23

50 2 0
                                    


Sert adımlarım koridoru inletirken soyunma odasının kapısını bir hışımla açtım kapı sonuna kadar açılırken duvara çarpmasıyla çıkan yüksek ses yüzünden arkamdan gelen Sena irkildi.

"Serce sakin ol biraz." parmaklarımı şakaklarıma yasladığımda ovmaya başladım "Maça çıkman gerekiyor Serce yine başkalarının bunu mahvetmesine izin verme."

Durumun saçmalığıyla içime akan kahkahalarım yavaş yavaş dışıma vururken gülmekten karnımın ağrıdığını hissettiğim için ellerimi dizlerime koyup eğildim.

Sakinleştiğimdeyse arkamı dönüp işaret parmağımı Sena'ya doğru salladım "Bütün bu olanların sebebi..." cümlenin gerisi getirmek çok saçma geldiği için pes ederek geri çekildim ellerimi saçlarımın arasına atıp çekiştirdim.

"Siktir etsene!" dedim fısıltıyla, ardından hızlı bir hareketle elimi Sena'nın ensesine atıp kendime çektim ve diğer kolumuda bedenine sardım.

"Sen varsın. O zaman sorun yok demektir." güldüğünü vücudunun sarsılmasından anladım "Artık siktir git Serce." dediğinde güldüm onu kendimden uzaklaştırıp omuzlarından tuttum.

"Hadi şu maçı alalım. Ayrıca kendine dikkat et herşeyi yapar biliyorsun." dediğinde kafasını salladı güven verir bir gülümseme belirdi dudaklarında.

Üstümü giyindiğimde formama baştan aşağı son kez baktım ardından soyunma odasından çıkıp bizimkilerin olduğu yere geldim.

Hepsi heyecanla ayakta duruyorlardı ve beni bekledikleriden eminim Ozan beni gördüğünde kocaman bir gülümsemeyle karşılık verdi, "E hadi şampiyon maçı al kulübü kap." Egemen'i başımla onayladım.

"Hadi Sercecik onları ez geç!" sahaya göz atarken Ozan'a itafen konuştum "Amına bile koyarım." arkamdan duyduğum tanıdık sesle yüzümdeki ufak tebessüm emrivakiyle karışık yan bir gülümsemeyle büyüdü.

"O zaman ne bekliyorsun?.. Serce-cik!" yarım bir şekilde arkamı döndüğümde Ezgi cevap bekler bir şekilde kaşlarını kaldırdı.

Gözüm skor tablosuna kaydı büyük ve ağır bir televizyon gibiydi ve orada bizim galibiyet sayımız yazacaktı.

Onunla aynı takımda oynamak zor olabilir ama benimle aynı takımda oynamak daha zor ve bugün ona geri dönüşünü güzel bir kutlamayla göstereceğim.

Hafif uzun olan duvardan kıvrak bir şekilde atladığımda artık sahadaydım takımın hepsi hocanın etrafında toplanmış komutları dinliyordu.

"Gel bakalım Serce." hocanın yanına gittiğimde son bilgileride verip alkış eşliğinde yerlerimizde geçmemizi sağladı.

Maç tüm hararetiyle devam ederken izleyiciler arasındaki görevlilerin aldığı notlara ve baktıkları kişileri seçmeye çalışıyordum büyük çoğunlukla bizim takımla alakalı konuştukları aşikârdı.

Son setteyiz ve aramızda çok bir fark yok servis kullanıldığında hepimiz hazır pozisyonlara geldik top pasöre geldiğinde kafasıyla onaylayıp topu yükselttiği anda smaçla topu karşı takıma gönderdim.

Kurtarsalarda onlar için zor bir toptu benimle aynı mevkide oynayan Miray'a baktım hınzır bir gülümseme vardı suratında ve ne yazık ki ben o gülümsemenin ne anlama geldiğini biliyorum.

Onu oynatmak istemediğimi anlamış hatta bu durum hoşuna gitmiş olmalıydı çünkü onunla uğraştığımı sanıyor.

Top tekrar bize geldiğinde son sayı için hareketlendim servis sırası bendeydi, en arkaya çizginin arkasına geçtim.

Derin bir nefes aldığımda kafamı kaldırıp sol tarafta seyircilerin hafif önünde kalan skor tabelasına baktım sanki saniyeler geçmiyordu, donmuş gibiydi.

Nefes sesleri kulağıma ağır ağır dolarken skor tabelasının altında duran Egemen'e baktım heyecandan olsa gerek ayakta dikilmiş yerinde duramaz bir hali vardı.

Kocaman gülümsediğinde bende o anın verdiği hisle gülümsedim kafasını 'Bitir şu işi' der gibi salladığında elimdeki topu havaya attım ardından adımlarımı sert ve bir o kadarda emin şekilde bastığımda artık sıçrayıp topa sertçe vurdum.

Ayaklarım yere bastığında dengemi sağlayamadığım için elimle yere dokunup ayakta durabildim önüme gelen kısa saçları arkama attığımda aynı zamanda doğruldum.

Herkesin bir ağızdan bağırmasıyla kulaklarım çınlarken ne olduğunu anlamam uzun sürmedi.

Tirübündeki seyirciler sahaya dolarken takımdakilerde ayrı ayrı sevinç çığlığı atıyorlardı bir anda ayaklarım yerden kesildiğinde kollarımı beni kucağında döndüren kişinin boynuna doladım yani Ozan'ın.

Kahkaha atarken ne yapıyorsa yapmasına izin verdim bir kez etrafında döndürdükten sonra aldığı yere geri bıraktı ardından "Serce!" dedi coşkuyla bağırarak, "Ozan?" dedim onu taklit ederek.

Güldüğünde birşey demeden kenara geçtiler bense takımdakilerin yanına geçtim kısa bir süreliğine.

Bir yandan gözüm Sena'yı aradı ama onu bir türlü göremiyorum maç boyunca gözünü bir kez olsun benden ayırmayan kız şu an nerede?

Sonra... Sonra gözüm karşımda kalan skor tabelasına takıldı, sallanıyordu hatta neredeyse yerinden ayrılacak durumdaydı.

Telaşla o tarafa bakarken tabelanın altında Egemen'i gördüm bir arkadaşıyla sohbet ediyordu aynı anda tabelanın bir ucunun kopmasıyla çivilendiğim yerden hızla o tarafa doğru koşmaya başladım.

Saniyeler içinde Egemen'in yanındaydım hızımı kesmeyip ona omuz attım onunla beraber yere düştüğümüzde tabeladan yeterinde uzak bir yere yuvarlandık.

Durduğumuzda ellerimi Egemen'in kafasını yanına koyup kendimi kaldırdım altımda kalan Egemen'e bakmaya fırsatım olmadan önüme gelen saçları umursamadan bir kaç metre uzağımızdan gelen sese doğru kafamı çevirdim Egemen'de aynı anda o tarafa baktı.

O kocaman televizyon çocuğun üstüne düşmüştü çocuksa şu an hiç iyi bir durumda gözükmüyordu.

"Haktan!" diye fısıldadı Egemen, ardından sanki olayı yeni idrak etmiş gibi tekrar adını seslendi, bu sefer bağırarak "HAKTAN!"

Onun üstünden kendimi yere bıraktığımda nefesimi kontrol ederek yatar pozisyonda tavanı izlemeye başladım.

Egemen ise tüm hızıyla arkadaşının yanına gitti ortalık iyice karışmış durumdaydı ve aklıma gelen kişiyle yattığım yerde doğrulup ona doğru baktım Miray'a.

Kendisini bilmesi gayet güzel birşey çünkü oda tam olarak bana bakıyordu bir kaç adımla yanıma geldi ve elini bana doğru uzattı.

"Sen kendinden başkasını düşünürmüydün Serce?" dedi alaycı tavrıyla sonra aklına başka birşey gelmiş gibi işaret parmağını havaya kaldırdı "Bir de Sena... Hakikaten Sena nerede Serce?"

Elini tutan elim sıkılaşırken ciddi olup olmadığına baktım doğru söylediğini fark edince elim bir anda gevşedi bırakıp gidecektim ama o benim elimi bırakmadığı için hareket edemedim.

"Benimle konuşmayacak mısın? Ben seninle konuşmadan da anlaşabilirim biliyorsun." yan bir gülüşle karşılık verdiğimde zafer dolu bir gülümseme belirdi yüzünde. Yani tam istediğim o gülümseme.

Ardından hemen hâlâ birleşik olan elimizi fırsat bilip hızla onu kendime çekip kulağına yaklaştım. Burnuma değen saçları hala eskisi gibi yumuşaktı ve güzel kokuyordu.

Ama ne yazık ki benim için bir önemi kalmadı "Sena nerede, ne zaman duracağını iyi bilir." her bir fısıldadığım kelimeyle yüzünün düştüğünü hissetsemde geri çekilip baktığımda yüzündeki o zafer gülümsemesi bozulmamıştı.

Elini bırakıp Sena'yı aramak için salondan çıkacağım sırada kapıdan çıkan sedyeye gözüm takıldı dur bir dakika Egemen'in bahsettiği Haktan... Bizim Haktan mıydı?

***

düsünceleriniz nedir tahmini falan olan

bizim amcaoglu haktan ya

3.15 (GxBxG)حيث تعيش القصص. اكتشف الآن