17

56 4 0
                                    

"Egemen Ozan'ı ara." cebinden telefonu çıkarıp aradı telefondan sadece ağlama sesleri geliyordu.

"Ozan bir sakin ol neredesiniz?" cevabı almış olduğunu varsaydığımda telefonu kapatıp hareketlendi.

Peşinden gittiğimde okulun o taraflarda çimenlik bir yere geldik etrafa baktığımda ileride yerde iki tane beden gördüm.

Oraya doğru koştuğumda netleşen görüntü kaşlarımı çatmama sebep oldu Ozan yerde oturarak ağlıyordu kucağında yatar pozisyonda Dicle vardı.

Ağzından köpükler çıkıyordu ve aynı zamanda titriyordu Egemen ambulansı ararken onların yanına eğildim.

"Serce..." ağlamaktan konuşamıyordu bile "S-sen haklıydın... Oda kullanıyormuş." gözlerimi kıstığımda ister istemez yüzümde acı dolu bir ifade oluştu.

Arkamı döndüm "Egemen nerede bu siktiğim ambulans?" telaşla bana döndü "Şurada bak ama trafikten gelemiyor." parkın sonunu gösterdiğinde Dicle'nin öksürük kriziyle beraber titremesi çoğaldı.

"Ozan kalk hadi Dicle'yi götürmemiz lazım." Ozan şiş gözleri ve solmuş yüzüyle hemen kafasını salladı.

Ayağa kalkmaya çalışırken Dicle'nin kafasını tuttum Egemen ona yardım ettiğinde sadece bir adım attıktan sonra yere yığıldı.

"Ozan! Hadi kalk kardeşim." Egemen Ozan'ı uyandırmaya çalışsada bunu yapamayacağını oda biliyordu.

"Başımın belasısınız amına koyayım." söylene söylene Dicle'yi kucağıma aldım çimenlikte hızlı adımlarla ambulansın olduğu yere doğru yürüyordum.

"Sakın ölme Dicle! Hayatının hatasını yapma." nefes nefese sessiz bir şekilde fısıldadım. Kollarımın arasında kayacağı sırada bedenini hafifçe havalandırıp tekrar sıkıca kavradım.

Ambulansa vardığımda kapısı zaten açık olan yerden iki tane hemşire inip onu kucağımdan aldılar ve sedyeye yatırdılar.

Seri bir şekilde ambulansa koyduklarında kapıyı kapatıp parktan uzaklaştılar.

Sinirle arkamı döndüm "Kahretsin! Tahmin etmeliydin Serce, etmeliydin." aklıma gelmesine rağmen takmadım şimdi bu durum dahada herşeyi karıştıracak.

Okul çok kayıp vermeye başladı ve bu artık tüm gözleri öğrencilere ve yönetime çekecekti.

Egemen'lerin yanına gittiğimde Ozan hala kendine gelmemişti gelirken aldığım suyu Egemen'e uzattım.

Yaklaşık yirmi dakika sonra Ozan kendine geldi ilk sorduğu şey tahmin edileceği gibi Dicle'ydi.

Hastanede olduğunu söylediğimizde beklemeden taksiye atlayıp Egemen'le birlikte gittiler.

"Sena aç şu siktiğim telefonu." ard arda meşgul olan telefonu şimdide kapalıydı "Mükemmel." kollarımı iki yana açıp sertçe kapattım.

Saat dokuz civarı falandı sanırım, sokak ışıkları eşliğinde gündüz gittiğim tezgahın oraya gidiyordum.

Sokaklar gayet sessiz ve sakindi tezgahın önüne geldiğimde bir kaç kişi sızmış yatıyordu etrafa baktığımda bir kaç dal parçası ve kenardaki büyük tenekeyi ortaya getirdim.

Yatanların cebini yokladığımda içlerinden birtanesinde çakmağı buldum gazete parçalarını ateşe verip tenekenin içine attım.

Hava soğuktu burnumun direği sızlıyor ve üstümdeki deri ceket sıcak tutma konusunda çok kötüydü.

"Buradakileri donmaktan kurtarmışsın." ateşin aydınlattığı kadarıyla bir beden buraya doğru yaklaşıyordu.

"Onlar umurumda değil." artık görebileceğim bir mesafeye geldiğinde onu gördüm, Ezgi bedenlerin arasından yalpalayarak geçip karşımda durdu.

3.15 (GxBxG)Where stories live. Discover now