Bölüm 88

1.8K 140 116
                                    

Ateş, toplu grubumuza yazıp bugün buluşmak istemişti. Abim ile kapıdan çıkarken konuşmaya başladı.

"Hayırdır ne söylemesi gerekiyormuş bu kadar önemli bunun, sen biliyor musun?"

"Hıhım."

"Söylesene salak beni sabahtan beri uğraştırıyorsun."

"Ateş'in söylemesi daha iyi olur."

"Çattık ya." Abimi takmayıp kapıya astığım çantamı aldım ve bahçenin çıkışına doğru yürümeye başladım.

"Şş Gece, kötü bir şey yok değil mi?"

"Yok." Adımlarımı biraz daha hızlandırdım ve arabaya bindim. Bir an önce kafeye gidip Ateş'e olabildiğince destek olmak istiyordum, çünkü çok kötü bir halde olduğunu biliyordum. Su ile birlikte olduğunu bilmek beni biraz da olsa rahatlatıyordu.

"Gece, kötü bir şey olmadığına emin misin canımın içi?"

"Abi artık sür de gidelim bir an önce." Telaşla konuşmama kaşlarını çattı ve cevap vermeden arabayı çalıştırıp sürmeye başladı.

Kafeye geldiğimizde biz hariç herkesin masaya çoktan yerleştiğini fark etmemle hızla bir sandalye çekip Ateş'in yanına oturdum. Onun yanına oturacağımı düşünen Doruk, kaşlarını çatıp anlamaz bir şekilde bana bakınca sorun yok gibisinden gözlerimi kapatıp açtım ve elimi Ateş'in koluna koyup diğerlerine baktım.

"Ateş neden topladın kardeşim bizi bu kadar acele, bir sorun mu var?" Deniz'in konuya girmesiyle Ateş mümkünmüş gibi salladığı bacağını daha çok sallamaya başladı, gözlerini masadan hiç ayırmıyor ve hiçbirimizle göz teması kurmuyordu.

"Şey-" Boğazını temizleyip ilk Su'ya sonra bana baktı.

"Ay Ateş çatlayacağım artık, söylesene ne olduğunu." Defne'nin arkasına yaslanarak söylediği şeyden sonra Ateş'in elini sıkıp onu desteklediğimi belirtmek istedim, aynı sırada da Su konuştu.

"Söyle artık Ateş, kötü bir şey olmayacak."

"Lan söylesenize artık!" Abimin sinirli çıkan sesiyle Ateş biraz daha gerildi. Gözleri şimdiden dolmuştu bile.

"Ben, şey-"

"Sen ne Ateş? Hadi anlat kardeşim, sorun ne?" Doruk'un destekleyici çıkan sesiyle minnetle ona gülümsedim. Şu ortamda da düşürme be Doruk.

"Nasıl söylemem gerek bilmiyorum."

"Söyle gitsin Ateş."

"Şey, hani mesela Doruk Gece'den hoşlanıyor ya veya Alp Su'dan veya Deniz Defne'den-"

"Ee?"

"İşte, şey, nasıl desem? Benim hoşlanacağım isimler daha çok Ahmet, Mehmet falan olur."

"Ne?"

"Ya bu durum da böyle açıklanmaz be ikiz."

"Yani demeye çalışıyorum ki, benim hoşlandığım cinsiyet kız değil, erkekler." Masada şaşkınlıkla Ateş'e bakan gözlerle Ateş hızla oturduğu yerden kalkıp tuvalete doğru ilerledi. Arkasından Su da gidince ben kalıp milyon tane soruya cevap vermeyi tercih ettim.

"Gece, sen biliyor muydun?" Abimin sorduğa soruya kafa sallayıp anlatmaya başladım.

"Sonuçların açıklandığı gün beni çağırmıştı ya, Doruk ile birlikteyken hani, işte o gün söyledi bize de. Çok ağladı, hani 2 yıl önce sarhoş olup bize gelmişti ya, o günlerde anlamış, o yüzden sarhoş olmuş. Hatırlarsanız o zaman demişti ki başınıza hep bela oluyorum, böyle bir şeyin bizim başımıza bela olacağını, artık onu sevmeyeceğimizi falan düşünüyor."

Zürafa|yarı texting [Tamamlandı]Where stories live. Discover now