İrtihal//II- Morgtaki Kız

450 35 449
                                    


BÖLÜM 2

MORGTA Kİ KIZ


Sezen Aksu / Sen Ağlama



Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.



***



Bedenime yayılan kasvetle bir oldu ruhum. Benim için bundan sonrasının karanlık olacağını haykıran gök gürlemesiyle öyle irkildim ki... Ceset gibi yattığım hastane yatağında bir kaç saniye boş boş oturdum.

Aklıma değil de kalbime dank etmesini bekledim. Fakat olmadı. Kapıdan Günce'nin gireceğini umut eden tarafım ağlamamı engelledi. Saniyeler dakikalara devrildi. Ne giren oldu içeriye ne de kapıyı çalan. Öylece oturup beklemekten başka bir şey yapamadım.

Konuşmak bana öyle uzaktı ki şuan. Günce'nin kanıyla kirlenen kar boğazıma doldu taştı, konuşmamı engelledi. Puslu bile değildi bakışlarım. Donuktu. Kalbim öyle cılız öyle pasif atıyordu ki nefes almasam öldüm sanırdım.

Nihayetinde eski püskü hastanenin kapısı gıcırtıyla açıldı. İçeri giren kavgalarımın başrolü acılarımın keskin sızısıydı. "Eylül?" adım dudaklarından kederle döküldü. Bakışlarında daha önce görmediğim şeyler vardı. Dudaklarımı araladım ve onu derin kedere boğacak soruyu sordum. "Günce nerede?"

Cevap vermedi. Cama vuran dolunun sesi ortamdaki tek sesti. Ve arkadaşımın çığlığı yağmur sesinin altından ufak ufak parlıyordu zihnimde. Ayaklarımı yataktan sarkıttım, serumun takılı olduğu direği tutarak ayakta kalmayı başardım. "Beni Günce'ye götür. Kafeteryada değil mi? Yemek yiyor. O açlığa dayanamaz."

Konuşa konuşa yanından geçtiğimde burnuma keskin bir sigara kokusu doldu. Kaşlarımı çatıp suratına baktım. "Günce'nin yanında içmedin değil mi? O nefret eder. Parfüm falan sık öyle gidelim yanına." Gözleri ıslandı. Paramparça olmuş bir eve bakar gibi baktı bana. Parmakları bileğimi sardı, asansöre binene kadar hatta o kata gelene kadar soğuğu hissetmemiştim.

Beyaz duvarlı uzun koridorun sonundaki kapıyı görene kadar gözlerim dolmamıştı. Bileğime sarılı parmaklar çözülene kadar dünya le bağlantı kurmamıştım. Koca harflerle yazılmış kapının acısını hiç bu denli hissetmemiştim. Paramparça bir soluk çektim içime. "Hayır." İmkansızdı. Mümkün değildi. "Niye buraya geldik? Kafeteryaya inelim."

Serçenin Gözyaşı/TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now