17) Hatalar

280 18 2
                                    

Taylor Swift-Blank Space bölüm parçamız :)

Bu bölüm tüm hayalleri yıkılan, tüm aldatılan kızlara gelsin, yalnız değilsiniz. Hepimizin hayatından öyle bir olay geçti ! Olayları bir an önce unutup, mutlu olabilmeniz dileğiyle..

İyi okumalar!!

**Zayn'in Ağzından**

"Hala acıyor, sanırım geçmeyecek." Ablama kalbimi göstererek konuşuyordum. Hala çok acıyordu, aylar geçmesine rağmen.

Ablam koltuğa, tam karşıma oturdu. Bir tutam saçını geri atıp gözlerimin içine bakarak konuşmaya başladı. "Kolay değil Zayn, unutmak hiç kolay değil." Uzanıp eline sehpadaki gazeteyi aldı. Gözlerini benden ayırıp gazetede dolaştırdı ve aradığını bulmuş bir edayla döndü. Gazeteyi bana doğru kaldırdığında bir reklam olduğunu gördüm. Kumral bir kız vardı. Ablam, elini o ilanda gezdiriyordu. "Buna bak Zayn, şu anda unutmak istediğin işte böyle bir bütün." Ellerini ilandaki kızın yüzünde gezdirdi. "Önce parça parça unutacaksın." Elini kızın burnuna götürdü. "Önce nasıl koktuğunu mesela ya da göz rengini." Dediğinde ne yapmaya çalıştığını anlamaya başladım. Elindeki gazeteyi kenara koyup bana odaklandı. "En zor sesini unutursun Zayn, eğer sesi de unutursan emin ol her şeyi unutmuşsundur." Ablama yaklaşıp başımı omzuna koydum. "Unutabilir miyim abla?" ablam bana sarıldığında başımı iyice omzuna gömdüm. Saçları yanaklarımı gıdıklıyordu. "Unutacaksın Zayn. Yine seveceksin."

İşte o anda aklım başıma gelmişti. Sürekli unutacağım diye kendime baskı yapıyor, zaten zor olan bu konuyu kendime hatırlattıkça daha da üzülüyordum. Belki artık normal hayatıma dönmenin, başka şeylerle ilgilenmenin vakti gelmişti. Evde böyle oturdukça, sadece aklıma o geliyor ve ben de ister istemez hayallere dalıyor, yokluğunun acısını hissediyordum. Sahi, ablamın dediği gibi başkasını seveceğim günler gelecek miydi? Şu an buna hiç inanmasam da ablama güveniyordum. O her şeyi bilirdi...

(-Birkaç Yıl Sonra-)

İşte yine seviyordum, hem de deli gibi.

Kate, elimden tutup beni terminalin içinde oraya, buraya dakikalardır sürüklese de çok mutluydum. Bu telaşlı hali gerçekten de çok hoşuma gidiyordu. Kimi zaman mavi gözlerini sinirle kısıyor, kimi zaman da beni çekiştirmeyen diğer eliyle, düz sarı saçlarını karıştırıyordu. Kışın bastırması üzerine giydiği o kocaman botlarıyla attığı paytak adımları söylemeden edemeyeceğim, öyle tatlı gösteriyordu ki onu bu halleri. Eğer beni çekiştirmeyi bırakıp duraksarsa, onu öpeceğim.

"Zayn, Louis'yi arar mısın? Peronu öğrenelim bari." Bu cümleyi kurup duraksadığı anda kendime çektim ve dudaklarına yapıştım. Kate ne olduğunu şaşırmıştı. Önce dudaklarını bile kıpırdatamadı ama sonra bana karşılık verdi. Sanırım, bulunduğumuz mekanı hatırlayıp beni nazikçe ittiğinde gülümsemeden edemedim. "Zayn..."

Sesi kısık ve şirin bir tonda kulağıma dolarken hemen cevap verdim. "Çok tatlı görünüyordun Kate, dayanamadım."

Pembe dudakları mutlulukla kıvrıldı. "Bu halde mi? Ah, lahana gibiyim Zayn!" üzerindekileri gösteriyordu.

Başımı salladım. "Her halinle aşkım." Cebimden telefonu çıkarttım. "Şimdi de Louis'yi arayalım."

Bir saat süren bu koşuşturmanın sonunda Louis'yi bulmuştuk. Arabası yanında olmadığı için, özellikle de Harry ile ufak çaplı bir kavga ettiği için, almaya biz gelmiştik. Kate ikiliyi barıştırmak için plan yapmıştı. Yani Louis ve Harry küs olmasa büyük ihtimalle buraya Harry gelirdi. Yine de iyi olmuştu, yoksa bugün Kate'i sadece akşam görecektim.

Flight Of The StarsTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon