KIRK DOKUZUNCU BÖLÜM

2.4K 405 48
                                    

Charles'ı son göreli günler olmuştu. Kalbim o kadar gürültülü çarpıyordu ki bir an insanların duyacağından endişelendim. Charles sık sık bana bakıyor olmasına rağmen çevremdeki her kadın sanki ona bakıyormuş gibi konuşuyordu. Heyecanla konuşmalarını rahatlıkla duyabiliyordum.

"Tanrım Winchester Dükü delirmemiş miydi?" diye sordu ince sesli bir kadın görmediğim birine. Böyle konuşması tüylerimin diken diken olmasına neden oldu. İnsanlar ondan deli diye mi söz ediyordu? 

Diğer kadın sanki benim beynimi okumuş gibi, "Saçmalama Olivia, sadece Leydi Mercer öldükten sonra inzivaya çekildi."

"Kadına aşık mıydı?" diye sordu Olivia diye  seslendiği kadın. 

Diğer burnundan nefes verdi. "Olivia neden mantıklı konuşmuyorsun. Leydi Mercer zaten düşmüş bir kadındı. Neden ona aşık olacağını düşündün." Bir an Edward'a baktım. Kadının söylediklerini duyup olay çıkarmasından endişelendim. Oysa başka bir adamla sohbete dalmıştı. 

Charles ise hala bana yaklaşmaya çalışıyordu. Yine de şimdi biraz öncekine göre daha yakındı. Kadınları dinlemeye devam ettim. 

"Sakat olduğunu duydum."

"Ne fark eder," dedi daha kibirli olanı. "O bir dük. Bu sezon sadece üç dük var ve aralarında en yakışıklısı Dük Winchester."

Duyduklarım bana yeterdi. Charles gerçekten çok yakışıklı ve çekici bir adamdı. İnsan ona bakarken kendini ona doğru çekilirken buluyordu. Ona öyle aşıktım ki sadece bana baksa bile bedenim titriyor, soluklarım hızlanıyordu. Biz aynı zamanlarda birbirini bulamayan ruh eşleriydik. Farklı zamanlardan gelerek mutlu olmak için elimizden geleni yapmaya çalışıyorduk. 

"Ona bu kadar dikkatli bakmak zorunda mısın?" Edward konuştuğu adamdan uzaklaşmış, yeniden yanıma gelmişti. Elinde ki kadehi bana uzattığında içinde alkol olduğu için reddetmek üzereydim ama limonata olduğunu gördüm. 

"Ed şansını fazla zorluyorsun."

Güldü. "Nedense bu durum hoşuma gidiyor."

Bende dayanamayarak güldüm. Limonatanın serin tadı iyi gelmişti. "Charles senden hesap sormak istediğinde ona engel olmayacağım."

Edward limonatayı içerken gülmeye kalktığı için ufak bir boğulma anı yaşadı ama hemen ardından ikimizde kahkaha atmaya başladık. 

"Kahkahanızı duyan melekler sizi kıskanacak leydim," diyen Charles  ile kendimize geldik. Charles siyah şık bir takımla karşımda duruyordu. Tıraşlı yüzü, parlayan mavi gözleri ve yana yatırdığı saçlarıyla inanılmaz yakışıklı görünüyordu. 

Balo salonunda sesler mi kesilmişti bana mı öyle geliyordu? 

İnsanların bizi dinlediğini biliyorduk. Bu yüzden Edward hemen kendini toparlayarak konuşmaya başladı. "Merhaba Lord Winchester sizi kuzenim Leydi Mercer ile tanıştırmama izin verin."

Charles biran bile gözlerini benimkilerden ayırmadan uzattığım elimi tutup eldivenli parmaklarımı bir öpücük kondurdu. Eldivene rağmen dudaklarının sıcaklığını parmaklarımda hissetmiştim. 

"Memnun oldum Lord Winchester."

Charles gülümsedi. "O mutluluk bana ait leydim."

Edward diğer iki adamla da sanki yeni tanışıyor muşum gibi tek tek tanıttı. Onlarla böyle rol yapıyor olmak çok komikti ama bir şekilde ciddi durmayı başardık. Kendi halimizde tiyatro oynuyor gibiydik. Edward diğerleri ile sohbet ederken Charles bana durmadan iltifatlar adıyordu. 

Dük ile Beş ÇayıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin