Bölüm 65

3K 200 75
                                    

Sabah yine her zamanki gibi hazırlanıp mutfağa gittim ve abimi beklemeye başladım. Abim de hazırlandıktan sonra birlikte evden çıkıp durağa yürümeye başladık. Durağa geldiğimizde ikizler yine her zamanki gibi bizden önce gelmişlerdi.

"Günaydın." diyerek yanlarındaki boş olan yere oturmaya çalıştığımda Ateş o tarafa doğru kayıp benim oturmamı engelledi.

"Küs olduklarımızı oturtmuyoruz canım." Su'yun bu lafı üzerine abim beni kolumdan çekip kendi yanında durmamı sağladı ve kulağıma fısıldadı.

"Üzme kendini." Üzgün gözlerle ona bakınca kolunu omzuma atıp beni kendine çekti. Çok zaman geçmeden otobüs gelince abimi umursamadan bindim ve boş bir yere oturdum.

Okula gidene kadar ikizler bana laf soksa da hiçbiriyle muhatap olmayıp hepsinin önünden yürümüştüm. Okulun bahçe kapısından girecekken arkadan bize seslenenlerle hepimiz durup arkamızı döndük. Doruk ve Deniz geliyordu.

"Günaydın Doruk eniştem. Sevgilinle küs olsam da seni hâlâ enişte olarak görüyorum, o yüzden sana tavır almayacağım." Gözlerimi devirip yürümeye devam ettim. Hem Ateş ve Su'yun bu çocukça hareketlerinden bıkmıştım hem de Doruk ile karşılaşmaya hazır değildim.

Ben önden onlar arkamdan okul binasına girince adımlarımı merdivene çevirdim. Deniz'in bana seslenmesiyle tam merdivenin birinci basamağındayken ona döndüm.

"Gece, nereye? Gelsene bizim sınıfta otururuz hep beraber."

"Yok sağol. Ben sınıftayım." diyip hızlıca merdivenleri çıkmaya başladım ki abim ve Deniz daha fazla zorlamasın. Sınıfa girince çantamı bırakıp montumu astım ve yan sınıftaki Akın'ın yanına gitmeye karar verdim.

Akın'ın sınıfında Akın hariç 2-3 kişi dışında kimse yoktu. Akın ise kulaklığını takmış, camdan dışarıyı seyrediyordu. Yanına gidip oturdum ardından da omzunu dürtünce bana dönüp baktı ve kulaklıklarını çıkardı.

"Görmemişim geldiğini. Günaydın. Nasılsın?"

"Günaydın. İyi diyelim iyi olalım. Sen nasılsın?"

"İyiyim ben de. Dün Sıla'yı eve bırakırken güzel zaman geçirdik."

"Ya ne güzel. Çok sevindim."

"Ne yaptın sen konuşabildin mi Doruk ile?" Dün parkta olanları anlatınca kaşlarını çatarak baktı en sonunda.

"Bu çocuk ne içmiş?"

"Bilmiyorum. Abim sınav psikolojisi falan sana patlamıştır dedi ama stres topu muyum ben?"

"Ne desem bilemedim. Ama seni mutlu edecek bir şey biliyorum."

"Neymiş beni mutlu edecek şey?"

"Annem ıslak kek yapmış. Ben de dedim kankamın morali bozuk ona götüreyim."

"Ciddi misin?"

"Evet. Hadi gel kantine gidip kahve alalım. Ben Doruk gıybetinden anca ikisi eşliğinde çıkabilirim." demesiyle çantasından plastik kutu çıkardı ardından ikimiz de ayaklanıp kantine gittik.

Zil çalana kadar kek ve kahvelerimizi bitirip laflamıştık. Akın dün Sıla'yı eve bırakırken geçenleri büyük bir heyecanla anlatırken zilin çalmasıyla ayağa kalkıp masadaki çöpleri attım ve kantinin çıkışına doğru yürüdüm. Ben kantinden çıkarken Doruk'un içeri girmesiyle göz göze geldik ve bu yürüyüşümü yavaşlatmama sebep oldu. Nerdeyse durmak üzereydim ki Akın gelip koluma girdi ve konuşarak beni sürükledi.

"Sınıfa girmeden tüm günü anlatmam lazım. TÜM GÜNÜ!"diyerek beni merdivenlere doğru çekiştirdi. Anladığım kadarıyla o Doruk'u fark etmemişti. Merdivenleri çıkıp sınıfa girene kadar da anlatmaya devam etti.

Zürafa|yarı texting [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin