34

39 3 0
                                    




Köprücük kemiğimin hemen altındaki melek kanatlarına baktım o anda kalbimin hızlandığını hissettim.

Şu an tam anlamıyla benimleydi belki de yanımdaydı kim bilir...

"Teklifimi düşündün mü?" kafamı kaldırmadan karşımdaki mavi gözlü o çocuğa baktım "Çıkarım ne olacak?" buraya geldiğimde bana gruplarına katılmamı teklif etmişti.

"Hadi ama büyük bir araba kaçakçılığı çetesine gireceksin ve çıkarını soruyorsun. Zengin olacaksın kazandığın araba senindir ilk kural bu." arkama yaslandım ve ellerimi başımın armasına koydum.

"Sen ne düşünüyorsun bakalım?" dedim yanımdaki dövmeci kadına açıkçası özgüvenli ve akıllı birine benziyordu kırk, kırk beş yaşlarında biri olmasına rağmen kafa bir kadındı.

"Aren'e güven olmaz ama sende kaptığını bırakacak birine benzemiyorsun." dudağımın kenarı kıvrıldı "Demek adın Aren?" gözleri kısıldı ve adının Sera olduğunu öğrendiğim dövmeci kadına kınarca baktı.

"Sera! Bu oyunu adil oynamıyorsun." dedi, "Ne yazık ki benden başka güzel dövme yapan kimse yok." Sera'nın üzülmüş rolü yapması onu tatlı gösterirken sunulan teklifi düşündüm.

"Teklif kabul değil ama o arabanın peşini bırakmak için sunacağın teklifi dinliyorum." bu gidişle Egemen'leri rahat bırakacağa benzemiyorlar en kısa çözüm yolu neyse onu yapmak gerekiyordu.

Hınzır bir gülümsemeyle bana baktı "İki gün sonra bu adrese geleceksiniz." elini cebine götürüp bir kağıt çıkardı ve bana uzattı.

"Anlaşmayı orada yapacağız ama arabayıda getirin. Lazım olacak çünkü." kuruduğunu hissettiğim dudaklarımı yaladım, "Kabul." dudaklarını birbirine bastırıp kafasını hafifçe yukarı aşağı oynattı.

"Sonra görüşürüz." odadan çıkıp kapıyı kapattığı anda Sera bana döndü "Kim için yaptırdın dövmeyi?" elim dövmenin olduğu yere gitti "Çok güzel bir kadın için."

"Ufak bir yardım?" ayağa kalktığımda üstümü düzelttim "Hayır, demem."

*

"Serce İzgi!" bıkkınca gözümü kapattığımda yorgunlukla ağzımdan verdiğim soluklar artık ciğerimi deliyor gibiydi.

"Efendim?" dedim kulüp başkanına dönerken "Yoruldun mu?" düşen göz kapaklarım ne söylersem onun tam tersini kanıtlıyordu etrafa yarım yarım bakıyordum.

"Maç yarın ve sakatlanmamı istiyorsanız bunu bende yapabilirim." çatık kaşlarıyla yanıma gelmeye başladı. Hafif tombul ve bıyıklı hali onu tatlı göstersede tam aksine sinir bozucu bir adamdı.

"Eğer oynamak istemiyorsan bunu söyle uğraşmayalım." terden alnıma yapışan saçları geri ittim "İstemesem burada olmam." dalga geçer gibi dudaklarının arasından tek hecelik bir kıkırtı döküldü.

"Antrenmanları aksatmanın bedeli bu İzgi seni uyardım ve bunu kabul ettin." o görmese bile göz devirdim o yüzden sesimi çıkarmıyorum ya.

Eline top alıp tam karşıma bir kaç metre uzağıma geçti eğilip hazır pozisyon aldığımda sert bir smaç atarak onu karşılamamı bekledi.

Manşetle topu aldığımda burnumdan soludum yorgunum ve üstüme gelmeye devam ediyor attığı toplarında hafiflemesi gerekiyorken o tam tersine daha da sert vuruyordu.

Sakatlanmak istemiyordum ama geri adımda atmam attığı her topu zorda olsa kurtardım onun yanında rahat davranmak istemediğim için oturamıyordum bile.

Bana attığı ters bakışların ardından ceketini alıp salondan çıktı bende kendimi yere bıraktım "Yaşlı bunak."

Ellerimi iki yana açtığımda gözlerimi kapattım salondaki ışıklar gözüme vurduğu için açma taraftarı değildim.

Biri ışığımı kesene kadar. Gözümün tekini araladım ve başımda dikilip hafifçe eğilmiş olan Haktan'a baktım "Büyük gelişme! Antrenmandasın." dedi coşkuyla.

Kınarca yüzüne baktım "Ama sen değilsin." dedim imayla kaşlarımı kaldırıp, elini öne doğru savurdu "Boşversene, her türlü senden daha iyiyim."

Sakat ayağını tabanından tutup çektiğimde yere düştü sızlanmaya başladığında alaylı bir gülümseme belirdi suratımda "İstersen yardım ederim, sana kalırsa voleybolu bırakacaksın gibi."

"Düşünüyorum..." dedi, ciddi olduğunu düşen yüzünden ve kısık sesinden anladım "Aptallık etme milliye yükseleceksin ve bırakacağım diyorsun."

Doğrulup bağdaş kurdum oda oturur pozisyona geldiğinde gülümseyerek bana baktı "Sen de yükseleceksin sadece bir basamağın kaldı."

Gözlerimi kapatıp sabır diledim "Dünya kendini küçük ve yetersiz görenler için intihar yeridir." yerden destek alarak ayağa kalktım "Ve eğer sen kendine bunu yaparsan seni ezmekten çekinmem."

Beni dinlerken kasılan çenesini farkettim ama önemsemeden salondan çıktım birinin ona bunu söylemesi gerekiyor ve ben bundan zevk duyarım.

"Herkes buraya gelsin." sahanın kenarında bizi toplayan koça baktım bu kulüpteki ilk maçıma çıkacağım Haktan'ın da dediği gibi tek bir basamağım kaldı oda burada yükselmek.

Herkes formasını bir bir alırken sıramı beklemeye başladım o sırada tirübüne göz gezdirdim Haktan beni gördüğünde el salladı.

Ona gözlerimi kapatarak karşılık verdim ama tüm tirübüne göz gezdirdiğim halde Egemen yoktu. Ozan'lara kaş göz yapsamda bilmediklerini belli ederce omuz silktiler.

Sıra bana geldiğinde formamı almak için bir adım attım tam formayı kavradığım sırada biri kolunu uzatarak adımımı böldü ne olduğunu anlamadığım için şaşkınca ve sitemle kolun sahibine döndüm.

"Nereye gidiyorsun İzgi?" dedi başkan, ne olduğunu anlamadığım için kaşlarım çatıldı "Forma-" beni bölen tekrar o oldu "Sana bugün maç yok. İzleyeceksin cezan bu." sinirden gözümün seyridiğini hissedebiliyorum.

Hemen yakındaki tirübünden gelen kahkaha sesiyle arkamı döndüm Haktan elini karnına götürmüş anıra anıra gülüyordu "Orospu çocuğu!" ona ithaf edebilceğim en güzel küfürdü.

Kulüp başkanına bakmadan gidip yedeklerin yanına oturdum maç başladığında salladığım dizim bile artık dengemi bozuyordu.

Telefonuma bildirim geldiğinde yan tarafıma uzandım ama benden önce alınan telefonum ile artık patlayacak duruma geldiğimi hissettim.

"Maçtayız İzgi telefona bakamazsın." dedi ukalaca, umursamadan telefonu elinden çekip bildirime baktım Egemen'di.

Sesli mesaja tıkladığımda kulağıma götürdüm "Serce biliyorum maçtasın muhtemelen mesajımı sonra göreceksin ama annem yok eve geldiğimde heryer darmadağındı." soluk soluğa gelen sesi ile dişlerimi sıktım.

"Yerde de kan vardı."

***

3.15 (GxBxG)Where stories live. Discover now