ON YEDİNCİ KİLİT

214 88 107
                                    

"Sen bu ateşte kimi yakacaksın amir?"

.

.

.

Can telefondan ses gelmesini bekledi.
Ardından sinirle:

-Duydun değil mi beni? Konuşsana korkak! Neden sustun?

Telefon bir anda kapandı. Can ekrana baktığında aramanın sonlandırıldığını gördü.

Hemen Alper'in telefonunu karıştırmaya başladı. Bir süre sonra sinirle cebine koydu. Yerde debelenip duran Alper'e baktı.

Burnundan akan kanın ağzına bulaştığını, buna rağmen onun dişlerini kelepçeye takarak bileklerinden çıkarmak için uğraştığını gördü.

Gülümsedi ve:

-Ne o? Kelepçeleri mi kemireceksin?

Alper öfkeyle, ağzında birikmiş olan kanı yere tükürdü.

Can yerdeki kana bakarak:

-O pis kanınla etrafı kirletme! Yalatırım sana oraları.

-Pişman olacağın şeyler yapıyorsun!

Can yavaşça Alper'in yüzüne eğildi ve:

-Öyle mi? Hadi pişman et beni!

-Şu kelepçeleri çıkar da edeyim.

-Eğer onları çıkarırsam karşında sakin kalabileceğimi sanmıyorum! Bu kelepçeler seni benden koruyor. O yüzden sesini kessen iyi olur.

-Ne yapabilirsin ki? Hadi söyle, ne yapabilirsin?

Can derin bir nefes aldı ve ayağa doğrularak:

-Alper bak zaten o kelepçeyi bileklerinden çıkarıp sana montelememek için kendimi zor tutuyorum. O yüzden seni mülakata alana kadar çeneni kapa!

Alper yutkundu. Çok geçmeden kelepçeleri dişleriyle açmak için uğraşmaya devam etti.

Can ise  gözlerini ona dikti ve:

-Bu arada, sana daha önce ne söylemiştim? Hatırlıyor musun?

-Neyi hatırlayacağım? Sus artık sus!

-Sana demiştim ki bu hayatta ya av olacaksın ya da avcı! Ama asla avı avcıya götüren köpek olmayacaksın! Sen ne yaptın peki? Seni uyarmama rağmen gittin birilerinin köpeği oldun.

-Ben kimsenin köpeği değilim. Göreceksin! Bir şey yapamayacaksın. Büyük Patron beni senin eline bırakmayacak!

Can öfkeyle Alper'i yakasından tutup ayağa kaldırdı. 

Şiddetle sarstı ve:

-Seni benim elimden ancak Azrail alabilir! Anladın mı beni? Kimin köpeğisin bilmiyorum ama havlaman beni korkutmuyor! Şunu unutma: Şu an hâlâ nefes alabiliyorsan bunun nedeni işime yarayacak olman! Yoksa sana ne yapacağımı çok iyi bilirdim ben.

Alper Can'ın elinden kurtulmaya uğraşırken Metin ve Süleyman Amir koşarak yanlarına gelmeye başladı. Birkaç saniye sonra Metin Alper'i boğazlamak üzere olan Can'a seslendi.

Can sesin geldiği yere döndü. Alper'in yakasını bıraktı.

Metin ise hemen ona sarıldı.

Can sırtının acısıyla gözlerini yumarak:

-Amirim ne yapıyorsunuz ya?

Metin heyecanla Can'a daha sıkı sarıldı ve:

-Can inanamıyorum. Yaşıyorsun!

KİLİT KAPI CİNAYETLERİWhere stories live. Discover now