36

33 3 0
                                    

Arkadan gelen firen sesi ile adamı umursamadan o tarafa doğru adımladım "Sen nereye gidiyorsun Serce İzgi?" adımı bilmesine anlam veremesemde onu takmadan arabaların olduğu yere gittim.

Aren çarptığı bariyerler sayesinde dururken Egemen'de ona çarparak durabilmişti.

Arkamdaki adamın tekrar bana sesleneceğini anladığımda işaret parmağımla beraber kolumu havaya kaldırdım "Ştt şttt ştttt! Sadece biraz daha bekle sonra ne yapacaksan yaparsın." dedim net sesimle.

Piste inip direkt Egemen'in yanına ilerledim arabadan çıktığında sağlam gözüksede büyük ihtimalle bir kaç yerinde ezik vardı ve kaşı hafif yarılmış durumdaydı.

"Kazandık." diye kulağıma fısıldadı. Yüzümde emrivaki yerine saf bir gülümseme belirdi "Kazanmalıydın." dedim ona inandığımı belli ederce.

"Evet, gençler hemen bir açıklama bekliyorum." sesini tekrar duyduğum adam kurduğu cümleden sonra Aren'e döndü "Aren! Ne oluyor burada?" sert sesi arabaya yaslanıp yere çökmüş oturan Aren'in kafasını kaldırmasına sebep oldu.

"Bu arabaları yaptırınca haber ver almaya geleceğim maviş." dedim yine adamı umursamadan adamın bakışlarını üstümde hissettim "Adımı nereden biliyorsun?" onun gibi kaba çıktı sesim "Sen burada ne arıyorsun onu bir öğreneyim. Artık sinirlenmeye başlıyorum."

Tehditkâr olan tavrı benim tek hecelik kıkırdamama sebep oldu "Arabama zarar vermen hoş olmadı doğrusu." diye üstten bir şekilde konuştuğunda bunu nereden bildiğini anlamadım.

Aren'in çatık kaşları ve öldürücü bakışları direkt beni buldu "Tek kelime etme!" dedim Aren'e ithafen.

Onunda Egemen'in kullandığı arabaya ne yaptığını biliyorum sadece ikimizde bu oyunu kazanmak istedik ve aynı seçime sebep oldu.

"Bu durumda yarışın kazananı olmayacak..." bu söylediği ile hepimizin bakışları adamı buldu daha otuz yaşında bile olduğundan şüphe ettiğim bu adamın nasıl bir gücü olabilir ki?

"... Ve siz tekrar yarışacaksınız." dedi, işaret parmağı Aren ve beni göstererek mekik dokurken "Dur! Ne?" Aren'le aynı an da konuşmamız üzerine birbimize bakıp göz devirdik.

*

Gecenin karanlığında uzaktan gelen ışıkların aydınlattığı kadarıyla bizi getirdikleri bu harabe yerde o genç adamı arıyordum.

Gördüğüm küçük ve kapalı kapısı olan yere ilerleyip kapıyı açtım içerideki ışıktan dolayı gözlerim kamaşsada odaya girip karşısına oturdum.

"Bir kaç yarışa sen gireceksin." ifadesizce onu dinledim "Aren'e güvenemiyorum o değerli arabaları aptallağı yüzünden kaybedecek."

"Karşılığı ne olacak dersen-" elimi öne doğru uzattım "Umurumda değil. Kazandıktan sonra ne söyleyeceksen söylersin yalnız bugünkü arabanın masrafı karşılanacak ve o arabaya dokunulmayacak." bu verdiğim cevaba şaşkınca dudaklarını büktü ve arkasına yaslandı.

"Kabul ediyorsun yani? O zaman anlaştık." dedi ve elini bana doğru uzattı ayağa kalktığımda kısaca elini sıktım elimi görebileceği şekilde hafifçe çevirip üstüne baktığında fazla üstünde durmadım ve sonunda odadan çıktım.

Biraz ileride ateş yaktıkları yeri gördüğümde oraya ilerledim herkesin elinde bir şişe ve ateşin etrafına dizilmiş oturuyorlardı.

Yanlarında ise tanımadığım bir kaç kişi daha vardı kıvırcık saçlı bir kız yalpalayarak üstüme doğru geldiğinde göz ucuyla ona baktım.

