66

71 2 2
                                    


"Git buradan!" kemerimi çözerken arabanın kontağını kapatarak Alper'i omuzundan ittim. Bir kaç adım geri sendeledi yinede dengesini sağlayabilmişti.

"Sana diyorum ki Tuğkan-" içimde tutamadığım çok büyük bir öfke vardı. Yakmak istediğim bir çok kişi ve kana boğmak için yanıp tutuştuğum bir şehrin içindeydim.

"Anladım Alper! Şimdi polisler gelmeden siktir git buradan." kolumu sıkı sıkıya tutan eline tiksintiyle baktım "Aren'i ihbar mı ettin?"

"Sende jeton köşeli. Siren seslerini duyuyor musun? Bence duyuyorsun. Şimdi arabana bin git ve gözüme gözükme!" ara sokaklardan yankılanan siren sesine kırmızı mavi ışıklarda eklenince iyice yaklaştıklarını anladım.

Elimdeki anahtarı Egemen'e doğru atarak arka koltuğa geçip ayaklarımı kendime çektim. Alper'de arabasına binmiş gitmeye hazırlanıyordu. Yıllar önce Aren'in beni şikayet etmesini unutacak değildim. Ödeşmiş olduk.

Deniz yanıma oturup arkasına yaslandığı gibi Egemen arabayı çalıştırarak buradan uzaklaşmaya başladı.

Dizlerime sardığım kollarımı sıkılaştırarak başımı yasladım. Lanet olası adam! Ondan kurtulmak istiyorum. Neden bunu yapmak zorunda? Neden hep hayatımın normal bir karesinde hiçbir şey yokmuş gibi dahil olmak zorunda?

Nefes almamı bile zorlaştıran bütün duygularımın sebebiydi. Madem bizi çok seviyordu o zaman siktiğimin hayatını bizimle yaşasaydı. Başka bir kadına gitmek yerine annemi sevseydi.

Ben onun çocuğu olmamıştım. Biz onun hiçbir şeyi olmamıştık. Yurt dışındaki çocuğunu ya da çocuklarına babalık etmek yerine hâlâ aklı beş karış havada bir adamdı.

Düşüncelerimi bir türlü kesemiyordum. Kafamın etrafını saran ağrılar göz kapaklarını titretiyordu. Gerilen bedenim başımı daha çok dizlerime bastırmamı sağlıyordu.

"Bebeğim..."

Dudaklarının arasından çıkan tek kelime gözlerimi sıkmama sebep oldu. Cevap vermedim. Konuşmak istemiyordum. Açık kalan sırtıma değen parmaklarını dolandırmaya başladı. Bütün öfkemi sadece o parmaklarla unutmak istiyordum.

Beni dağıtmalarını istiyordum sonra tekrar onlar toparlardı.

Yavaş yavaş enseme ilerleyen parmakları beni kendine çekti. Zorlanmadan dizine koyduğum kafamı ifadesizce karşıladı. Önüme gelen tutanları avuç içiyle geriye yaslayarak hem görüşümü açtı hemde beni görebileceği bir alan yarattı.

Saçlarımda ki tokayı yavaş hareketlerle çözmesiyle parmaklarını tutamlarımın arasında gezdirdi. Kalbim ağzımda atıyordu onu hızlandırıyordu tek bir dokunuşuyla yapıyordu bunu.

Saatlerce saçlarımda tur atan parmakları olsa bir saniye bile itiraz etmeden onu izlerdim. Aynısını ona yapmak için şu an bile can atıyordum.

Karşımdaki koltuğun dikişlerini ezberlemek artık içimi soğutmuyordu. Göz bebeklerim birikmişliğine dayanamadığı için ben istemediğim hâlde Deniz'in dizini ıslatmıştı.

"Güzel kızım." hitabı üzerine çenemin titremesi bir oldu. Kasılan vücudum gözümün daha çok dolmasıyla karşılık bulmuştu. Damlalar birer birer hızla damlarken Deniz kollarımdan tutarak beni kucağına çekti.

Bacakları üzerinde otururken kollarımı boynuna sardım "Sadece sen... Bunu sadece sen ve annem söylesin sevgilim." titreyen sesim, aksine net bir telafuzla çıktı dudaklarımdan.

Saçlarımı sevmeye devam ederken belimi okşadı "Sadece biz söyleyeceğiz." ona inanıyordum. Dudakları kulağıma değdi "Söz veriyorum Serce. Kimseden duyamadığın her özel kelimeyi sana ben tattıracağım." nefesi tenimden kayıp giderken kucağında küçülerek ona daha sıkı sarıldım. Şu kısacık zamanda dokunuşlarını hiç unutmak istemeyeceğim kişilerdendi.

3.15 (GxBxG)Where stories live. Discover now