Celebration

3.5K 230 1K
                                    












Baekhyun


"C-chanyeol, saçmalama! Durdur şu arabayı. Kaynanamlara gidiyoruz da ne demek? Kafayı mı yedin?"

        
Chanyeol, kulağının dibinde bağırmama karşılık tepkisini arabanın camını açmakla vermişti. "Biraz hava al, bebeğim. Sakinleşmen lazım." Şerefsiz bir de dalga mı geçiyordu benimle?

       
"Şerefsizlik yapmasana! Söylediklerimi tak! Üstümüzde pijamalarla beni evden sürükleyerek çıkarıyorsun, arabaya atıyorsun ve kaynananlara gittiğimizi söylüyorsun. Pardon da nasıl sakin kalabilirim bu durum karşısında?" diye sinirle hırladığımda bana yan bir bakış atmıştı.

"Çünkü orada otururken ne kadar üzüldüğünü gördüm, bebeğim. Suho'nun sözleriyle yüzünde bir burukluk oluştu. Ben, seni böyle görmek istemiyorum. Sana her dokunduğumda kendini özel hissetmeni istiyorum. Beyninde benimle ilgili herhangi bir şüphe oluşmasın istiyorum. O yüzden bugün bu konuyu halledeceğiz. Ailenin karşısına çıkacak ve birbirimizi ne kadar sevdiğimizi söyleyeceğiz. Eğer izin vermezlerse de..."

Yarım bıraktığı cümleyle arabada bir sessizlik oluştuğunda sorar bakışlarımı ona çevirdim. "Eğer izin vermezseler, ne?" Sözlerimle gözlerimin içine kararlı bir şekilde bakıp "Seni kaçıracağım." demişti.

Ne? Ne saçmalıyordu bu?

Şokla gözlerimi açıp "SEN KAFAYI MI YEDİN?" diye cırladığımda yüzündeki kararlı ifade değişmemişti. Siktir... Cidden kaçırır mıydı beni?

Amına koyayım ben, beni kaçırsın derken ciddi değildim ki. Ama şu an Chanyeol çok ciddi gibiydi. Sonum, kanal7'deki o filmler gibi mi olacaktı şimdi? Chanyeol'la kaçarak evleneceğiz sonra çocuğumuz olacaktı ardından elimizde bebeğimizle baba ocağına geri dönecektik. Annemler de bizi oğlum diye bağrına basacaktı. Hayır, hayır! Böyle olamazdı!

"S-saçmalama ve durdur şu arabayı." dediğimde beni duymamış gibi yapmıştı. Bu hareketiyle sinirlenerek "Chanyeol, durdur!" diye tısladığımda yine takmamıştı. En sonunda gürleyerek "SANA SİKTİĞİMİN ARABASINI DURDUR DEDİM!" diye bağırdığımda ani bir frenle durdurmuştu arabayı.

Yaptığıyla bir an öne savrulur gibi olduğumda kollarıyla bir yere çarpmama engel olmuştu. Sakinleşmek için ellerimle yüzümü kapatıp derin derin nefesler almaya çalışırken Chanyeol'un telaşla bana döndüğünü hissetmiştim. "Ö-özür dilerim, iyi misin?"

Bu sefer ben de onu takmayarak kendimi arabadan dışarı atıp kapıyı arkamdan sertçe kapattığımda geldiğimiz yolu geri yürümeye başlamıştım. Tanrıya şükür yol boştu da ezilme tehlikesi geçirmeyecektim. Gerçi Chanyeol tarafından ezilebilirdim. Amına koyduğumun adamı, sinir hastası ediyordu beni. İstemiyordum işte, ailemle yüzleşmek falan istemiyordum. Ondan ayrılmak istemiyordum.

    
Eğer karşı çıkarlarsa ne bok yiyecektik? Benim ailem, diğerlerinin ailesi gibi değildi işte. İzin vermezlerdi. Gay olduğumu bile bilmiyorlardı ki daha. Bunu bilmeden öğretmenimle yasak bir ilişki yaşadığımı öğrendiklerinde ne yaparlardı? Özellikle de bu kadar disiplinlilerken...

"Baekhyun! Dur!"

Arkamdan koşturarak gelen Chanyeol, belime sıkıca sarılarak beni durdurduğunda "Hayır...Gitmene izin veremem, bebeğim. Beni bırakamazsın..." diye mırıldanmıştı kulağıma. Sözleriyle gözlerimi sımsıkı kapattığımda beni usulca kendine döndürdü. "Gözlerini açar mısın, lütfen? Hadi güzelim, bak bana."

   
Yavaşça gözlerimi açtığımda karşımda bana hüzünlü gözlerle bakan Chanyeol'u görmüştüm. Bakma böyle, sikeyim...

Kollarımı boynuna dolayıp usulca ona sokulduğumda "Özür dilerim ama ben onlar kadar cesur değilim. Buna hazır değilim. Lütfen..." diye mırıldandım. Annemlerle yüzleşemezdim. Eğer yüzleşirsem onlara yalan söylediğimi de anlarlardı. Hocam diye tanıttığım kişi aslında sizin damadınızdı nasıl diyebilirdim ki?

Fuck you, Teacher! (Chanbaek)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon