"Be-benim gitmem lazım..." dedim korkuyla ona bakmadan.
"Rojin..." dedi acıyla, Hızla kafamı olumsuz anlamda salladım sesini duymaya bile tahammülüm yoktu. Derin nefes alıp "kı-kızıma gitmem gerekiyor..." dedim onu hiçe sayarak. Ayaklarım benden bağımsız geri geri giderken herkeste gezdirdim bakışlarımı. Duyduklarımı hazmetmem gerekiyordu, nefes alamıyordum...
Hızla arkamı döndüm, acılan kapıyla birlikte koşar adım kendimi konaktan attığımda zorlukla yalpalayarak ilerlemeye çalıştım, sabahtan beri vücudumda dolanan ağrı kesici yavaş yavaş etkisini kaybediyordu canımın yanması umrumda bile değildi. Yanaklarımda ki yaşlara dokunmaya bile takatim yoktu. Her adımda canım daha fazla acıyordu ama bedenen değil ruhen. Bir anda kolumdan tutulmamla birlikte derin nefes aldım.
"Yapma..." dedi beni kendine çekerken. Tuttuğu kolumu çekmeye çalışırken bir yanda da acıyla "neyi yapmayayım?" Dedim. Bir yanım kırgındı ona, aslında ona kırgın değildim soyadına kırgındım, acı bir tebessüm esir aldı yüzümü o soyadına bende sahiptim oysa ki.
Ali, hafifçe baş parmağıyla yüzümü okşadı "bunu yapma işte, bana nefretle bakma..." dedi. Yanağımdaki parmağı akan yaşlarımı silmeye başladığında o ana kadar ağladığımın bile farkında değildim. Sıkıca yumdum gözlerimi kuruyan boğazımla birlikte "nasıl dayandı?" Diye sordum merakla. Sessiz kaldı...
Gözlerimi açmak istemedim.
"Onca acıya nasıl göğüs gerdi?" Dedim bir kez daha.
Yine sustu...Ama ben susmadım, ya da susmak istemedim, sanki bunları o yapmış gibi onun vicdanını zorladım.
"Tek suçu sevmekken neden böyle bir ağır yükü omuzlarına bindirdiler?" Dedim, anında titreyen vücudumla birlikte, Hızla ondan uzaklaşıp aramıza koca bir mesafe açtım, gözlerinde gördüğüm hayal kırıklığıyla birlikte yutkunmaya çalıştım.
Kaşlarımı çattım "biliyor musun kızlar annelerinin yaşadıklarını yaşarlarmış!" Dedim, o da kaşlarını çattı "be-bende annemin yaşadıklarını yaşıyorum oysa ki!" Deyip bir adım daha geriledim.
Kahveleri önce geriye giden ayaklarıma daha sonra yüzüme çıktığında korkuyla "Yapma! Yalvarırım yapma!" Dedi hızla kafamı olumsuz anlamda salladım "biraz yanlız kalmaya ihtiyacım var." Dediğimde gözleri hızla açıldı, korkuyla atılıp kolumu tuttu, kafasını olumsuz anlamda salladı "asla izin vermem! Ne kadar yanlız kalırsan o kadar öldürürsün bizi!" Dedi bir yanda da gerçeği söylerek.
Dolan gözlerimle birlikte hıçkırdım, Hızla beni kollarının arasına aldığında kafamı sert göğsüne bastırdım.
Yaşlarım gömleğini ıslatırken zorlukla ellerimi kolullarına koydum.
Nefes almaya çalıştıkça canım yanıyordu "ben nasıl dayanıcam bu gercekle?" Diye sordum, bilinmezliğin için de boğulurken, dudaklarını saç diplereme bastırıp içimi titretecek bir öpücük bıraktı.
"Birlikte aşıcaz herşeyi!" Dedi bir kez daha yanlız olmadığımı hissettirmeye çalışarak...
Merak dolu bir kesit!
Hikayeyi nasıl toparlayacağımı hiç bilmiyorum.
Bütün kurguladığım bölümlerin çoğunu bile yazamadım.
Bunun kırgınlığıyla bitiriceğim bölümde pek mutlu ve rahatla kitabı noktalayacağımı düşünmüyorum.
Bu mutsuz biteceği anlamına gelmiyor
Ama mutlu son olacak da değil.Bilinmezlikle savaşıyorum resmen.
Sınırı erken geçmeye çalışın lütfen..
Hepinizi cook seviyorum.
HAYIRLI KANDILLER ♡
YOU ARE READING
DİLHUN ☑
Teen Fiction▪︎TAMAMLANDI▪︎ MARDİN'DE IMKANSIZ BIR AŞKIN HIKAYESI ... Şimdi düşünün ya da empati kurun derim.. Bir kadın var ama yaralı, eksik. Tüm sevdiklerini kaybetmiş ve bunun sonucunda herkesin gözünde 'uğursuz' olarak tanımlanmış.. Şimdi de bir adam düşünü...