıları saymazsak oldukça iyiyim."

Kont verdiğim cevaba karşın gülümsedi. "Leydilerin bir yerlerinin ağrıdığını sanmazdım. Hepiniz o kadar narin ama güçlü duruyorsunuz ki."

Arabaya binmek için ilerlediğimizde onun cevabına karşılık kahkaha atmaktan kendimi alamadım. Onca sıkıntının arasında gülebileceğime dahi ihtimal vermemiştim. "Ne yazık ki biz leydilerinde hareketsiz kaldıklarında ağrıları olabiliyor."

Kont Greenwood gülümseyerek elini uzattı. Bir an eliyle ne yapacağımı anlayamadan bakarken arabaya binmeme yardım etmek istediğini anladım. Anında şaşkınlığımın yerini gülümseme aldı. Kont verdiğim tepki karşısında güldü. Nazikçe elini tutup arabaya bindim. 

Yolculuğumuzun geri kalanı da böylece başlamış oldu. 

Akşamın karanlığında Kent'e vardık. Kont Greenwood sayesinde kiraladığımız evin girişinde durduğumuzda Edward sanki bir dakika önce arabaya binmiş gibi çevik bir hareketle aşağıya indi. Ayaklarımı hareket ettirmeye çalıştığımda onun kadar şanslı olmadığımı fark ettim. Bütün kaslarım isyan halindeydi. 

Kapıdan ikinci inen kont bana yardım etmek için ellerini uzattı ama başımı salladım. "Bana bir dakika müsaade edin," dedim. Centilmenin yapacağı gibi başını salladı ve kapının girişinden kayboldu. O gittikten sonra bacaklarımı uzatıp kan akışını hızlandırmaya çalıştım. Eğer düşmeden inmek istiyorsam bunu yapmak zorundaydım. 

Dük ile Beş ÇayıWhere stories live. Discover now