Ne, o Xiumin hyungla mı öpüşmüştü!?

"NEEE SEN XİUMİN HYUNGLA MI ÖPÜŞTÜNN?" diye mutfaktan bağırarak gelen Kai'yle göz devirmiştim. Dedikoducu teyzeler gibi bizi mi dinliyordu?

Chen, birden panik olarak inkar etmeye çalıştığında biz çoktan Kai'yle başında azrail gibi dikilmiştik. Sanki bilmiyorduk ilişki yaşadıklarını. Geçen gün ağzından kaçırmıştı zaten. Ayrıca evde de Xiumin hyungla sürekli flörtleşiyorlardı. Tek istediğim bize başlangıç hikayesini anlatmasıydı.

"Chen, her şeyin farkındayız kardeşim. Dökül." dediğimde sıkıntılı bir nefes verip konuşmaya başladı. "Bakın anlatacağım ama sincabımı utandırmayın. Dalga geçersiniz diye size -özellikle Baek sana- söylememi istemedi."

Amına koyduklarımın gözünde şeytan mıydım da benden korkuyorlardı. Sanki diğerleriyle dalga geçmiştim de onlarla da geçecektim.

Sözlerini göz devirerek onayladığımda konuşmasına devam etti. "O gün kalbini kırdığımda kapıyı çekip gitmişti ya hani. Ben de ardından çıktığımda bir süre peşinden gitmek zorunda kaldım. Sincap hızında gittiği için ona yetişmekte zorlanıyordum. Ehehehe her neyse. İşte gittiğimde tuttum kolundan dedim ki beni bırakıp hiçbir yere gidemezsin. Sonra şokla gözlerime bakakaldığında tam dediklerimin farkına varıp götümü kurtarmaya çalışacaktım ki birden beni tutarak kendine çekti. Öyle bir süre yüz yüze durduğumuzda sessizliği bozarak benim için gay olur musun Chen, diye sormasını beklemiyordum. Tabii ben şok. Mal gibi yüzüne bakıyorum. Eğwe eğwe oldum. O da bana kal geldiğini anladı zaten sonra gözlerini devirerek sanırım bunu anlamanın tek bir yolu var diyip dudaklarıma yapıştı. Ama anasını sikeyim o kadar güzel bir öpüşmeydi ki sanki midemde kelebekler değil, penguenler uçuştu. İşte o an dedim ki kendi kendime oğlum Chen, sen de pipi seviyormuşsun meğer. Yani kısacası o günden sonra oldu bir şeyler." dediğinde ben anlatma şekliyle krize girmiştim. Şerefsiz bir yerde de ciddi kalamıyordu.

"Her pipiyi değil, benim pipimi seviyorsun artık." diyerek odaya Xiumin de giriş yaptığında Chen hızla yerinden kalkıp "Gelme!" dedi. Hepimiz şokla ona bakarken Xiumin de anlamamış gibi ona bakıyordu. "Ne?"

"Bts'e koyu antiymişsin sincabım. Bu kalbimi ne kadar kırdı haberin var mı? Ben seninle Bts konserine gidecektim daha. Hayallerimi yıktın!" diye dramatik bir şekilde konuştuğunda ben kahkaha atmaya başladım. Şerefsiz, yemişti numaramı.

Xiumin şaşkınca ona bakıp "Ne antisi aşkım? Ben koyu Bts fanıyım. Biasım da Jungkook." demişti. Vay anasını... Chen mutlulukla birden ona doğru atak yapıp kucağına aldığında "İşte, ruh eşim! Yaşasın Jikook!" diye bağırıyordu. Bu hallerine iğrenerek bakarken tanrıya içimden dua ediyordum. N'olur bunlar gibi bir ilişkim olmasın. Karşıma çıkan adam tam benim kafa dengim olsun.

Bir dakikaaa! Adam mı demiştim ben!? Tövbe yarabbim tövbe. Ne olur bu duam boşa gitsin. Çok amin!

Panikle yerimden fırlayıp "Ulan amına koyduklarım, gayliği bana da bulaştıracaksınız. Siktirin gidin yanımdan!" dediğimde Chen dil çıkararak Xiumin'in elinden tutmuş ve odadan çıkmıştı.

"Bence sana çoktan bulaştı da haberin yok." diye mırıldanan Tao'yla tam üstüne atlamak için atak yapmıştım ki Lay beni durdurdu. "Ulan kaşar Baek, ne hemen atlama pozisyonuna geçiyorsun? Tavşanlar senin kadar atlamıyor. Ayy tavşan dedim de aklıma tavşanım geldii. Acaba ne yapıyordur şu an..." diyen Lay'le çıldırmamak için hızlıca portmantodan ceketimi almış ve sokağa fırlamıştım. Amına koyduğumun topları inadına yapıyordu sanki.

Okullar Christmas tatilinde olduğu için 7/24 şerefsizlere katlanmak zorunda kalıyordum. Umarım tatil sonunda beyaz önlük giydirip kapatmazlardı beni hastaneye.

Fuck you, Teacher! (Chanbaek)Where stories live. Discover now