O T U Z Y E D İ

85.9K 2.5K 981
                                    


Keyifli okumalar gece kuşları 💫

Arkasını ancak cansız birine böyle kolayca dönüp gidebilirdi bir insan. İçinde merhamet bulunan hiç kimse arkasına bakmadan çekip gidemezdi. Kedisini, köpeğini, tavuğunu bile öylece terkedemezken, karısını hiç edemezdi. Sorumluluğunu aldığı kişileri kimse öylece terkedemez. Koca adam olana kadar bunu Fırat'a öğretmemişler miydi? O beni, tam da şimdi bırakıp, arabasına atladığı gibi gitmişti. İnsan çiçeğini bile solar diye bırakıp gitmezken, Fırat beni terketmişti. Fırat.. Hani şu kocam olacak herif.

Yağmurun ne zaman başladığının farkında değildim, saniyeler belki de dakikalar içinde beni sırılsıklam etmişti. Burada saatlerce bekleyemezdim hatta günlerce bekleyecek de değildim. Aklımı ve dağılan ruhumu toparlayıp arkamda ki eve girdim. Islak kıyafetlerimi çıkarıp atarken gözyaşlarımı bırakmamak uğruna çenem titriyordu. Öfkemse elle tutulur cinstendi. Nereye nasıl gideceğimi bilmiyordum ama bildiğim tek şey Fırat'ı bulacağımdı.

Kısa bir duş alıp temiz kıyafetlerimi hızlıca giydim. Saçlarımı kurutup kendi haline bıraktım ve bir boy büyük çantamın içine bir kaç parça kıyafet ile bıraktığı parayı koydum. Abimin hediyelerini almayı ihmal etmezken telefonun yanında ki rehberi aldım elime. Duygu'yu arayacaktım ki adresi yazıyordu. Kağıdı koparıp attım kendimi dışarı. Ne, şu an şiddetle yağan yağmur durdurabilirdi beni, ne de zifiri karanlık.

Nasıl gideceğimi nereye gideceğimi bilmeden ilerledim karanlık sokakta. Köy kahvesinin oradan kalkan şehir otobüslerine doğru hız kesmeden yürüdüm. Abime veya tanıdık bir başkasına yakalanma korkusu yüzünden başımı yerden kaldırmıyordum. Gerçi yağmur öyle şiddetliydi ki, beni kimse tanıyamazdı. Hızlandım biraz daha, otobüs tam hareket ederken önüne geçerek durdurdum. Tam zamanında gelmiştim. Yol parasını uzatıp yerimi aldığımda nefes nefese sakinleşmeyi bekledim. Peki, Fırat'ın karşısına çıktığımda ne diyecektim?

Camdan dışarıyı izlerken düşündüm yol boyu. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Karşısına geçip 'geldim çünkü'nün cevabını bilmiyordum. Aptal gibi hissetmeye başladım birden. Beni bir çöp gibi bırakıp giden adamın peşinden böyle çaresizce gidemezdim. Gözyaşlarım yağmurla yarışırcasına akmaya başladığında otobüsten inince bir diğer otobüsle geri dönmeye karar verdim.

Şehrin ışıkları cama vurunca yansımamı gördüm. Dağılmış, yorulmuş ve hayal kırıklığına uğramış yüzüm her ışıkta cama yansıyordu. Aldığım ani kararla pişmanlık yaşarken içimden söylenmeyi de ihmal etmiyordum. Resmen boşanma işlemlerini başlatacağını söyleyen adamın peşinden gelmiştim. Oturduğum yerde toparlanıp inmek için hazırlandığımda otobüs durdu.

'Köye dönen otobüs hangisi?'

'Hemen önde ki, beş dakkası var abla.'

'Tamam, sağolasın.'

İndim ve hiç tereddüt etmeden öndeki otobüse yürüdüm. Kapısında Seymen ve Zeynep'le karşılaşana kadar her şey çok güzeldi. Suratının ortasına bir yumruk geçirsem nolurdu ki? Şerefsiz hem beni rahatsız ediyor hem de nişanı ertelediği Zeynep'i elden bırakmıyordu.

'Bade? Bu saatte ne işin var burda?'

'İyi akşamlar Bade..'

Bana ne diye laf atmıştı şimdi bunlar? Acizliğimi anlayacaklardı sanki korkudan mı ıslanmaktan mı bilmem titremeye başladım.

'İyi akşamlar Zeynep.. Ben. Ben şeye geldim.'

'Fırat nerde? Yalnız mısın?'

'Yalnızım. Yani Fırat'ın yanına gidiyom. Duygunun evinde.'

Bade | Ateş ParçasıWhere stories live. Discover now