Fuck up

6.7K 430 1K
                                    










      Baekhyun


İngilizceci Kris'in dersi hep şu an olduğu kadar eğlenceli geçerdi. Sanırım bunda, bizimle birer arkadaş gibi konuşup şakalaşması en büyük etkendi. Bay Kris'e bir abi gözüyle bakardım çoğu zaman.

Gerçi ben yavşak Edebiyatçı hariç her öğretmenimi severdim. O adama kıl kaptığım kadar kimseden kıl kapmazdım. Diğer öğretmenlerin dersini güzel bir şekilde dinler ve başarılı olurdum ama o şerefsizin dersi tam bir işkenceydi benim için. Ne ona ne de dersine asla tahammül edemezdim ve böyle düşünmekte de sonuna kadar haklıydım.

Geçen dönem, bütün derslerden başarıyla geçmeme rağmen sırf onun dersinden kaldığım için belge alamamıştım. Yavşak bir de yüzündeki ibne sırıtışla beni çıldırtmak için "Bir dahaki sefere umarım istediğin puanı alırsın, Byun." demişti. Ama bunu öyle bir havayla söylemişti ki cümlenin altında yatan anlam kesinlikle, bekle babayı alırsındı.

Canım Kris hocam o Şam şeytanı Edebiyatçıyla konuşmayı denese de onu dinlememiş, 49'da bırakmıştı beni ibne. Ulan siktiğimin kalpsizi hangi insan 49'da kalmayı hak ederdi ki...

"Piçe bak, kızları nasıl da düşürüyor kendine. Öğretmen olmaya gelmemiş sanki best model seçmelerine katılmış, pezevenk."

Yanımdan gelen sesle düşüncelerimden sıyrılıp Tao'ya döndüğümde ön sıradaki kızlarla gülerek konuşan Kris hocaya baktığını görmüştüm. Eh tabi, herkes Kris hoca hakkında benim gibi düşünmüyordu. Yani en azından, Tao böyle düşünmüyordu.

Neden bilmiyorum ama ben, Park Pezevenk Chanyeol'dan nasıl nefret ediyorsam o da Kris hocadan öyle nefret ediyordu. Dört dörtlük pırlanta gibi bir hoca olmasına rağmen sırf giyimi ve sıra dışı tarzı yüzünden onu, öğretmen gibi olmamakla suçlardı. Ona göre, torpille öğretmen olmuştu.

Zaman zaman bu konu yüzünden onunla tartışırdık. Kris hocayı savunduğum için bana düşman kesilir, ana bacı söverdi. Hatta bir keresinde sırf onu savunduğum için o da gıcıklığına Park Pezevenk Chanyeol'un bana karşı yaptıklarında haklı olduğunu söylemiş ve ağız burun birbirimize dalmaktan Lay sayesinde son anda kurtulmuştuk.

Hadi ama amına koyayım bu hocayla Pezevenk Chanyeol'u da karşılaştırmazsın. Bunu sadece o ibneye gıcık olduğum için söylemiyordum. Kris hocanın kalbi o kadar güzeldi ki sırf bir keresinde sınıfımızda fenalaşıp bayılan bir kız öğrenciyi kendi kucaklayıp hastaneye götürmüştü. Üstelik o günkü ders programı oldukça yoğun olmasına rağmen tüm derslerini iptal etmiş, ayılana kadar kızın başında ailesiyle birlikte beklemişti.

Kim ne derse desin bu adam her zaman favorim olacaktı. Umarım o şerefsiz Edebiyatçı da Kris hocadan biraz örnek alabilirdi. Yoksa puşt yüzünden kendi dilimden de nefret edecektim.

"Everybody look at me!" (Herkes bana baksın!) Kris hocanın sesiyle bakışlarımı ona yönelttiğimde tahtanın önünde tebessümle bize baktığını gördüm. Bakışlarını üzerimizde gezdirerek hareketlendiğinde sıraların arasında dolaşmaya başlamıştı.

"Today, i want you to provide information about the profession you want to choose in the future." (Bugün, ileride tercih etmek istediğiniz meslek hakkında bize bilgi vermenizi istiyorum.)

"Who wants to say first?" (İlk kim söylemek ister?"

Kris hoca, bakışlarını etrafta gezdirerek bir cevap beklerken arkadan birinin kalemle sırtımı deldiğini hissettim. Sinirli bakışlarımı Sehun'a döndürdüğümde o hiçbir şey olmamış gibi masumca gülümsüyordu. Ulan orospu çocuğu kara delik açtın sırtımda.

Fuck you, Teacher! (Chanbaek)Where stories live. Discover now