Forgive me

3.3K 266 1.1K
                                    












     Chanyeol  (Sürprizz🙈)


    Hastane koridorunu kaçıncı kez turlayışım olduğunu sayamasam da farkında olduğum tek şey, içeride yatan bebeğimin gözlerini açmasına deli gibi ihtiyacım olduğu gerçeğiydi. Benim miniğim, içeride tek başına mücadele ederken elimden hiçbir şey gelmemesi paramparça ediyordu beni. Ona varlığımı hissettirememek, kollarımla minik bedenini göğsüme hapsedememek berbat bir şeydi.

Sahi, o da üşüyor muydu yokluğumda? Tıpkı benim onun yokluğunda üşüdüğüm gibi...
        

Hastaneye nasıl geldiğimizi bile hatırlamıyordum. O kadar çok korkmuştum ki onu o halde görünce... Biri eliyle kalbimi söküp almıştı sanki yerinden. Dünyam tamamen karanlığa gömülmüştü ve ben, biri canımı yerinden söküp alırken deli gibi çaresizce feryat etmekten başka hiçbir şey yapamamıştım...

Hayat tam o anda durmuştu, benim için. Bir başıma, kimsesiz kalmıştım...

Hastane duvarları üstüme üstüme gelmeye başlarken kendimi oturaklardan birine atıp sakinleşmek adına derin derin nefesler alıp vermem de bir işe yaramamıştı. Baekhyun, gözlerini açmadan yaşadığım bu cehennem azabı asla son bulmayacaktı işte. Kalbime batan dikenler onsuz geçen her an daha da büyüyüp beni kanatmaktan vazgeçmeyecekti. Yokluğunda ölecektim...

Sana ihtiyacım var bebeğim, ne olur aç gözlerini...

Kalbim göğüs kafesimden çıkmak için feryat ederken gözlerimden akan yaşları durdurmak için de artık mücadele etmiyordum. Benim yüzümden o haldeydi. Tüm her şeyin suçlusu bendim. Aptal bir orospu çocuğu gibi davranıp hem kendimi hem de onu yakıp kül etmiştim. Şimdi nasıl başa çıkacaktım bu azapla? Şu amına koyduğumun dünyasında en sevdiğim insanın sonu olursam ne yapacaktım?

Bu düşüncelerle deli gibi hıçkırıklara boğulurken içimden Tanrıya dua ediyordum. Tanrım, ne olur benim canımı al ama ona bir şey olmasına izin verme. Benim ömrümden alıp onun ömrüne kat. O bensiz de yaşayabilir ama ben onsuz yaşayamam...


Baekhyun, gitme. Yalvarırım gitme. O güzel gözlerini kapatma sonsuzluğa. Beni öldürme. Canımı alma. Katilin olmama izin verme. Benden intikamını böyle alma. Bu kadar acımasız olma.

Lütfen... Lütfen....

"Beyefendi? Beyefendi? Kendinize gelin! Kimse yok mu? Yardım edinn!" diye başımda bağıran kadının sesini kulaklarım duymayı reddediyor gibiydi. Tamamen tükenmiş hissediyordum kendimi. Hıçkırıklarımın arasında zar zor nefes almaya çalışırken Baekhyun diye haykırıyordum gökyüzüne doğru. Tanrım duy sesimi. Baekhyun'u kabul etme yanına. Lütfen sadece benim meleğim olarak kalmasına izin ver. Lütfen, lütfen...

"Beyefendi! Derin nefes alın! Hadi, lütfen!" diye bağıran kadının sesi bir süre sonra benden uzaklaşmış gibiydi. "Hanımefendi ben doktorum, lütfen kenara çekilerek görevimi yapmama izin verin."

Birinin yanıma eğilerek başımı tuttuğunu hissettiğimde o kişiyi kendimden uzaklaştırmaya çalışıyordum. Defolup gidin, beni rahat bırakın!

"Delikanlı, hadi sakinleş ve gözlerime bak!"

Haykırışlarıma devam ederken doktorun benimle konuşma çabalarını görmezden geldim. Şu an istediğim şey, birkaç sikik teselli cümlesi değildi. Baekhyun'u istiyordum. Bana sımsıkı sarılmasını, küçücük kollarıyla bedenime sokularak göğsüme saklanmasını, tüm bu olanların bir şakadan ibaret olduğunu söylemesini istiyordum.

Fuck you, Teacher! (Chanbaek)Where stories live. Discover now