Bölüm 33

5K 273 51
                                    

Tüm kavgaların olduğu günden sonraki sabah abimi beklemeden evden çıkmıştım. Dün Doruk'la ilgili söylediği şeylere de kırılmıştım. Benim yanımda olup beni ciddi anlamda desteklemesini beklerdim. Ben evden çıkarken daha abim uyuyordu. Muhtemelen onu beklemediğim için bir sürü şey sayacaktı bana.

Okula çok erken gelmiştim. Tek tük insan olan saatlerdi. Okul bahçesine adımımı atmamla Akın'ın sesini duydum.

"Erkencisin, sarı kız."

"Günaydın, Akın."

"Günaydın da. İyi misin sen? Sarı kız dememe laf bile etmedin."

Dünden beri içimde tutmaya çalıştığım gözyaşlarımı Akın'ın iyi misin sorusuyla bıraktım. Resmen bahçede ve Akın'ın önünde küçük bir kız çocuğu gibi hüngür hüngür ağlıyordum.

"Şş. Gel buraya. Ağlama tamam. Bir sorun varsa hallederiz merak etme." Akın bir yandan bana sarılmış bir yandan da teselli cümlelerini sıralıyordu.

"Gel sınıfa gidelim. Dışarısı çok soğuk. Daha çok üşüme." Dediğine itaat edip yürümeye başladım. Zaten bir eli üzerimde beni kendine hafifçe yaslıyordu, istemesem bile yürümek zorundaydım.

Beni kendi sınıfına getirmiş ve kendi sırasına oturmuştu. Kendisi de önden bir sıra çekip yanıma getirmiş, ellerimi tutarak beni kendine çevirmişti.

"Anlat bakalım çözelim sorununu."

"Dünden beri sürekli kavga edip duruyoruz."

"Kiminle?"

"Çoğunlukla abimle. Bir de Su da var tabi."

"Neden kavga ediyorsunuz?"

"Abim benim yanımda olacağı durumda karşıma geçmiş beni üzecek her türlü şeyi sayıyor."

"Anlamadım."

"Boşver. Kavga ediyoruz işte işin kısası. Benim de sinirlerim bozuldu. Birden çocuk gibi ağladım."

"Gece ben sana arkadaşın olmak istediğimi söyledim. Yanımda gülebilirsin de ağlayabilirsin de. Elimden geldiğince sana destek olmaya çalışırım."

"Teşekkür ederim."

"Teşekküre gerek yok. Arkadaşlar böyle yapar. Çok erken gelmişsin hem sen. Kahvaltı yaptın mı?"

"Abimi görmemek için aceleyle çıktım evden."

"Yani yapmadın. Hadi kantine inelim de midelerimiz şenlensin."

"Ben aslında domates dışında bir şey yemem kahvaltılarda."

"Çok konuşma da kalk ayağa hadi." Bileğimden tutup ilk önce beni ayağa kaldırdı sonra da hiç bırakmadan kantine doğru sürükledi.

"Sen otur bir masaya ben hemen geliyorum."diyip hızlıca yanımdan ayrıldı. Ben de bir masaya geçip oturdum ve Akın'ı beklemeye başladım.

Akın geldiğinde masaya koyduğu tepsiye baktım. Resmen bir tabak domates vardı burada.

"Domatesi nasıl buldun?"

"Remzi abi sağolsun kırmadı beni. Seni gösterip domates sevgini anlattım hatta. Daha da bir torpil geçti."

"Ya teşekkür ederim."

"Bana değil Remzi abiye edersin sonra teşekkürünü."

Gülümseyerek tepsideki çatalı alıp domates yemeye başladım.

"Sen de yesene."

"Domatesini benle paylaşman beni artık arkadaş olarak görüyorsun demek mi?"

Zürafa|yarı texting [Tamamlandı]Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon