Crazy

3.6K 255 1.1K
                                    










      Baekhyun


   "Baekhyun, sence de bu biraz fazla değil mi? Herkes onları videoya çekiyor."

Konuşan Lay'le bakışlarım tekrar kantinin ortasında halay çeken üçlüye döndüğünde kahvemden bir yudum alıp keyifle arkama yaslandım. Bugün cezalarının son günüydü ve ben de kendimi iyi hissettiğim için okula gelmeye karar vermiştim. Ya da biraz da okulda işkence çektirmek istediğim için gelmiş olabilirim ehehehe.

Bu bir hafta, onlar için eziyet dolu geçmişti. Aklıma gelen her şeyi yaptırmıştım. Tuvaletleri temizletmiş, yan villada oturan Jackson dedeye buruşuk pipili dedirtip dayak yemelerini sağlamış, kahve döktüğüm halının lekesini çıkaramadıkları için halıyı balkonda yıkatmıştım onlara. Tabii hava soğuk olduğu için biraz da grip olmuşlardı ehehehe.

Ama şahsen bireysel cezalardan daha fazla keyif almıştım. Kai'yi markete gönderip kadın pedi aldırmış ve kasiyere kendisi için aldığını söyletmiş, Tao'nun ağzına bir kavanoz pul biber dökerek İbrahim Tatlıses olmasını sağlamış ve Sehun'u da Chanyeol'un kölesi yapmıştım.


Tabii, Chanyeol'un çocuklara ceza konusunda çok da kıyabildiği söylenemezdi. Sürekli bana abartmamam gerektiğini çünkü henüz küçük olduklarını söyleyip duruyordu. Hata yapa yapa doğruları öğreneceklermiş, babababa. Ben de küçüktüm ama niye onlar gibi aptal değildim? Neyse ki cevap olarak akıl yaşta değil baştadır dediğim için içim rahattı ehehehe.

Şerefsizlerin üstünde olan bakışlarımı Lay'e döndürdüğümde "Bugün son günleri. O yüzden biraz daha çeksinler. Hem bence böyle yaptığım için bana dua etmeleri lazım çünkü eğer böyle bir ceza vermeseydim vicdanları asla rahat etmezdi. Yine onları düşündüm." dediğimde şerefsiz koyun göz devirmişti. Ne, yalan mı?

Eğer bu bir hafta cezasını vermemiş ve Chanyeol onları hemen affetmiş olsaydı, kendilerini daha da kötü hissedeceklerdi. O yüzden her ne kadar şerefsiz de olsalar böyle bir şey yapmıştım. İçlerinde pişmanlık kalmasını istemiyordum.

 
Elindeki tostlarla masaya dönen Chen, hepimizin önüne tostları koyduğunda düşüncelerimden sıyrılmıştım. Bakışları hâlâ halay çekmekte olan üçlüyü bulunca bana dönüp "Kanki onlar da acıkmışlardır. Çağır da gelsinler." demişti. Başımı onaylar anlamda sallayarak "Hey! Halaycı ekibi buraya gelin!" diye bağırdım. Mahmut Tuncer'in öğrencileriydi onlar ehehehe.

Bağırmamla karşı masadaki hocaların da bakışları bana dönüp kıkırdadıklarında onlara da minnet duyuyordum. Sağ olsun Luhan, Soo ve Kris hyung da bu ceza işinde bana oldukça yardımcı olmuştu. Hatta onlar da bu süre zarfında kendilerine yaklaşmalarına izin vermemişti.

Gerçi sanırım, Kris hyungla Tao'nun da arası bozuktu. Bunu Tao'nun yüzüne bakmayan Kris hyungla anlamıştım. Tao, bu durum karşısında oldukça üzgündü ama aramız bir düzelsin onların ilişkisine de el atardım ehehehe.

Yanımıza ulaşan üçlüyle bakışlarım tekrar onlara çıktığında Kai, dudak büzerek "Kanki yemin ediyorum pestilim çıktı. Kurt gibi açım. Ne olur şu garibe iki lokma yemek, bir kap su ver." demişti. Diğerleri de sözleriyle hızlıca kafalarını aşağı yukarı salladığında bu hallerine tebessüm ettim. Tamam, bu kadar da acımasız değildim...

Ellerimle sandalyeleri işaret ederek "Tamam, oturup yiyin." dediğimde Tao mutlulukla sandalyeye oturup yemeğe saldırmaya başlamış, ardından diğerleri de teşekkür edip onu izlemişlerdi. Ehehehe. Şapşallar...

Yemeğimizi sakince yerken tepemizde bir gölge belirdiğinde kafamı tosttan kaldırarak o kişiye baktım. Bu, geçen gün benden yardım isteyen çocuk değil miydi?

Fuck you, Teacher! (Chanbaek)Where stories live. Discover now