"Allah Korusun tabi de haksız değilim." Derin bir nefes bırakıp bu konuşmadan memnun olmadığımı belli etmeye çalıştım. Nitekim başaralı da oldum. Toprak sustu ve kabullendi. "Benimde biraz dinlenmeye hakkım var Toprak. Ölüleri görmek insanı nasıl yoruyor bir bilsen(!)"

Doğacı'daki terapi merkezine vardığımızda Annem ve Boran içeri girip işlemleri halldiyorlardı. Toprak arabaya yaslanmış derin düşüncelerleyken babam ve ben bankta oturmuş bekliyorduk.

Sarı yeşil yapraklı ağaçların etrafımızı süslediği bir alandaydık. Babam dizlerimin üzerindeki ellerimi tuttu. "Güzel kızım." Ona gülümsedim. "Keşke her zaman yanımda olsaydın baba."

Keşke ben ölürken tutsaydın ellerimden. "Çok bekledim beni çekip çıkarmanı, bu acı silsilesinden. Gelseydin eğer, bu halde olur muydum baba?" Gözlerine toplanan bulutlar yüreğime yağdı.

"Keşke daha önce farkına varsaydınız, yitip gitmiş ruhumun. O zaman korkmazdım canavarlardan." Yüzümde tek bir mimik bile oynamıyordu. Babama ağlamayı bırakalı yıllar oluyordu zaten.

"Herkesin bir evladı vardı saracağı, benimse bir ailem yoktu sarılacağım." Ellerimi ellerinden çekip avucumu yüzüne yasladım. "Baba, beni karlı dağın tepesinde terk ettiniz, beni baltalı bir katile teslim ettiniz."

Babam titreyen dudaklarının arasından derin bir nefes çekti. "Melek sular altında kalıp bir deniz kızına dönüştü." Küçük kardeşim... "Ben karların altında gizlenmiş bir cesetten fazlası olamayacağım ama."

"Böyle söyleme. Kızım sen benim ilk göz ağrımsın." Elimi yanağından çekip gülümsedim. "Baba, beni neden terk ettin? Tutman için uzattığım ellerimi, neden hiç tutmadın. Moraran gözlerimi neden hiç öpmedin, kırılan kollarımı neden hiç sarmadın?"

Gözlerim uzaktan bize doğru gelen annemle Boran'a kaydı. "Üzülme, ben küskün değilim size. Çok gelmiş bir evladı sevmek dar yüreklerinize." Yaklaşım başımı göğsüne yasladım. Babam, çok güzel kokardı.

"Yine de canavar bana saldırırken önüme geçseydin olmaz mıydı baba?" Kollarını etrafıma dolayıp yüzünü saçlarıma sakladı. Bedeni titriyordu. Babam, sonunda beni fark etmişti. Annem, sonunda beni fark etmişti.

Gözlerimi beyaz bulutlara çıkardım. Kafamdaki seslere inat gülümsedim. "Sonunda seviliyorum." diye mırıldandım elimi anneme uzatarak.

Elimi tutup diğer yanıma da o oturdu. Bir yanımdan babam sardı cesedimi diğer yanımdan annem. Doğarken bile böyle sarmamışlardı etrafımı. Keşke dedim. Keşke ben ölürken değil de yaşarken varsaydınız farkıma.

Toprak adımlarını yanımıza yöneltti. Önümde diz çöktüğünde gülümseyerek yüzünü okşadım. Benim kardeşim beni yaşarken de seviyordu. Annem ve babamdan ayrılıp Toprak'a sarıldım. "Benim için bütün dünyadan daha önemlisin abla." dedi. "Toprak, sen benim herşeyimsin. Senin için, kardeşlerim için canımı bile veririm biliyorsun değil mi?"

"Abla, küçükken seni kızdırdığım için özür dilerim." kıkırdadım. "Bende seni dövdüğüm için özür dilerim." Toprak'ta güldüğünde annem ve babamda bize eşlik ettiler. Gözlerim elleri cebinde bizi izleyen adama kaydığında daha derin gülümsedim.

"Yeter artık bırakın beni." diye isyan ettim. Ayrılıp son kez öpüşüp koklaştık. "Biraz dinlenip geri geleceğim amma abarttınız sizde." Annem endişeli gözlerini arkamdaki yapıda gezdirdi.

Üçünü de bırakıp Boran'la birlikte beş karlı geniş yapıya yürüdük. Küçük çantamı Boran taşıyor bense pamaklarımla oynuyordum. "Bir ipucu yakalarsan hemen gelip bana anlatıyorsun tamam mı?"

Serçenin Gözyaşı/TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now