3.15 (GxBxG)

Da mymancame

7.4K 239 18

Bir katilin totemi +18 Altro

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71

17

76 4 0
Da mymancame

"Egemen Ozan'ı ara." cebinden telefonu çıkarıp aradı telefondan sadece ağlama sesleri geliyordu.

"Ozan bir sakin ol neredesiniz?" cevabı almış olduğunu varsaydığımda telefonu kapatıp hareketlendi.

Peşinden gittiğimde okulun o taraflarda çimenlik bir yere geldik etrafa baktığımda ileride yerde iki tane beden gördüm.

Oraya doğru koştuğumda netleşen görüntü kaşlarımı çatmama sebep oldu Ozan yerde oturarak ağlıyordu kucağında yatar pozisyonda Dicle vardı.

Ağzından köpükler çıkıyordu ve aynı zamanda titriyordu Egemen ambulansı ararken onların yanına eğildim.

"Serce..." ağlamaktan konuşamıyordu bile "S-sen haklıydın... Oda kullanıyormuş." gözlerimi kıstığımda ister istemez yüzümde acı dolu bir ifade oluştu.

Arkamı döndüm "Egemen nerede bu siktiğim ambulans?" telaşla bana döndü "Şurada bak ama trafikten gelemiyor." parkın sonunu gösterdiğinde Dicle'nin öksürük kriziyle beraber titremesi çoğaldı.

"Ozan kalk hadi Dicle'yi götürmemiz lazım." Ozan şiş gözleri ve solmuş yüzüyle hemen kafasını salladı.

Ayağa kalkmaya çalışırken Dicle'nin kafasını tuttum Egemen ona yardım ettiğinde sadece bir adım attıktan sonra yere yığıldı.

"Ozan! Hadi kalk kardeşim." Egemen Ozan'ı uyandırmaya çalışsada bunu yapamayacağını oda biliyordu.

"Başımın belasısınız amına koyayım." söylene söylene Dicle'yi kucağıma aldım çimenlikte hızlı adımlarla ambulansın olduğu yere doğru yürüyordum.

"Sakın ölme Dicle! Hayatının hatasını yapma." nefes nefese sessiz bir şekilde fısıldadım. Kollarımın arasında kayacağı sırada bedenini hafifçe havalandırıp tekrar sıkıca kavradım.

Ambulansa vardığımda kapısı zaten açık olan yerden iki tane hemşire inip onu kucağımdan aldılar ve sedyeye yatırdılar.

Seri bir şekilde ambulansa koyduklarında kapıyı kapatıp parktan uzaklaştılar.

Sinirle arkamı döndüm "Kahretsin! Tahmin etmeliydin Serce, etmeliydin." aklıma gelmesine rağmen takmadım şimdi bu durum dahada herşeyi karıştıracak.

Okul çok kayıp vermeye başladı ve bu artık tüm gözleri öğrencilere ve yönetime çekecekti.

Egemen'lerin yanına gittiğimde Ozan hala kendine gelmemişti gelirken aldığım suyu Egemen'e uzattım.

Yaklaşık yirmi dakika sonra Ozan kendine geldi ilk sorduğu şey tahmin edileceği gibi Dicle'ydi.

Hastanede olduğunu söylediğimizde beklemeden taksiye atlayıp Egemen'le birlikte gittiler.

"Sena aç şu siktiğim telefonu." ard arda meşgul olan telefonu şimdide kapalıydı "Mükemmel." kollarımı iki yana açıp sertçe kapattım.

Saat dokuz civarı falandı sanırım, sokak ışıkları eşliğinde gündüz gittiğim tezgahın oraya gidiyordum.

Sokaklar gayet sessiz ve sakindi tezgahın önüne geldiğimde bir kaç kişi sızmış yatıyordu etrafa baktığımda bir kaç dal parçası ve kenardaki büyük tenekeyi ortaya getirdim.

Yatanların cebini yokladığımda içlerinden birtanesinde çakmağı buldum gazete parçalarını ateşe verip tenekenin içine attım.

Hava soğuktu burnumun direği sızlıyor ve üstümdeki deri ceket sıcak tutma konusunda çok kötüydü.

"Buradakileri donmaktan kurtarmışsın." ateşin aydınlattığı kadarıyla bir beden buraya doğru yaklaşıyordu.

