21) Tesadüf

239 18 0
                                    

Merhaba;

Öncelikle kaldığım yerden devam etmediğim için üzgünüm! Fakat o kısımları bir süre yazabileceğimi düşünmüyorum. (çünkü 1D dağıldı.)

Umarım bölümü beğenirsiniz!

**Kate'in Ağzından**

Hiçbir şey söyleyemiyordum. Hiçbir şey anlatamıyordum.

Hayatımın kontrolünü çoktan kaybetmiştim ve geri kazanabileceğimi sanmıyordum.

Geri dönüşü olmayan bir sürü yola girmiştim ve hepsini de elime yüzüme bulaştırmıştım. Keşke elime yüzüme bulaştırdığımla kalsaydım, bir de tonla rezillik çıkarmıştım ve bu yüzden artık hiçbirinin ne sonucuna katlanabiliyor ne de onları yok sayabiliyordum. Çırpındıkça batmak bu olsa gerekti.

Her anım bir vukuat, her adımım başlı başına bir intihar girişimiydi ve bu yüzden herkesi diken üstünde yaşamaya mahkum etmiştim. Çevremdekiler bana nasıl yaklaşacağını ne yapacağını şaşırmıştı. Patlamaya hazır bir bomba gibiydim.

Fakat tüm zararım kendime olmuştu...

Şimdi Liam ile ortak dairemizde oturmuş, nerede hata yaptığımı düşünüyordum. Her şeyin nasıl bu noktaya kadar geldiğini ve benim bunca salakça hatayı nasıl yaptığımı?

İntihar etsem çok geçti artık, sadece kendim yoktum hayatta ama yaşamak da istemiyordum, bunca kötü olaydan sonra çok korkuyordum. Eskiye göre iyiydim kabul ama asla bir daha o derecede iyi olamayacaktım. Bir daha asla çok mutlu olamayacaktım.

Zamanı geriye alabilsem birçok şey farklı olabilirdi belki ama olmuyordu işte. Hiçbir şey değişmiyordu.

Hızla yerimden kalktım ve önümdeki albümü kaptığım gibi banyoya koştum. Banyonun zeminine albümü fırlattım ve bir kez daha koşar adım banyodan çıktım. Mutfağa girip benim ocağı yakmam için Harry'nin özel aldığı çakmağı alıp doğruca banyoya gittim.

Bana acı veren tüm anılardan kurtulmak istiyordum. Hepsi yok olsun istiyordum. Hepsinden teker teker kurtulmak istiyordum. Albümü fırlattığım yere eğildim ve fotoğrafları tek tek çıkarmaya başladım. Bana acı veren ne varsa söktüm. Hepsini topladım ve yanıma koydum.

Çakmağı elime aldığımda, sanki her bir fotoğraf bana bir şeyler fısıldıyordu. Kimi iyi, kimiyse acı doluydu bu fısıltıların. Artık ben bu fısıldaşmalardan bile inciniyordum. Onları, hiçbirini hayatımda istemiyordum. Neden isteyecektim ki?

Çakmağı çaktığımda önce gülümsediğim bir fotoğraf yanmaya başladı. Gülümsemek son zamanlarda benim için ne denli uzak bir kavramdı. Hatta sadece bu karelerde kalmış bir yabancıya aitti. Ben olmayan bir yabancıya. Zaten eski hayatımı da yakmış ve kül etmiş gibiydim.

Fotoğraflar tutuştukça o günlere ne kadar yabancı kaldığımı daha iyi anlıyordum. Her tutuşturduğum fotoğraf sanki başkasının anısıydı. Birkaç tanesini daha aldım ve üst üste koyup yaktım. Artık hiçbirine bakasım yoktu.

Elimde son bir fotoğraf kalmıştı. Hepimizin olduğu, gülümsediğimiz, birbirimize sıkıca sarıldığımız. İşte ben bu fotoğrafa yabancı değildim. Hıçkırıklar içinde fotoğrafa sarıldım ve acının beni teslim almasına izin verdim.

Ne kadar süre öyle kaldım, bilmiyordum ama Liam yanıma geldiğinde her yanım ağrıyordu.

"Kate!" diye bağırdı önce Liam ve koşarak kapıdan girip yanıma koştu.

Yanıma gelip sarıldığında kalbi deli gibi atıyordu. "Kate, sana bir şey oldu sandım! Çok korktum Kate!" beni saran kollarını daha da sıkılaştırdı. "Sana bir şey oldu diye çok korktum!"

Flight Of The StarsWhere stories live. Discover now