BİR KİBRİTLE 𝘠𝘖𝘒 OLMAK

Autorstwa zanegzo

7.1M 655K 563K

❝İnsan bir kutu kibrite benzer. Varolur, yanar ve söner.❞ Bu hayatta nasıl bir kibrit olacağına sen karar ve... Więcej

BİR KİBRİTLE 𝘠𝘖𝘒 OLMAK
Bilgilendirme
Gelecekten Kesit
İLK KİBRİT
2. KİBRİT
3. KİBRİT
5. KİBRİT
6. KİBRİT
7. KİBRİT
8. KİBRİT
9. KİBRİT
10. KİBRİT
11. KİBRİT
12. KİBRİT
13. KİBRİT
14. KİBRİT
15. KİBRİT
16. KİBRİT
17. KİBRİT
18. KİBRİT
19. KİBRİT
20. KİBRİT
21. KİBRİT
22. KİBRİT
23. KİBRİT
24. KİBRİT
25. KİBRİT
26. KİBRİT
27. KİBRİT
28. KİBRİT
29. KİBRİT
30. KİBRİT
31. KİBRİT
32. KİBRİT
ÖZEL KİBRİT
ÖZEL KİBRİT II
ÖZEL KİBRİT III
33. KİBRİT
34. KİBRİT
35. KİBRİT
36. KİBRİT
37. KİBRİT
38. KİBRİT
39. KİBRİT
40. KİBRİT
41. KİBRİT
42. KİBRİT
43. KİBRİT
44. KİBRİT
45. KİBRİT
46. KİBRİT
47. KİBRİT
48. KİBRİT

4. KİBRİT

139K 12.3K 2.6K
Autorstwa zanegzo

Bir kibrit yak...

«Sen çay seversin, diyorum. İki şeker, değil mi?
Nasıl hatırlıyorsun? diye şaşırıyor.
Pes doğrusu! Hatırlamak değil, diyorum, başka bir şey. Unutmamak bel­ki, diye ekliyorum usulca. | Tomris Uyar»

Acaba sen çayı kaç şekerli içiyorsun, ondan öncesinde hiç çay içiyor musun ki? Sana dair öğrenmek istediğim, aklıma kazımak istediğim çok detay var, Balkan kızı.

| Geçmiş zaman, Türkiye Cumhuriyeti |

Moite devojki.

Kızlarım, derdi Maria. Benim güzel kızlarım.

Talia, anne ve babasının yoğun işlerde çalıştığının bilincinde bir çocuktu. Babasını haftada bir kere görürse şükrediyordu, annesini iki güne bir anca görürdü. İkisi de canını dişine takmış, bu vatan için çalışıyordu. İkisi de kutsal mesleği üstlenmişti.

En kutsal meslekleri ise anne ve baba olmaktı.

Ayhan disiplinli bir adamdı. Karısı Maria ise ondan daha disiplinli birisiydi. Gözü hep yükseklerde olan Ayhan, tam da dişine göre bir eş bulmuştu. Onun dik başlılığına, zekâsına ve özgüvenine âşıktı.

Makedonya'ya keşif için gitmişti Ayhan, orada hayatının aşkını bulacağını nereden bilebilirdi ki? Ülkeye gelen Türk devlet büyüklerini korumak ve kollamak için her adımı onlarla birlikte atmıştı. Devlet büyükleri için düzenlenen bir davette Maria'yı görmüştü. İlk zaman tanışmışlardı. Maria farkında olmadan büyük konuşurdu, ona bütün laflarını yediren adam ise Ayhan olmuştu. Üstelik Maria, "Bu asker bozuntusuyla asla evlenmem!" bile demişti.

Şimdi ise iki çocukları vardı. Çocuklarından bir hayli uzaktaydılar.

Maria Alaz artık yavaş yavaş gün kavramını kaybediyordu. ITO üyelerinin yapmadığı işkence kalmamıştı. Maria bazen işkencelere maruz kalmamak için kendini bilerek bayıltıyordu. Tam da kendini bayılttığı bir zaman dilimindeydi. "Uyan!" diyen örgüt üyesi buz dolu suyu başından aşağıya döktü. "Bizden kaçabileceğini mi sanıyorsun doktor? Ölüne bile rahat yok!"

Yediği şokun etkisi geçmeden, "Ölüme bile rahat yok mu?" dedi Maria. "Öldükten sonra teknik olarak bunu hissedemem. Kalp ve beyin ölümü gerçekleştikten sonra kas seğirmeleri meydana gelebilir. Beden sanki canlanmaya çalışır gibi olur ama bu sizi yanıltmasın. Çoktan ölmüş olacağım pislikler!"

"Peki bu bilgiler ne işime yarayacak doktor?" diye sordu. "Senin doktorluk anıların, tıbbi bilgilerin inan sikimde bile değil! Kapa artık o çeneni ve asıl sorulara cevap ver! Kocan neden hâlâ seni aramıyor?"

Maria yüzünden akan suların dinmesini bekledikten sonra yavaşça dudaklarını araladı. "Eğer böyle yapmaya devam ederseniz, istediğinizi alamadan çoktan ex olmuş olacağım." Ex olmak, ölmek anlamına geliyordu. "Vücudumun gösterdiği ani refleksten dolayı solunumum durabilir. Tansiyonum düşebilir, kalp ritmim bozulabilir ve kalp krizi geçirebilirim."

"Hay yine çenesi açıldı," dedi orta yaşlardaki üye. Maria'nın normal konuşma cümlesi bile tıbbi terimlerden oluşuyordu. Ayhan'ın en çok sevdiği şey karısının böyle konuşmasıydı. "Geç bunları da, kocandan haber ver. Ortalıkta ne ölüsü var ne dirisi. Senden bu kadar çabuk mu vazgeçti?"

Vazgeçmezdi. Ona ulaşmaya çalışır, kurtarmak için her şeyi yapardı. Bir şeyler olmuş olmalıydı. "Soyunuzu sopunuzu sikme planları yapıyordur," dedi Maria tükürürcesine. "Hazırlıklı olun, her an gelebilir!"

"Sana ulaşamadığı her dakika çocuklarının aleyhine işliyor haberin olsun."

"Çocuklara hiçbir şey yapamazsınız," derken Maria'nın sesi kendinden emindi. "Onlar güvenlikli bir yerde kalıyor. Öyle elinizi kolunuzu sallayarak giremezsiniz. Evin olduğu sokağa bile adım atamazsınız." Alaz ailesi normalde küçük müstakil bir evde yaşıyordu. Fakat Ayhan'ın uzun görevlere çıkmasıyla karısı ve çocukları evde tek başına kalıyordu. Maria da artık uzman bir doktordu. İş yoğunluğu daha çok artmıştı.

Ayhan gözü arkada kalmaması için lojmanda yaşamayı teklif etmişti. Karısı ise hiç düşünmeden kabul etmiş, hem çocukları hem de kendi güvenliği için en sağlıklısının bu olacağına karar vermişti.

"Bizim gireceğimizi söylemedim zaten doktor," dedi rahat bir tavırla. "Fakat evinize sürekli olarak girip çıkan birisi bizim yerimize bu işi halledebilir." Elini boğazına götürüp bıçakla kesiyormuş gibi yaptı. "Düşmanı dışarıda arama."

"Evimize yabancı kimse giremez," dedi Maria. Nefesleri sıklaşmıştı.

"Merak etme o kişi hiç yabancı değil."

"Kim?!" dedi yükselen sesiyle. "Kimden bahsediyorsun?"

"Şşş," dedi bacak bacak üstüne atarken. "Bilmemen senin için daha iyi. Saatler geçti ama Türk ordusundan hâlâ bir ses yok."

"Onlar hayalet gibidir. Sessizce hareket eder. Yakında ne olduklarını görmüş olacaksın. Buna hiç şüphem yok. Böyle konuşarak beni yıldıramayacaksınız, siz kiminle uğraştığınızın farkında değilsiniz," dedi Maria titrememek için büyük çaba sarf ederken. "Bu vatanı bölemeyeceksiniz. Ölürsek şehit, kalırsak gazi oluruz diyen bir milletle uğraşıyorsunuz. Sana ilk vakamı anlattım mı?" dedi. Onları çenesiyle oyalamaya çalışıyordu. Ne kadar oyalarsa o kadar iyiydi. "Bir askerdi. Silah arkadaşı şehit düşmüş, o da arkadaşının peşinden kurşunlara atlayıp, 'Beni de şehit edin!' diye bağırmış. Ağır yaralı bir şekilde hastaneye yetiştirdiler. Benim kollarımın arasında şehit oldu. Sen kimi neyle korkutuyorsun?"

"Geç bunları doktor, geç," dedi örgüt üyesi. "Canlı yayına çıkıp bildiri yayınlayacaksın. Konuşma kâğıdın şu an hazırlanıyor. Senden söylemeni istediğimiz şeyler var."

"Kağıtta yazılanları okuyacağıma eminsin yani?"

"Buna sen emin olacaksın doktor," derken gözlerinin içine baktı. "Diğer türlü seni ölmeden öldürürüz. Bunun tıptaki anlamını biliyor musun?" Maria içten içe titredi.

ITO, yalnızca Türkiye değil, Türkiye dışında birçok ülkeye de terör saldırısında bulunmuştu. Uluslararası olarak biliniyordu. Avrupa ülkelerinin çoğu, ABD, Kanada ve Avustralya gibi birçok ülkenin terör örgütleri listesinde ilk sırada yer alıyordu.

ITO, pusular ve suikastler düzenleyip örgütle işbirliği yapmayan sivilleri infaz etmekteydi. Gerçekleştirdiği eylemlerinde sivil, asker, polis, kadın ya da çocuk ayrımı gözetmiyordu.

Maria yapacağı canlı yayını düşündü. Bir yolunu bulmalıydı. "Hepinizin sonunu getirecekler. Hepinizi öldürecekler."

Örgüt üyesi rahat bir tavırla, "Belki on kişiyi, belki yüz kişiyi," dedi. "Milyonları öldüremezler doktor. Biz öyle sandığınız kadar az kişi değiliz. Hepimizin amacı aynı. Türkiye'den bile o kadar çok üyemiz var ki, kimlerin bizimle olduğunu, bize çalıştığını bilsen dudağın uçaklardı." Dudakları kenara kıvrıldı. "Senin dediğin gibi ex olurdun!"

"Yalan söylüyorsunuz," dedi Maria. "Bebekleri acımadan öldüren, kimyasal silahlar kullanan, masumların canına kıyan bir örgütün bu kadar üyesi olamaz!" ITO, Mısır'ın bir bölgesinde sarin gazı kullanarak bir terör saldırısı gerçekleştirmişti. Sarin gazı, renksiz ve kokusuz olduğu için fark edilmeyen kimyasal bir silahtı. Birçok insanın ölmesine yol açmıştı.

Örgüt üyesi cebinden telefonu çıkardığında, "Seni burada yüzbaşı için tutmuyoruz doktor," dedi. "Bizim için askerler artık bir tehdit değil. Bizim için tehdit olan kişiler onları yaşatacak olan doktorlar."

"Ne demek istiyorsun?"

"Kimyasal silahları kullanmamız için bize yardım eden kişiyi tanımıyor musun yoksa?" dedi örgüt üyesi. Yüzünde alaycı bir ifade belirdi. "Sarin gazı dünyada neredeyse artık yok. Üretilmiyor... Ki yasak da. Birinin tekrardan üretilmesi için bize yardımcı olması gerekiyordu."

Maria duyduklarının etkisiyle ne yapacağını şaşırmıştı. Aklına ihtimaller geliyordu ama bunları düşünmek bile dehşete kapılmasına neden oluyordu. "Kim?" diye sordu. "Hangi şerefsiz böyle bir konuda size yardımcı olabilir?!"

Çıkarmış olduğu telefondan fotoğraflar göstermeye başladı. Eski model bir telefondu. Maria, herifin gösterdiği  fotoğraflara gözlerini kısarak bakarken gördüğü kişiyi anında tanıdı. Beyninden vurulmuşa dönmüştü.

"Erkek kardeşin," dedi örgüt üyesi kelimelerin üstüne basa basa. "Peter Kalovski."

O an Maria ölmek istedi. Bunu duyacağına ölmeyi yeğlerdi.

Peter Kalovski.

Kardeşi tıp bilimcisi, doktor ve aynı zamanda bir kimyagerdi. Birçok buluşun mucidiydi. Masum insanların kanı, kardeşinin ellerindeydi. Uzun bir süredir kardeşinde bir gariplik olduğunun farkındaydı. Zekâsının hep tehlikeli olduğunu biliyordu. Fakat bu kadar korkunç bir insana dönüştüğünden bihaberdi.

Evine girer, çocuklarına bakardı. Kardeşine sevdiği yemekleri yapar, onunla ilgilenirdi. Ablasıydı sonuçta. Bir şeytana ev sahipliği yaptığını nereden bilebilirdi?

