KIRK İKİNCİ KİLİT

76 10 28
                                    

"Bir kere aştın mı o sınırı, bir daha engelleyemezdin kendini.

Bir kere yaraladın mı bir kalbi, bir daha iyileştiremezdin.

Aştığın sınırın ardında ayak izlerin, yaraladığın kalbin içinde hayal kırıklıkların kalırdı."

.

.

.

Süleyman Amir hiddetle:

-Çıkar şu kelepçeleri!

Fırat Genel Müdür gözlerini devirdi ve:

-Neden? Ekip arkadaşın olduğu için ona torpil mi yapayım? Bunu mu istiyorsun?

-Kes sesini Fırat! Can'ın suçlu olduğuna dair elinde tek bir kanıt bile yok. Onu kelepçeleme hakkını kendinde nasıl buluyorsun?

-Anahtar ve telefonun ne işi var o zaman Canda? Nasıl açıklayacakmış bu durumu? Ona bunu sormak ister misin Süleyman?

-Merak etme... Can konuştuğunda zaten bunu öğreneceksin. O zaman bu pişkin suratının hâlini çok merak ediyorum!

Süleyman Amir ve Fırat Genel Müdür tartışmaya devam ederken Melda Hanım da kapının önüne geldi. Can'ın bileklerindeki kelepçeyi gördükten sonra ise şaşkınlıkla elini ağzına götürdü. Birkaç saniye sonra Yiğit annesinin peşinden geldi.

Can'ın ellerine bakarak:

-Ne oluyor?

Can gözlerini Duru'nun gözlerinden zorlukla ayırdı. Ardından derin bir nefes aldı. Dişlerini sıkarak Yiğit'e döndü. Bir şey söyleyemedi.

Bu esnada Duru "Can, konuşsana... Suçsuzum desene! Konuşsana..." dedi gergin bir sesle.

Can ise öfkeyle Fırat Genel Müdüre baktı.

Ardından elini ona uzattı ve:

-Anahtar ile telefonu ver.

Fırat Genel Müdür kaşlarını çatarak:

-Anlamadım.

-Sesini kes ve şunları bana ver!

-Neden?

-Benimler çünkü... Sulh ceza hâkimi tarafından onanmış el koyma kararınız var mı? Ne cüretle benim olana dokunmaya cesaret edebilirsiniz genel müdür? Söylesenize! Ne cüretle?

Fırat Genel Müdür yarım ağız gülümsedi.

Süleyman Amir ise bir an düşündükten sonra Can'a baktı ve:

-Ne diyorsun sen? Benim de ne demek? Bu ne anlama geliyor? Farkında mısın?

Can yutkundu.

Bir karar vermesi gerekiyordu şimdi. Bir seçim yapması... Risk alması gerekiyordu yeniden.

Duru'yu, Süleyman Amiri hatta Yiğit'i bile yok sayması gereken bir karar vermesi gerekiyordu.

Fakat neden bu kadar zordu ki? Neden böyle olması gerekmişti şimdi?

Farklı şekilde olamaz mıydı?

Başka çare bulamaz mıydı?

Ya da yeni bir yol...

Çizemez miydi?

Ancak hayatta bazen, bir şeylerin iyiye gitmesi için en kötüsünü görmek gerekirdi.

KİLİT KAPI CİNAYETLERİWhere stories live. Discover now