12

2.3K 163 46
                                    

Jungkook elinde ki gitarla tanıdık melodiler çalarken aklıma gelen şarkıları not alıyordum.. Bütün projeyi bize kitledi namussuz jimin.

"lıttle do you know 'a Ne dersin?"
"güzel şarkı olur.."

Telefondan gitar notaları ı açıp jungkookun önüne koydum. Noktalara bakarak çalmaya çalışıyordu.

"ben jisoonun yanına gideceğim beş dakikaya gelirim, birşey istiyormusun?"

"kahve olabilir"

"tamam"

Müzik sınıfından çıkıp bahçeye adımladım. Jisoo, namjoon ve mark sohbet ediyorlardı.

"jisoo, bugün beni bekleme olurmu jungkook la okulda kalıncam"
"ahh haberim var tamam"

Hepsini selamlayıp kantine ilerledim. Jungkookun kahvesini alıp sınıfa geri döndüm. İçeri girdiğimde jimin dosyalara kafasını gömmüş birşeyler yapıyordu,jungkook ise melodiyi kusursuz bir şekilde çalıyordu. Elimdeki kahveyi masanın üzerine koyup yandaki boş sandalyeye oturdum.. Melodiyi baştan aldığında şarkıyı söylemeye başladım.

"Little do you know"
"How I'm breaking while you fall asleep"
"Little do you know"

O çaldıkça ben söylemeye devam ediyordum. Gitar çalarken aynı zamanda şarkıya eşlik ediyordu. Şarkıyı bitirdiğimizde jimin ıslık çalıp bağırmaya başladı.

"woowww harikasınız, Best çiftim oldunuz"
"of jimin saçmalama"

Saate baktığım da okul çıkışına denk geliyordu.

"jungkook istersen gitarı eve götürelim, diğer müzikleri evde kararlaştırırız"
"evet, sınav kağıtlarını okumadın dimi?"
"hayır sadece defter okuyordum"
"güzel.. Matematik sınavlarının yarısı kaldı zaten bitsin hallederim ben"
"bende notları düze geçeyim ilk işim tarih sınavlarını okumak"

Onlara gülerken çantamı sol koluma atıp kapıya yöneldim. Jimin ışıkları kapatıp kapıyı kitlerken üçümüz arabanın yanına yürüyorduk.

"jungkooookk"
"efendim"
"markete uğrayalım mıııı?"
"neden birşey mi lazım?"
"dolabında yeşilden başka bişi yok be adam, gidip alışveriş yapıcam."

Jimin kahkaha atarken jungkook arabayı çalıştırdı. Gerçekten yeşilden başka olan şey yumurta ve süt...

Marketin önüne geldiğimizde ikisinede araba verip markete girdik. İlk meyve bölümünde yeşil olmayan meyvelerden aldım. Elimi kullananadığım için söyliyodum..

"jimin şuradaki muzu poşete koyar mısın?"
"hemen koyuyorum"
"jungkook şuradaki çileklerden 2 Kilo"

O poşete koyarken bende ağzıma iki üç tane çilek attım. Üfff çok güzeller... En sevdiğim meyve çilek...

Kivi.. Elma.. Annanas aldıktan sonra içeri girdik. Evde bal ve reçeli olduğunu görmüştüm Bu yüzden kareli ekmelerdrn alıp arabaya koydum. Birkaç makarna çeşidi, çorba malzemeleri, kıyma, ett.. Çerezler ve en önemli şeyler birkaç abur cubur...

İçecek bölümüne geldiğimizde 2 kutu bira , 1 kutu maltana alıp arabaya koyduk. Arada jimin arabaya kendi atıştırmalıklarından atıp duruyordu. 2 arabada tıkabasa doluydu.. Ödemeyi yaptıktan sonra evin yolunu tuttuk.

"ohh lisa yırttı poşet taşımadan"
"üzülme jimin, birgün bana işin düşer seve seve yaparım"

Jungkook jiminin suratına gülerken eve gelmiştik. Arabadan inip evin kapısını onlar için açmıştım. Getirdikleri poşetleri mutfağa bırakıp diğerlerini almaya gidiyorlardı. Dolabı açıp yerleştirmeye başladığımda jimin tezgaha yaslanıp

"belim ağrıdı, lisa fıtık oldu bende"
"offf mızmızlanma da poşetleri getir, yoksa yemek yok"

Koşa koşa kapıya gitti. Jungkook biraları getirdiğinde buzdolabın yanına bıraktı.

"lisa bileğini zorlama, biz hallederiz"
"ağır şeyleri koymuyorum, sorun değil"

Dolabı yerleştirdikten sonra kimchi hazırlamaya başladım. Tek elle biraz zordu ama hallettim...

"lisa belim uyuştu"
"jimin tamam, söz şu yemeğimizi yiyelim bizzat masaj yapıcam, lütfen sus"
"aha masajıda kaptım, Jungkook ağla"

İki gevezeyide masaya çağırıp akşam yemeğini yemeye başladık. Telefonum çaldığında masadan kalkıp telefonuma uzandım. Suga arıyordu.

"alo lisa"
"efendim Suga"
"meşgulmüydün, çat diye aradın"
"evet evet müsaitim"
"lise arkadaşları toplanıyoruz, yarın saat 5 gibi benim barda buluşacağız, sende geliyorsun değil mi?"
"gelmeye çalışacağım"
"peki ısrar yok ama mutlaka gel"
"tamam görüşürüz"

Telefonu kapattığım da masaya geri oturdum. İki çitf göz beni sorgulamaya başladı.

"kim aradı lisa"
"barda ki arkadaşım vardiya Suga o aradı jimin"
"neden, nolmuş"
"yarın lise arkadaşları olarak toplanıyolarmış, benide çağırdılar"
"peki gidicek misin?"
"hayır, onca işin arasında.. Hem bişi demezler jisoo zaten gidiyor"

Masayı toplarlayıp Üzerimi değiştirmeye odama çıktım. Tavşanlı pijamalarımı giyip aşağı indiğim de koltuğa oturdum. Jungkook elinde ki biralarla gelip sağ tarafıma oturdu. Jimin ise cipsleri getirip boş kalan yanıma oturdu.

"bu pijamalarda fazlamı güzelmiş ne"
"jimin kafana şaplak yemek istermisin?"

Gülerek kafasını omzuma koydu. Açtıkları filmi izlerken diğer yandan biraları içiyorduk..

"IYYY kadının bağırsaklarını niye biz görüyoruz"
"düşünsene pilav üstü bağırsak"
"Allah seni kahretmesin jimin"
"midem kalktı"

Filmin sonuna geldiğimizde jimin omzumda uyuya kalmıştı. Jungkook ise uyumamaya başlamıştı. Bugün onları fazlasıyla yormuştum. Köşedeki battaniyeye uzanıp üzerimize örttüm. Kafamı arkaya yaslanarak güxel uykuma giriş yaptım.

Fate - Liskook Where stories live. Discover now