S E K İ Z

93.4K 2.6K 736
                                    



Keyifli okumalar 💫

Buluşma günü geldiğinde hazırlanmaya başladım. Fırat abi götürecekti elleriyle, kanım donuyordu düşündükçe. Düğüne, oraya buraya gitmeme laf ediyordu, giydiklerim yüzünden bozuk atıyordu ama elalemin adamıyla buluştururken sesi çıkmıyordu. 'Pis pezevenk' dedim içimden, kokuyu bol sürdüm sinirle. Gözlerimin boyası yeterli geldiğinde en güzel elbisemi giydim, etek boyu biraz kısa, göğüs dekoltesi fazlaydı. Saçlarımı kendi haline bırakıp abimin dediği gibi Fırat abiye seslenmeye gittim. Hazırım gidelim diyecektim. Kapıyı çaldım Emine teyze açtı.

'Nasılsın Emine teyze?'

'Hayırdır gızım?'

'Fırat abiyle bi yere kadar gitçektik, hazırım demeye geldim.'

'Fırat ateş içinde yanıyo, seni Allah gönderivedi. Gel bi bakıver annem.'

'Tamam, abime haber edip geliyom.'

Eve geri dönüp abime durumu anlattım. Bizim yerimize gitti Kuzeyin yanına, saatlerce beklemesin diye. Ben koşarak geri döndüm, paldır küldür çıktım merdivenleri daldım odasına. Üstü çıplak, elini başının arkasına yaslamış, yarı baygın gözleri sigara içiyordu. Beni görünce doğruldu birden.

'Ne işin var burda! destursuz girilirmi erkek adamın odasına?'

'Yatak döşek yatıyon sandım, ne bileyim.'

Yanına gidip elinden sigarasını alıp dudaklarıma tutturdum. Arkasında ki yastığı düzleyip omuzlarından iterek yatırdım. Sigaradan bir nefes çekip söndürdüm kül tablasında, şaşkınlıkla beni izleyen haline gülümsedim.

'İyi edelim seni, sigara içme bu sıralar.'

'Senden gelecek iyilik Allahtan gelsin. İstemiyorum seni yanımda, gidermisin?'

'Nçç, gitmem.'

Eğildim üstünde, nefesini tuttuğunu hissettim. Hatırlamazdı büyük ihtimalle, dudaklarımı alnına bastırıp çektim kendimi. Burnuma dolan kokuyla sıçradım yerimden geri çekildim. Allah muhafaza, bu adam tehlikeliydi, elimin tersiyle ölçtüm bu defa.

'Çok ateşin var.'

'Gidersen söz iyileşeceğim, git yeterki.'

'Beklediğin başkası varsa gelince giderim abi, o zamana kadar durayım.' Benimle derdini umursamamaya çalışıp Emine teyzenin hazırladığı suya bastırdım bezleri. Alnına koydum itiraz etsede, koltuk altlarına koydum çocuk gibi mızmızlansa da. Bir taneyi elime alıp sildim vücudunu, ateş gibi yanan karın kaslarını, taş gibi sert olan göğsünü. Yutkundum her seferinde, Seymenin bile vücuduna dokunmamıştım. Şimdi Fırat abinin titreyen bedeniyle bebek gibi ilgilenip, ıslak bezlerle tenini serinletiyordum.

'Bade..' sayıkladı sürekli, ateşten gözünü açacak halde değildi. Adımı hatırlamasına şaşırdım, Fırat abi uslanmaz durulmaz herifin önde gideniydi. Hayatından geçmeyen kadın kalmamıştı, köyün kız nüfusuyla mutlaka bir hatırası vardı. Ben nasıl olmuştu da bakmamıştım buna? Elimin altında titreyen adam, Seymenden bin kat, diğer erkeklerden yüz bin kat daha yakışıklıydı.

Saatlerce inledi, akşama kadar zor düşürdüm ateşini. Bezleri alıp kenarı koydum dinlensin diye. Yanında duran örtüyü, tövbe bismillah karnına kadar örttüm. Onu bu kadar çıplak gördüğüm için şanslımı sayılırdım bilmiyordum ama, görmemeyi -aklıma gelmedi kazınmamasını- tercih edebilirdim.

Baş ucunda yere oturup izledim uyurken bile çatık kaşlı suretini. Keskin hatları, kalın kaşları, kızları kıskandıran kıvrık kirpikleri. Kirli sakalları, gür saçları eşi benzeri olmayan değişik kokusuyla savunmasız yatıyordu. Benziyordu Seymen'le, en çok bakışları. Seymenin şafak mavisi gözlerinin aksine Fırat abinin kahverengi gözleri, bir buz dağını eritecek kadar etkiliydi. Delici bakışların bir sahibi sarışın diğer sahibi kumraldı. Fırat abinin hafif yanık teni karşımda heykel gibi duruyordu. Koku zihnimi ele geçirmiş uyuştururken gözlerim kapanacağı sırada kapı açıldı. Gelen kişiyi görünce fırladım yerimden.

Bade | Ateş ParçasıWhere stories live. Discover now