Kafasının güzel olduğu zaten belli oluyordu "Hooop nereye gidiyorsun?" dedim gülerek kendini bana doğru bıraktığında belinden tutarak destek oldum "Naber güzellik?" diyen cilveli sesi ve enerjisi onu tatlı göstersede kıvırcık saçları hepsinden daha güzeldi.

"Uysal! Buraya gel." sanırım ona seslenen biri vardı "Geliyorum hayatım." dediğinde tek başına gidemeyeceğini bildiğim için gitmesine yardım ettim.

Bizim yaşımızda bir çocuk belirdi karşımızda Uysal'a çağıranın o olduğunu anlamam zor olmadı "İçince kendini kaybediyor kusura bakma." onu çocuğa teslim ettiğimde sorun olmadığını belli ederce kafamı salladım.

İnce, uzun boylu ve kumral saçlıydı çocuk, Uysal ise kıvırcık, bal rengi saçlı siyah giyinimliydi yakışıyorlardı doğrusu.

"Yağmur ben. Seninkilerle tanıştım az önce ve memnun oldum." gülümseyerek uzattığı elini tuttum ve aynı şekilde karşılık verdim "Uysal'da sevgilim." dedi onu gösterirken.

Onların yanından ayrıldığımda ateşin başına geçtim "Barış benim çişim geldi." Ozan'ın sarhoşkenki hali gram çekilmiyordu bu cümlesinin ardından ayağa zorla kalktı ve eli pantolonuna yöneldi.

Hızla Ozan'ın fermuarını açan elini tuttum "Ozan çek... Elini... Oradan!" diye üstüne bastırarak söyledim "Çişim var Serce beni işemeye götür." sinirle dişlerimi sıkarken Ozan'ın ellerini arkaya itip fermuarını kapattım "Seni çişe falan götürmeyeceğim."

"Bitti mi Ozan?" kollarım önümde bağlı Ozan'ın işemesini beklerken neden üstüne yapmasına izin vermediğimi düşünüyordum.

"Serceğ." çalıların arasından çocuk gibi seslenmesiyle duruşumu bozmadan murıldandım "Hı?" bir kaç hışırtı sesinden sonra kafasını dalların arasından uzattı "Fermuarımı bulamıyorum."

"Gel yanıma." dediğimde salına salına karşıma geçti eğilip fermuarını çektim ve düğmesini ilikledim "Dicle?" fısıldamasını duysamda anlamamıştım doğrulduğumda ne dediğini anlamaya çalıştım.

Benim arkama birini görmüş gibi bakıyordu bu yüzden bende baktığı tarafa baktım ama kimse yoktu.

"Seni çok özledim." dedi bu sefer itiraf ederce sonrada boşluğa doğru bir adım attı ama onun gitmesine engel oldum.

"Ozan orada kimse yok." bunu ona söylemem üzsede saf saf bir bana bir de kimsenin olmadığı karanlık tarafa bakıyordu.

"Dicle'yi görmüyor musun?" ümitsiz sesi demek istediğim kelimeleride yutmamı sağlıyordu "Ozan bak bana." dedim ve ellerimi yüzünün iki yanına koyup bana bakmasını sağladım "Dicle burada yok çünkü çok daha güzel bir yerde."

Etraf karanlık olsada ay ışığının gözlerine vurmasıyla dolan gözlerini fark ettim "B-ben onu unutmaya çalışıyorum ama aklımdan çıksın istemiyorum." dedi sitemle ve kendini yere bıraktı.

Onunla birlikte yere çöktüğümde kafasını omzuma koydu ve ağlamaya başladı "Bende unutamıyorum Ozan... Ben senden farksız mıyım sanki." o an sadece dilimin ucuna gelen kelimeleri fısıldadım.

Ozan'ın sakinleşmesini beklerken sadece hıçkırıkları kaldı geriye ardından tüm ormanın sessizliğini çalan telefonum bastırdı.

"Neredeyseniz orada kalın sesinizde çıkmasın." Egemen'in telaşlı ve net sesi afallamama sebep oldu "Ne oldu?" dedim anlamadığım için.

"Polisler geldi seni arıyorlar."

***

3.15 (GxBxG)Место, где живут истории. Откройте их для себя