OTUZ BİRİNCİ BÖLÜM

4.1K 597 76
                                    

"Seni geride bırakmak benim için zor bir andı ama daha zoru neydi biliyor musun?" diye sorarken adım adım bana yaklaşıyordu. "Senin yatağımda bilinçsiz halde yatarken görmek. Uyanamayacağını düşündüğüm tek bir an oldu Helena, o zamanda dünyamı yakmak isteyecek kadar ızdırap çektim."

Şimdi tam karşımda duruyordu. Geriye doğru bir adım atmak istesem de kendimi güçsüz göstermek istemiyordum. Ben konuşmayınca gri gözleri yüzümde gezindi. Bir an beni öpeceğini sandım. Bunun olmamasını diledim. Eğer beni öperse kendime hakim olamaz, istediğim gibi ona karşı koyamazdım. İnkar etmek istiyordum ama içimdeki özlem bana kahkahalarla gülüyordu. Neyse ki dük konuşmasına devam etti. 

"Sebastian uzun zamandır beni ortadan kaldırmak adına elinden geleni yapıyor. Bu yüzden evleneceğimi duyduğunda onu yakalarım sanmıştım. Tek düşünemediğim ise bu süreçte aşık olabileceğimdi."

Söyledikleri bir an nefesimi hızla çekmeme neden oldu. Onun bana olan duygularından emin değilken birden bana açılması kalbimin davul gibi çalmasına neden oluyordu. Nefesimdeki değişiklik dükün dikkatini çekti. Parmak uçları çeneme dokunup yüzümü ona doğru kaldırırken yüz ifadesi ciddiydi. 

"Sana aşık oldum Helena. Tanrı şahidim olsun ki bunun nasıl olduğunu bile anlamadım. Yine de bildiğim tek şey var ki sen olmazsan bende olmam."

İşte yine yapıyordu. Beni büyülüyordu. Loş odada tutku dolu gözlerine bakarken bedenimin ısındığını hissediyordum. Eğer olanları şimdi anlatmazsa ondan bu konuşmayı bir kez daha yapmasını istemek zor olacaktı. Kendimi toparlamak zorundaydım. 

"Peki onu yakalayabildiniz mi?" diye sordum ama sesim fısıltıdan ibaretti çünkü dudakları dudaklarıma çok yakındı. Verdiği nefesi dudaklarımı okşuyordu. Beni öpmedi. Sorduğum soruya istinaden iç çekti ve geri bir adım atarak aramızdaki tutku bağının gevşemesine neden oldu. Bunun için ona minnettardım. Eğer biraz daha öyle kalsaydık kendime hakim olamayacaktım.

"Hayır, ne kadar onu tanıyan insanlardan bilgi de alsam sanki yer yarıldı ve o içinde kayboldu."

Başımı sallayarak şömineye doğru yürüdüm. İçimde beni durmadan kemiren soruyu sormamak için kendimi tutuyordum ama ne olduğunu bilmem gerekiyordu. "Bu zorlu zamanda metresinizle vakit geçirecek zamanı bulmuş olmanız manidar."

Charles derin bir nefes aldı. Sanki saatler süren bir sessizlikten sonra ellerini omuzlarımda hissettim. Yürüdüğünü bile anlamamıştım. Şimdi arkamda omuzlarımdaki parmaklarını hissederken cevabını duymak için sabırsızlanıyordum. 

"Helena, onunla karşılaşmam Sebastian'ın en yakın arkadaşını tanıyor olması," dedi imalı bir sesle. Odetta'nın artık başkasının metresi olduğunu anlamıştım. "Onunla baloda karşılaştım ve Sebastian'ın yerini öğrenip öğrenemeyeceğini sordum."

"Görüşmeniz bu kadardı öyle mi?"

"Bu kadardı sevgilim. Orada görüldükten sonra haberlerin çıkmasına sinirlendim ama bil ki Helena sevgilim senden başka bir kadını arzulamıyorum. Benim için sadece sen varsın ve hep sen olacaksın."

Bir an ona döndüğümde dudaklarımda beni ele geçiren bir gülümseme vardı. 

"Sana inanmalı mıyım?"

Parmakları yavaşça yanağımda gezindi. "İstersen inanma sevgilim, kalan her günümü senin bana inanmanı sağlayarak geçirebilirim."

Bu sefer dudaklarıma doğru eğildiğinde karşı koymadım. Dudakları önce yavaşça dudaklarıma dokundu sonra bir kolu belime dolandı. Beni hızla kendine çektiğinde dudaklarımdan hızla nefesim boşaldı. İşte o zaman dük öpücüğü derinleştirdi. Dudaklarımı çekiştiriyor, diliyle ağzımın içini talan ediyordu. Yumuşak başlayan öpüşme ihtiraslı bir hale geliyordu. Diğer eli ensemde beni sabit tutuyor, kaçınmamı engelliyordu. Kaçmakta istemiyordum. Onunla olmak istiyordum. Bu sefer sevdiğim adamı kolay kolay kaybetmek niyetin değildim. 

Dük ile Beş ÇayıOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz