İrtihal//VIII-Bile Bile Kara Sevda

Start from the beginning
                                    

Yüzüm bir yetimin acısı gibiydi. Gözyaşlarımdan teyzenin yüzünü göremiyordum fakat yinede başımı "iyiyim" dercesine salladım. Teyzenin gözleri kısıldı, kaşları havalandı. İnanmamıştı. "Senin yaşındayken benim de büyük dertlerim vardı. Sanki Allah sadece sana oynuyormuş gibi." Gülümsemeye çalıştım fakat olmadı. Teyze elbisemin açıkta bıraktığı dizime elini koydu.

"Eğer boynunu büküp sana biçilen yazıya razı gelirsen hep düşersin. Başını kaldırıp gelen her darbeyi karşıla ki bitsin çilen." Yaşlı teyze derin bir iç çekip kollarını göbeğinde birleştirdi. "Böyle küçük Emrah gibi zırlamakla bitmez dertler." Son söylediğine ister istemez güldüm.

Yanağımı ve gözlerimi silip teyzeye dikkatlice baktım. Dudağında pembe bir ruj vardı. Saçları özenle yapılmış, bukleliydi. Neredeyse altmış yaşında vardı herhalde. Tam çözemedim zaten. "Teşekkür ederim teyzecim." Yüzüme bakış kaşlarını çattı. Fakat yalancıktan yaptığı çok belliydi.

"Bak kızım ne 'Poliyanna gız' ne de o küçük Emrah gibi ol. Onlar toplumun hata yapan sürekli zırlayan ya da her şeyin mükemmel olduğunu sanan tipleri." Pollyanna'nın ismini söylediği an hafif bir kıkırtı yükseldi boğazımdan. Ç'leri C K'leri G yapıyordu kadıncağız. Buruşuk elleriyle ellerimi tuttu. "Pek de güzelmişsin maşallah. Benimde bir oğlum var."

Teyze bir anda hayat dersi verme kısmını atlayıp oğlunu evlendirme olayına girince dumura uğradım. Konuyu değiştirme hızına yetişememiştim. "Öyle mi?" dedim yalan bir hevesle. Teyze heyecanlandı. "Öyle öyle, Akdeniz'de Hukuk okuyor Selçuk." Teyze'nin verdiği isim kaşlarımı çatmama neden oldu. Bizim okulda hatta bizim bölümde Selçuk diye biri yoktu. Ya da vardı da ben hatırlamıyordum. Yaşlı teyze elimin üstüne birkaç kez dostça vurdu. "Görsen pek beğenirsin benim oğlanı. Masmavi gözleri var." Güzel teyzem kendi oğlunu anlatmaya koyulduğu sıra aklım okuldaki isimleri tarıyordu. Fakat bir türlü Selçuk ismine rastlayamıyordum.

"Bende ona sürpriz yapmaya geldiydim.Dur ben sana benim oğlanı göstereyim." Teyze hevesle elini ellerimden çekip çantasına attı. Bense dışarıya kısaca baktım.Üniversiteye yaklaşmıştık. "Güzel teyzem sen bana oğlunu yine göster ama ben nişanlıyım."

Kadının yüzü aniden düştü. "Ne beklerdim ki. Böle güzel kızı ben bulaydım bende kapardım." Gülümsedim. "Ben ineceğim.Size iyi günler."

"İyi günler kızımı.İlk dediklerimi sakın unutma emi." Koltuktan kalktım."Unutmam." Okula doğru adımlarken bile teyzenin surat ifadelerine, konuşmasına gülüyordum.Çok tatlı bir kadındı. Boncuk boncuk gözlerini çevreleyen kırışıklara rağmen güzeldi yüzü.

Bu lakırdılı dakikalar etkisini çabuk yitirdi ama.O hüzün beni bulduğu ilk an yeniden saldırdı ve kazandı. Duru'nun yanına gidene kadar ruh halim değişti durdu. Cidden hayatımda hiç bu denli dengesiz olmamıştım.

Geçen gün buluştuğumuz kafeye geçip oturdum.Ben oturdum oturmasına ama gözüme ilişen iki kişi huzursuzluğumu iki katına çıkardı. Yaklaşık üç ay kadar önce Boran'ın sevgilisi olan Aylin şu anda onunla birlikte çaprazımdaki masada oturuyordu. Kaşlarımı çattım. Ne konuştuklarını duyamıyordum fakat Aylin'in o pişkin suratını görebiliyordum.

Boran kollarını göğsünde bağlamış Aylin'i dinliyordu. Aylin ise her fırsatta ona dokunuyor, ağlıyormuş gibi yapıyordu. Her hafta kırmızıya boyattığı saçlarını omuzundan geriye attı. Bu hamlesiyle esmer tenindeki dövmesini gözler önüne sunmuştu.

Ben bütün dikkatimle onları izlerken Duru geldi. Tam ağzını açacaktı ki onu susturdum." Şht, bak.Aylin hanım Boran beyle buluşmuş." Kıskançlık bedenime sirayet etmişti. Yapı olarak normalden daha fazla kıskançtım ama asla kendimi küçük düşürecek bir hareket yapmaz bu kıskançlığı başka yollardan dışarı çıkarmayı tercih ederdim. Genelde kalp kırarak.

Serçenin Gözyaşı/TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now