İKİNCİ KİLİT

717 192 534
                                    

"Kaybedecek bir şeyi olmayan insan neden korkar ki?"

.

.

.

Süleyman Amir sinirle ayağa kalktı ve Can'a bakarak "Hemen benimle geliyorsun." dedi.

Ardından toplantı odasından çıktı.

Can derin bir nefes alarak onu takip etti.

Süleyman Amirin odasına gittiklerinde Can ona baktı.

Süleyman Amirse bir hışımla dönmeli koltuğuna oturdu ve:

-Emniyetin izni olmadan bu dosyaya dair bir plan yapmamız mümkün değil... Bunu biliyorsun değil mi?

-Nasıl yani? Ne yapalım? Böyle durup katilin içimizden birini kurban seçmesini mi bekleyelim?

-Buna mecburuz, biliyorsun. Fevri davranamayız.

-Amirim sizden sadece şunu istiyorum: Bugün olay mahalline ben de gideyim. Cinayet konumlarına bırakılan kilitlerin bir anlamı olmalı... Lütfen amirim, ben de gideyim!

-Hayır. Bunu yapamayacağımı biliyorsun Can. Bu ay herkesin gözüne yeterince battın zaten. Seni riske atamam. Buradaki en sadık ve güvenilir çalışanımsın.

-Amirim bakın. Ben size hiçbir zaman saygısızlık yapmadım. Yapmak istemem de. Ancak bu dosyada hoşuma gitmeyen bir şeyler var. O yüzden ne geri adım atmak ne de sizin sözünüzü çiğnemek istiyorum. Tam olarak neler olduğunu çözemiyorum. Ama şunu biliyorum ki, durup beklemek bize bir şey kazandırmaz. Bakın işte, ben gönüllüyüm. Kilit Kapı Cinayetleri Dosyasını bana verin.

Süleyman Amir bıkkın bir şekilde:

-Ya Can, bugüne kadar hiçbir dosyada korktuğunu veya geri adım attığını görmedim. Sen neden böylesin?

Can Süleyman Amire bakarak derin bir nefes aldı ve:

-Bugüne kadar korkmamı gerektirecek bir dosya olmadı çünkü.

Süleyman Amir şaşkınlıkla kaşlarını kaldırarak:

-Biz Cinayet Büro ekibiyiz. Sence bu yeterince korkutucu değil mi?

-Belki de şundan dolayı amirim. Sizin eşiniz, çocuklarınız ve aileniz var. Ama benim kimsem yok. Yani kaybedecek bir şeyim yok. Kaybedecek bir şeyi olmayan insan neden korkar ki?

Süleyman Amir gözleri dolu dolu Can'a baktı. Can ise donuk gözlerle etrafına bakınıyordu.

Onunla yedi yıldır beraber çalışıyordu. Geçmişte bir sürü dosyayı ve olayı çözmüşlerdi. Birçok şey yaşamışlardı.

Ancak Süleyman Amir Can'ın daha önce bir konuda hassaslaştığını veya duygulandığını hiç görmemişti.

Onu her zaman sert bir kayaya benzetirdi. Biliyordu.

Bu kaya ufalansa bile asla yerinden oynamazdı.

Süleyman Amir bir süre sessiz kaldıktan sonra başını sallayarak:

-Peki tamam. Ama seni alenen listeye ekleyemem. Bu akşam bizim çocuklar cinayet mahallinde nöbette olacaklar. Onlar mola verdiklerinde sen ve ben içeri gireceğiz. Çocuklar geri gelmeden önce de çıkacağız. Tamam mı? Bir şey olursa sorumluluğu da ben alacağım. Bak ben, sadece ben alacağım. Anladın değil mi?

-Tamam. Anladım. İzin verirseniz ben artık çalışmaya gideyim amirim.

-Tamam evlat.

Can odadan çıktı. Süleyman Amir onun ardından arkasına yaslandı ve iyice dolan gözlerini elinin tersiyle sildi.

KİLİT KAPI CİNAYETLERİWhere stories live. Discover now