İrtihal//VI-Azrail'in Kirli Nefesi

Start from the beginning
                                    

Üç yıl önce tanıştığım ve arkadaş olduğum sayılı insanlardan Duru. Kısa zamanda epey yakın olmuştuk. Üçümüz... Ve şimdi ikimiz kalmıştık. Günce cennetin kapılarından içeri girmişti.

Duru benden farksız görünmüyordu. Sadece yüzüne sahte bir tebessüm kondurabilmişti. Uzun kahve saçları normalde hep bakımlı, taranmış ve süslenmiş olurdu. Şimdiyse bir tokaya bile gerek duymadan kalemle sabitlenmişti. Hep rujlu olan dolgun dudakları kuru kalmıştı. "Selam."

Sesi solgundu.Göz göze geldiğimiz an ben yine ağlamaya başladım. Duru'nun da benden aşağı kalır yanı yoktu. Benim kadar olmasa da o da ağlaktı. Kollarını bana doladı. "Ağlamamalıyız."

Biz ayrıldığımızda Boran sahte bir tebessümle bize veda etti. Adımlarımız fakültenin karşısındaki küçük kafeye ilerledi. İnsanların içinde olmaktan epey rahatsızlık duysam da Duru'yu kırmak istemedim. Zaten cenazeden beri görüşmüyorduk. Duru bahçede milletten uzak bir masa seçti ve oturdu.

"Çok kötü görünüyorsun." Buruk bir tebessüm sundum ona. "Çok kötüyüm zaten. Uyuyamıyorum, sürekli kabus görüyorum. Günce'yi çok özlüyorum. Bir gram huzur bulamıyorum."

Duru masanın üzerindeki elime uzandı ve tuttu. "Bende ağlamaktan harap oldum. Günce'yi arayıp onunla konuşmak istedim." Bizim aramızdaki tek akıllı ve mantıklı insan Günceydi. Dolayısıyla her derdimizde ona koşardık. Hele ben...

"Sen onun son nefesini duydun bir de. Ah, Eylül o kadar üzülüyorum ki. Benden , Günce'den hatta Güner abladan bile daha beter bir haldesin. " Başımı salladım. Duru'nun hep yerinde tespitleri vardı. "Okuldan izin alacağım. Kendimi derslere veremem Duru."

"Bir uzmanla konuşmayı düşünüyor musun?" Elimi kaldırıp alyansımı gösterdim. "Bir psikolog adayı ile nişanlıyım." Gözlerini devirip ıslak yanaklarını sildi. "Boran ile aranız zaten kötü. Ona hissettiklerini bütün gerçekliği ile anlatamazsın. Ayrıca yirmisinde bir öğrenci ile değil kırkında bir uzmanla konuşmak daha iyi olur."

Garson yanımıza geldiğinde konuşma kısa bir aksaklığa uğradı. Duru benim yerimede sipariş verip adamı gönderdiğinde lafa ben girdim. "Aslında olabilir. Fakat şuan diken üstündeyim. O adam her an her yerden çıkıp beni veya bir başkasını öldürecek gibi..."

"Ah, güzelim benim. Nerden bulaştı bu lanet bize." Bakışlarım derinleşti.Kaşlarımı çattım. "Bulaştığına bin pişman edeceğim. Günce'yi öldürdüğü o baltayla öldüreceğim onu." Öfkem ve hırsım yeniden yerli yersiz ortaya çıktı. Aldığım ilaçların etkisi çoktan geçmişti. Gerçi bundan sonra hangi ilaç beni yatıştırırdı?

"Anıl nasıl? "diye sordum konuyu değiştirmek için. Duru gözlerini masaya indirdi. "Dün onun yanındaydım. Körkütük sarhoş oldu. Eve gidene kadar gördüğü herkese saldırdı. Eve gittiğimizde ise Günce'nin adını sayıklaya sayıklaya uyudu. Anlayacağın Anıl çok kötü durumda."

Serçenin Gözyaşı/TAMAMLANDIWhere stories live. Discover now