"Ondan şüphelenmekte haklıydın doktor, kardeşindi konduramıyordun ama içten içe bir hain olduğunu biliyordun," diyerek konuşmaya devam etti.

"Allah kahretsin," diye bağırdı Maria. Canı ilk kez bu kadar acımıştı. Üstelik canını acıtan sadece bir kelimeydi. Tıpta bunun yeri yoktu. Kelimeler can acıtmamalıydı.

"Bizim için oldukça önemli bir insan Peter Kalovski," dedi örgüt üyesi. "Yapmak istediği projeleri duysan, şeytanın koltuğunu bırakmasını istersin. Onu durduracak tek bir kişi vardı. O da şu an sönmek üzere olan bir kibrit olduğu için artık durdurulamaz bir adam."

"Peter böyle birisi değil," dedi Maria. İnkar edecekti. Kardeşi de kendi gibi doktordu. Sonuçta insanları ne pahasına olursa olsun yaşatmak için yemin etmişlerdi. "Beni kandırıyorsunuz." Son zamanları düşündü. Peter'in ne kadar değiştiğini, ondan iyice uzaklaştığını, bir hain oluşunu...

"Çocuklarına ne olacağı merak konusu," dedi. "Evine yabancı kimse giremez. Bunu biliyoruz doktor ama erkek kardeşin elini kolunu sallayarak girebilir. Çünkü o senin kardeşin."

"Hayır!" diye bağırdı Maria. Ayaklarını yere vururken bağlı olduğu sandalyeden kurtulmak istedi. "Çocuklarımdan uzak durun şerefsizler! Onlara sakın dokunmayın!"

"Canlı yayına çıkıp isteklerimizi dile getireceksin. Söylediklerimizi harfiyen uygulamazsan çocuklarına teker teker veda edersin. Kardeşin bize, senin ona sorun çıkartacağını söylemişti," dedi örgüt üyesi. "Seni ve kocanı ortadan kaldırmamamız için hiçbir sebep kalmadı." Arkasına keyifle yaslandı. "Peter Kalovski bize birçok bilgi de getirdi."

"Size hiçbir şey söylemez!" dedi Maria boğazı yırtılacak kadar bağırdığında. Evde konuşulanları düşündü, aklından bin bir senaryo geçiyordu. İki çocuğu vardı; üstelik biri daha kundaktaydı.

Herifin gülüşü gittikçe yayıldı. "Şu çılgın Türkler'in başlatmak üzere olduğu gizli askeri üssü merak ediyoruz. Üstelik o projeye üye olanlardan biri yüzbaşı olan kocan. Kendisi avucumuza düştüğünde asıl olacaklardan o zaman korkun. Bakalım bize daha neler anlatacak."

Gizli askeri üs, Türkiye'nin yıllardır üzerinde çalıştığı bir projeydi. Milli Savunma Bakanlığı tarafından gizli oturumla sadece meclis üyelerine duyurulmuştu. Henüz Türk milletinin haberi yoktu. Maria, kocasından dolayı az çok konuya hâkimdi. Gizli üs hakkında çoğu şeyi bilen kocasıydı.

Bir felaketti. Farkındaydı.

Maria içinden yalvarırcasına, "Uçun ateş böcekleri," dedi. "Uçun ve kızlarımızın yolunu aydınlatın. Onları bu korkunç karanlıktan kurtarın."

💀

paragrafları güzel yorumlarınızla doldurup oy vermeyi unutmayınız 🥹 önceki bölümlere de oy vermediyseniz veriniz lütfen!

Czytaj Dalej

To Też Polubisz

809 473 5
Bir kere doğar gökyüzündeki Güneş defalarca kere akar yeryüzündeki sular... Aşkın var oluşu elementlerin sonunu getiriyordu oysaki...!!
1.8K 949 16
Her kaçışın sonunda bir kurtuluş vardır ama o kurtuluş yeni bir mahkumluğa dönüşür. Bu oyunda özgürlüğünü eline alman gerek. Almadığın takdirde...
340 86 8
"Üç... İhtilâl Devri'ne hoş geldiniz 'Altı'n Dereceler.' Kim olduğum hakkımda en ufak bir fikriniz yok, farkındayım. Toplama kampı diyebilirsiniz siz...
117K 11K 39
Not: Kukla serisinin ikinci kitabıdır. Önce ''Kukla: Y.E.M'' adlı hikayeyi okuyunuz. Yeraltı iyice karıştı. Seçim günü YAK saldırıya uğradı ve kaçırı...