D Ö R T

119K 3.4K 600
                                    



Keyifli okumalar 💫

Geç yatsam da sabah erken kalkmaya mecburdum, kahvaltı hazırlayıp abimi işe gönderiyordum. Dokuza kadar da sağlık ocağına yetişmem gerekiyordu. Önceden üç kardeştik. Babamla büyük abimi beş yıl evvel kaybetmiştik. Abimin bana ve anneme düşkünlüğü bu yüzdendi. Evin sorumluluğunu almıştı genç yaşta üstüne. Elimi yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Kendinden dalgalı, doğal sarı saçlarımı açık bırakıp aşağı indim. Annem çoktan uyanıp tarlaya gitmiş olmalıydı. Dolaptan kahvaltılıkları çıkarıp tepsiye dizdim. Annemin ocağa koyduğu suyla çayı demledikten sonra pencerenin önüne oturup, yaşadığım gecenin yine hayal olup olmadığını düşündüm. Bir haftadır aynı şeyi yapıyordum.

Boyunlarımı öpseydi iz kalırdı, daha oralara inmeye fırsat olamamıştı. Rüya olma ihtimali gerçek olma ihtimalinden daha yüksekti. Hiç bir iz kalmamıştı o geceden geriye. Sıkıntıyla başımı koluma gömdüm, planım istediğim gibi gitmemişti. Yeniden adım atmam o kadar zordu ki, yüz yüze bakmaktan bile acizdim.
Daldığım hayallerse bir şekilde yarıda kalıyordu. Bu sabahta abimin mutfağa girmesiyle bölündü.

'Günaydın Bademim'

'Günaydın abim.' dedim o sofraya kurulurken. Çayı almaya gitmiştim ki beni durdurdu.

'Bi bardak daha koy, Seymen kahvaltıya gelecek.'

'Ne? Neden? Nereden çıktı şimdi?' Hazır değildim karşılaşmaya, olanları yaşanmamış saymaya. Bir hafta boyunca evlerine gitmemiştim, şimdi ayağıma geliyordu, kaçacak delik yoktu artık. Yolun sonuydu.

'Ayıp be kızım, nasıl sorular bunlar. Misafire böylemi yapıyonuz?'

'Yok. Olurmu, gelsin tabi gelmediği yer değil.'

Ağlamaklı, gidip tepsiye bardak çatal ekledim. Bir haftadır köşe bucak kaçmanın sonuna gelmiştim. Bahçe kapısı kapanırken çayları bardağa doldurmanın sevincini yaşıyordum. Yoksa ellerimin titremesinden kendimi ele verirdim.

'Aç kapıyı abisi.'

Kapının ikinci kez tıklanmasıyla koşarak geldim önüne. Kocaman gülümsedim, enerjimi topladım ve kapıyı açtım.

'Hoşgeldin Seymen abi. Günaydın.'

'Günaydın.'

Yüzüme bakmasa da enerjimi hissettiğine emindim. Terlik koymak için eğildim, beni görmezlikten gelmeye devam edip öylece girdi içeri. Eskisi gibi olmayacaktı, ben olmak zorundaydım sadece, söz vermiştim.

'Günaydın kardeşim, geç otur. Bade! Ekmek ısıt, kardeşim kızarmış ekmeği sever.' abimin seslenmesiyle yanlarına geldim yine şen şakrak. Dilimlediğim ekmekleri kuzinenin üstüne koydum.

'Kendi kardeşinin sevdiklerinden haberin var mı acaba?'

Abim seslice güldüğünde ona eşlik ettim. Seymen bana bakmadan abime bakıp gülümsedi. Zaten önceden de bana pek baktığı söylenmezdi.

'Kıskanma Bademim. Otur hadi atıştır sende.'

Sobanın üstünden ekmekleri alıp tereyağı sürdüm, Seymen böyle severdi. Abimin hatırlatmasına gerek yoktu, o ne zaman gelse ben ekmekleri sobanın üstüne koyardım. Ama bugün sürdüğüm ekmeği yemedi, sadece çay içip salatalık domates atıştırdı. Boğazımda ki düğüm bir türlü gitmiyordu. Bari bir halt yeseydik de tüm bu tavırlarına değseydi.

'Siz devam edin, çıkmadan hemen tıraş olayım.'

'Geç kalırız.'

'Kalmayız aga daha çok erken, sen çayına devam et.'

Bade | Ateş ParçasıWhere stories live. Discover now