"Onlar umurumda değil." artık görebileceğim bir mesafeye geldiğinde onu gördüm, Ezgi bedenlerin arasından yalpalayarak geçip karşımda durdu.

"Umurunda olmadıklarını biliyorum içecek birşeyler ister misin?" güldüm "İçeceğimi yanımda taşırım." arkamda duran siyah poşetten iki şişe çıkardım.

Birini ona doğru attığımda yakaladı "Misafirlerden ikram almayız ama sana bir istisna." tek kaşımı kaldırdım "Misafir olmaya gelmedim."

Bu cümlemle ne istediğimi açıkça ona belli ettim memnun ifadesiyle şişesini havaya kaldırdı ona eşlik ettiğimde şişeyi kafama diktim.

Arkamı ağaca doğru yaslayıp etrafa bakındım şu an sadece önümdeki ateşin çıtırtıları duyuluyordu bir kaç saniye sonrasına kadar.

Birilerinin adım sesini duyduğumda yanımda mayışmış halde olan Ezgi'nin kolundan tutup çektim.

Ne olduğunu anlamadığı belli oluyordu şaşkın bakışları arasında elindeki şişeyide yere düşürdü.

Hemen bir kaç adım uzaklıktaki iki dar duvar arasına girdim Ezgi'yide duvarla arama alıp ağzını kapattım aramızda çok bir mesafe yoktu neredeyse dipdibeydik "Şşt."

Ses çıkarmadı ama hala sarhoşluğun verdiği dengesizlik gözlerinin kaymasından belli oluyordu.

Dışarıdaki sesleri dinlemek için bir kulağım oradaydı "Ceplerini kontrol etsene eğer paket yoksa bırak." gelen kişilerin aralarında geçen konuşmaları net bir şekilde duyabiliyorum.

Buradakileri yakalatmak istemelerinin sebebini anlamasamda konuşmaya devam ettiler.

"Polisler gelir şimdi hızlı ol." iki kişiydiler ne konuştuklarını daha iyi duymak için kafamı hafifçe dışarı uzatacağım sırada karnımda hissettiğim soğuklukla irkildim.

Gözlerim anında Ezgi'ye döndü kaşlarını havaya dikmiş alaycı bakışları yüzümde dolanıyordu.

Elini tişörtümün altından sızdırarak karnımda boydan boya dolanan parmakları dikkatimi dağıtıyordu.

Elinin soğukluğu her dokunduğu yerde kendini belli ederken hafifçe belimi sıkmasıyla dişlerim arasında küçük bir inleme çıktı.

Kimsenin duymayacağı kadar ufak bir inlemeydi beni sinir etmenin hoşuna gittiğini anladım ama şu an hiç sırası değildi.

İki elinide bileklerinden kavrayıp önünde birleştirdim "Rahat dur!" bir elim hâlâ ağzını kapatıyordu fakat elimin içini emmeye başladığında yüzümdeki ciddiyet bir anda dağıldı.

Fırsattan istifade bedenini kullanarak üstüme abandığı için sırtım ufacık mesafeden duvarı buldu. Dengemi sağlamak için ellerimi kullanırken Ezgi'yi boşta bıraktığımı anlamam uzun sürmedi.

Boynumda hissettiğim nefesi ve ardından öpücükleri ile yutkundum. Normalde asla böyle bir şeye izin vermezdim fakat şu an saçma sapan bir şekilde tüm gardım inmişti.

Cüretkârlığı şaşırtıcı derecede olmasına ancak sarhoş olduğu için anlam veriyordum. Âlkol aldığında azgın bir velet olduğunu öğrenmiş olmayı bu denli beklemezdim.

Boynumun sağ tarafıyla işi bitmiş olacak ki öpmeyi kesmeden sol tarafa doğru yol aldı. Hissettiğim ıslaklık ile öpücüklerine dilinide eklediğini anladım. Serrrcee! Durdur şu kızı amına koyayım! Transa mı geçtin?

Hareket etmeye karar verdiğim anda soğuk eli kasıklarıma değdi tüm vücudum elinin soğukluğu ile ufak bir titreme geçirirken o zaman kaybetmeden elini pantolonumun içine ilerletti.

Parmaklarının kızlığıma ulaşmasına bir adım kala omuzlarından ittirerek hem benden ayrılmasına hemde bulunduğumuz küçük ve sıkışık duvarda sırtının duvara çarpmasına sebep oldu.

Hâlâ adamların orda olduğunu biliyordum ama gözüm şu an onları görecek durumda değildi. Ezgi'nin inlemesine izin vermeden dudaklarına yapıştım beni çok pis bir duruma getirmiş olmasının acısını şu an ona nefes aldırmadan öpmemden çıkarıyordum.

Bir elim belini bulurken diğeri hemen başının yanında, duvara yaslı bir şekilde dengemi sağlamamı kolaylaştırıyordu. Ona sert davranıyordum fakat hoşuna gittiğini anlamam içimdeki ateşi harlıyor gibiydi.

Elim kalçasına kaydığında onu kendime bastırdım, oda istekle kendini bana doğru daha çok ittiği için ikimizde boğuk bir inlemeyle karşılık verdik.

Şu an onun yerinde Sena'nın olduğunu hayal ettiğimde bir anlığına kapattığım gözlerimi açtım. Anlık olarak hareketlerim yavaşlamışken oda bunu farkedip geri çekildi.

Ona baktığımda şişmiş dudakları ve ay ışığının aydınlattığı kadarıyla beyaz yüzü şirin gözüküyordu. Bu sebeple içimden kıkırdarken bu dudaklarımada yansımış ve kendimi tutarak gülmüştüm.

Yarım gözleri beni bulduğunda hafifçe kafasını eğerek yüzüme baktı fısıltıyla konuştum "Bu güzel gece için sağol." yorgunlukla dudaklarının kenarı bir kaç saniyeliğine kıvrıldı. O iki kişinin gittiğini anladığımda Ezgi'yi bırakıp çıktım.

"Arkadaşlarına bak istersen uzun bir süre hapiste uyuyacaklar gibi." tepki vermedi ama ne dediğimi anladı.

Ateşin yandığı yere gittiğimde yerdeki yarım içki şişemi alıp oradan uzaklaştım.

"Hey sen nereye gittiğini sanıyorsun?" arkamdan birinin seslenmesiyle şişe olan ve boştaki elimi aynı anda teslim olurcasına havaya kaldırıp yavaşça arkamı dönmeye başladım.

"Nereye gidiyormuşum?" biraz yalpalasamda tam olarak arkamı dönebildim.

"Nereden böyle yoksa sende o çeteden misin?" dudaklarımı büzdüm "Bilmem oradan mıyım?"

Yanındaki çocuk güldü ardından elimdeki şişeyi gösterdi "Fazla kaçırmış sanki."

"Sanırım oradansın yanlarından çıkarken gördüm." yaklaşmaya başladılar birşey söylemedim "Az önce gayet konuşkan gözüküyordun."

Gülümseyerek elimdeki şişeyi onlara doğru uzattım, "Yok biz almayalım." dediğinde omuz silktim "Peki."

"Zaten vermeyecektim." sinirlendiklerini anladığımda şişeyi yere bıraktım dudaklarımı birbirine basıtırıp onları izledim.

Biri üstüme doğru yürüdüğünde arkada kalan çocuk kafasına yediği odunla yere yığıldı.

Fırsattan istifade üstüme yürüyen çocuğun yakasından tutup kendime çektiğimde sağlam bir kafa yedi.

İkiside yerde yatarken karanlığın arasında kimin yardım ettiğini görmeye çalıştım ve yine o konuştu.

"Fotoğraf makinanı geri almak istersin diye düşündüm."

***

evvet bölüm hakkında ne dusunuosunuz efenim??

eger okunursa cevapta gelir die umuyorum lütfen okunsun. amin amin🤲🏻🤲🏻🤲🏻

sercecigin babası size nasil bi Vibe verio.

Continua a leggere

Ti piacerà anche

84.9K 1.1K 8
-Bir kraliçe asla bir köleye aşık olamaz -Ne demezsin +18 bölümler içerir
378K 4.3K 11
rüyalar, rüyalar ve rüyalar..
44.7K 1.4K 11
"B-ben üzgünüm, efendim. Sınıfları karıştırmış olmalıyım." Kapıyı kapatıp orayı tüm utancımla terketmek üzereyken, profesör konuştu. "Yanıma gel ve k...
1.2M 86.9K 59
Çilek Alança Yıldırım mı demeliyim yoksa sen mi gerçek ismini açıklamak istersin Çilek Alança Saruhan? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek...