59

40 2 0
                                    


"Aynen öyle. Yalnız savcı dişli biri gibi. Özellikle bu dava için gelmiş." derin bir nefesle ayağa kalktım yaram sızlamaya başlamıştı "Hoş gelmiş o zaman. Hâtta yakın zamanda hoş geldin hediyesi de bırakırım ona."

Sahte bir kızgınlıkla gözlerini kısıp yüzünü astı "Yine beni uğraştıracaksın yani?" ellerimi cebime atıp oturduğu yere doğru hafifçe eğildim "Biz daha yeni başladık Arsel. Böyle söylenecek misin sen? Ablan bu işleri zevkle yapıyordu."

"Yapar tabii neden yaptığı belli ya neyse." söylenerek önüne döndü ne dediğini pek anlayamasamda önemsemedim. Kapıya doğru ilerledim kapının kolunu tutup açtığım sırada arkama döndüm "Kaçtım ben-"

Önüme döndüğümde eli havada kalmış Egemen'i görmemle öylece kaldım "Ben geldim!" hafif coşkulu sesi ile elini indirdi "Görebiliyorum."

Gülümserken ellerini cebine atarak bana bakmaya devam etti "Çıkıyor muydun? Otursaydın biraz daha." soğuk bakışlarımı ona gönderirken yorulduğum için kapıya yaslandım "Gideceğim Egemen. Çekilecek misin artık?"

Hemen kendini yan tarafa çektiğinde hareketlendim geçip gideceğim sırada elini kapının pervazına koyunca durmak zorunda kaldım "Konuşalım." sertçe dudaklarımı yaladım "Biliyor musun bu sefer ben konuşmayacağım. Ne oluyorsa olsun."

Kolunu ittirdim fakat bir işe yaramadı her yaptığım ani harekette acıyan yaram şu anda varlığını belli etmişti. "Hayır." çekilmesini beklerken olumsuz yanıtı ile çatık kaşlarım ve alev saçan gözlerim onu buldu "Ne hayır? Ne yapmamızı istiyorsun Ege?! Birbirimizi mi yiyelim, konuşmak istemedin konuşmuyoruz işte!"

Hafiften yükselen sesim birazdan hiç iyi şeyler olmayacak diyordu sırf bu yüzden bile gitmek istiyordum. Sonrasında telafi edilemeyecek şeyler söyleyecektim o zaman toparlamasını ben bile yapamazdım.

"Umurumda değil! Şu an konuşacağız. İçeri geç!" geri çekilip kapıyı yüzüne kapatsamda son anda tutup içeri geçti. Önden ben arkamda o yürürken salona girdik. Arsel ayağa kalkmış bizi gördüğünde anlamsızca bize bakmıştı "Evi dağıtmayın sonra annemlerle ben uğraşıyorum."

Uyarısı ardından merdivenlerden yukarı çıktığında artık birbirimize bakma fırsatı geçmişti elimize. Koltuğa oturup yüzünü sıvazladı "Annemi seçtim Serce! Duymak istediğin buysa eğer ki. Bana iki seçenek sundu bende annemi seçtim."

Dudağımı dişlediğimde etrafa bakındım "Bir şey söylesene! Susma hadi. Bilmek istiyordun söyledim işte. Yüzüne nasıl bakacaktım senin? Bakamadım."

Sinirden aldığım nefes ciğerlerime yetmiyordu sanki "Bakacaktın! Anneni seçmene ne diyebilirim ben? Bende olsam Ayça ablaya git derdim." ayağa kalkıp karşıma geçti "Derdin belki ama benim için kolay değil. Sevdiğim kadın benim seçimim yüzünden yıllarca hapis yatabilirdi."

Anın gerginliğiyle gülerken kollarımı iki yana açtım ve sertçe kapadım "Sorun beni seçmemiş olman mı Ege? Benim sorunum sence bu mu? Lan şu cümleyi senden 5 sene bekledim. Gel derdinin çaresini bende bul istedim-" konuşacaktı ki izin vermedim.

"... Ben senden bir şey gizledim mi? Hayır. Ya şu siktiğimin konusunu bile tahmin ettim ben. İşin ucunda kesin Seray var dedim. Ama sen gelip bana tek kelime etmedin." bana bakmayı kesip kafasını yukarı kaldırdı derin bir nefesin ardından konuşmaya hazır gibiydi.

"Yediremedim kendime. Bulamadım bir yolunu sana geleceğim diye söz verip gelmedim üstüne Ozan'ı da yollamadım." işaret parmağımı omzuna bastırdığımda geriye doğru sendeledi "Bırak ya... Sana kaç kere sorun etmedim dedim! Kaç kere yanımda istedim seni! Kaç kere öpmek için koşarak gelmek istedim haberin var mı?"

3.15 (GxBxG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin