64

70 2 0
                                    




"Hop!" gözümün önünde şıklatılan parmak sayesinde kendime gelmiştim "Nasıl olmuşum?" Deniz kendine has cilvesiyle karşımda dururken elimi masaya koyup o tarafa doğru yaslandım "Güzel."

"Güzel?" yüzünü buruşturup masadaki içeceklerden birini alarak kenardaki buz tabağından içeceğine bir kaç küp buz attı "Egemen, dibiniz düştü dimi?"

Bizimle ilgilenmiyormuş gibi gözüküyordu ama şu anda o kadar tatlıydı ki...

"Niye doğruyu söylemiyorsun? Ağzından salya akacaktı neredeyse." omuz silkerek öne doğru adım attım. Herkes bahçeye indiği için üst kat boşalmıştı. Elindeki boş bardağıyla önüme Deniz geçtiği için durdum "Ben sana gidebilirsin demedim."

'Sen akşam yürek yemişsin!' bakışlarım onu delerken eliyle beni geri itti. Arkadan belime sarılan Egemen'in elleriyle çıplak sırtımda soğuk duvarı hissettim.

Deniz içindeki buzları hâlâ erimemiş olan bardağı Egemen'in eline koyduğu için gözlerim bir anlığına bardağa daha sonrada Egemen'in bardağın içinden aldığı buza kaydı.

"Sana ceza!" elinden su damlaları ayağımın ucuna damlarken bu sefer yere baktım. Ben ne zamandan beri iplerimi onların eline vermiştim? Deniz yanımıza gelmiş parmağının ucuyla çenemden narince tutarak kafamı kaldırdı.

Neredeyse siyah gözlerini gözlerimden çekmezken köprücük kemiğimde hissettiğim soğuklukla anında Egemen'e baktım. Elindeki buzu boydan boya gerdanımdan elbisenin açık bıraktığı yere yani karnıma kadar sürttüğünde vücudumu hafif bir titreme aldı.

Doğrulmak için hareketlendiğimde Deniz'de üstüme yürüdüğü için ikisinin arasına sıkışmıştım. Buz benim sıcaklığımla tenime sürttükçe eriyor karnıma kadar akan damlalar elbiseyi aşarak kasıklarıma kadar ilerliyordu.

Deniz'e bakmayı Egemen'in ateş gibi yanan dudaklarını karın boşluğumda hissetmemle kestim. Dudaklarını değdiriyor sürtüyor ardından küçük öpücükler bırakıyordu.

Biraz kenara kaydığı anda onun boşluğunu Deniz doldurdu. Burnundan verdiği nefesler boynumu sıyırıp geçiyor bu da beni heyecanlandırıyordu. Köprücük kemiğimde gezdirdikleri buzdan dolayı oramı hissetmiyordum ama inanın ki umurumda bile değildi.

Damlayan suları es geçerek boynumdan karnıma kadar akan küçük suların çizdiği yola dalmış bakıyordum. Egemen'in ıslak olan vücudumda dilini hissettiğimde Deniz'in belini kavrayarak bedenlerimizi birleştirdim.

Her iki taraftan da kapana kıstırılmış gibiydim. Ne kadar belli etmesem de nefesim kesiliyor, olduğum yere sığamıyordum.

Akan su damlalarını boylu boyuna diliyle takip ederek boynuma geldiğinde kafamı geri yaslayarak ona yardımcı oldum. Çeneme kadar izlediği yolda bir sonraki rotası direkt dudaklarım olmuştu. Sert öpüşüne anında karşılık vermeye başladım. Kendimi tutacak ne isteğim ne de iradem vardı.

Elim ensesini sıkı sıkı kavramıştı, hazır hissediyordum tam doğrularak artık eski formuma geri döneceğim sırada bütün duvarlarımı yıkarak afallamama sebep olan hamle Deniz'in elbisemin yırtmacından geçirdiği elini kasıklarım değdirmesi oldu.

Elinde tuttuğu buzdan bahsedemiyorum bile...

Egemen'in dudaklarına doğru inlediğimde omuzlarından tutarak kendimi hafifçe havaya kaldırıp Egemen'e yaslandım.

Deniz çok geçmeden ilk önce ıslanmış göğüs arama doğru nefesini üfledi. İçim titriyor hatta büyük br açlıkla yanıyordum. Dokunuşlarının hazzını iliklerime kadar hissediyor bu da bendeki olmayan sabrın dibini sıyırıyordu.

3.15 (GxBxG)Where stories live. Discover now