Dalga geçer gibi gülerek bana baktığında "Homofobik?" diye sormuştu. Sikeyim ya, ben bizimkilerin götünü kurtarmak için hocalara biseksüel olduğumu söylemiştim. Şimdi herkesin içinde bunu derse ne yapardım? Şerefsiz Lucas'la gay diye o kadar dalga geçmiştim, bunu öğrenirse tüm sınıfla üzerime oynardı.

Ecel terleri dökmeye başlarken bana son bir soğuk bakış atıp "Yerine oturabilirsin, Byun." demişti. Kirpiklerimi kırpıştırarak yüzüne baktığımda onun, bocalamış ifadem karşısında zevkten dört köşe olduğunu görebiliyordum. Ne? Bipolar orospu çocuğu tüm o şeyleri benim götümü tutuşturmak için mi yapmıştı şimdi? Senin amına koyayım hoca!

İçimden söverek yerime oturduğumda hocanın yüzüne bir daha katlanmamak için kollarımı sıraya koyarak yüzümü de arasına gömmüştüm. Orospu çocuğu, beni bu sefer gerçekten utandırmıştı. Gözlerimi kapatırken tek dilediğim şey, tüm bu olanların bir rüyadan ibaret olmasıydı...



~~



"Pişt, gerizekalı uyansana! Alooo!" "Uyanmıyor bu, ne yapacağız?" "Öldü mü acaba?" "Yok lan Chanyeol hocayı öldürmeden gitmez bu dünyadan." "Siktir, Chanyeol hoca..."

Tepemde sesler duymaya başladığımda onları takmadan uyumaya devam etmeye çalıştım. Sonuçta bu hayattaki en önemli şey, yemek ve uykuydu. Onu da bu mallar uğruna feda edemezdim.

Tam tekrardan uykunun güzel kollarına çekiliyordum ki birden kafamdan aşağı dökülen suyla "NE OLUYOR AMINA KOYAYIM!" diyerek yerimden fırlamıştım. Başımı kaldırınca karşımda elinde boş su şişesi olan edebiyatçıyı görmek sinirle gülmeme neden olurken hırlayıp üstüne atlamak için bir hamle yapmıştım ki Kai, belimden tutarak beni kendine çekti. Şerefsiz, dejavu yaşatmıştı bana.

"Ne o, Byun? Beni mi döveceksin?" diyerek alayla konuştuğunda ona sinirle tıslayıp "Sizinle muhattap olmak istemediğimi özellikle belirtmiştim, hocam. Neden sürekli benimle uğraşıyorsunuz?" demiş ve gülerek bana bir adım yaklaşmasına neden olmuştum.

Sinirle gözlerinin içine bakarken bir an bu halime kıkırdamış ardından kulağıma eğilerek "Unuttun mu, bu savaşı sen başlattın, küçük. O zaman bana da hakkını vermek düşer. Ayrıca şu an bana sinirli bir şekilde bakmanın üzerimde hiçbir etkisi yok. Islak, kızgın bir köpek yavrusuna benziyorsun." dediğinde sinirle dudaklarımı dişlemiş ve onu kendimden uzaklaştırmak için bir hamle yapmıştım. Ama o, birden ellerimi tutup beni hızlıca kendine çekerek şaşkınca ona bakmama sebep olmuştu. Ne yapmaya çalışıyordu bu dengesiz?

Ciddi haline bürünüp gözlerimin içine baktığında dudaklarıma nefesini vererek konuşmaya başladı. "Saçma sapan oyunlarla beni saf dışı bırakabileceğini mi sanıyorsun, Byun? Ama unuttuğun çok önemli bir şey var. Ben, senin arkadaşın değilim. Yaptıkların belki 18 yaşındaki bir çocuğu üzebilir ama beni üzemez. Eğer gerçekten benden intikam almak istiyorsan bunu daha sağlam oyunlarla yap. Böyle çocuksu şeylerle uğraşma. Ve çok istiyorsan sana erkeklerle çekilmiş olduğum gerçek(!) samimi fotoğrafları gönderebilirim. Böylece bir daha shop yapmakla uğraşmak zorunda kalmazsın."

Şerefsizin cümleleri bile benimle dalga geçiyordu resmen. Bana son bir bakış atıp çıkışa yürümeye başladığında ben arkasından sinirle saçlarımı yolmakla meşguldüm. Amına koyduğumun hocası bir insanı nasıl sinir etmesi gerektiğini iyi biliyordu.

Alev saçan gözlerle bu sefer bizimkilere döndüğümde onlar ellerini havaya kaldırarak beni durdurmak için hamle yaptılar. "Sayın amına koyduklarım, hoca başımdan aşağı su dökerken siz neredeydiniz acaba?" diye sinirle bağırdığımda Chen, konuşmaya başladı. "Kanka aslında Sehun seni uyandırmaya çalışıyordu ama hoca birden yanımıza gelip bize eliyle konuşmamamız için işaret yaptı. Bak valla engel olurdum, beni biliyorsun ama zaten edebiyatım 50, bir de sözlüme düşük verirse ne yaparım?"

Fuck you, Teacher! (Chanbaek)Where stories live. Discover now