9. Bölüm "Tüy kadar"

Start from the beginning
                                    

"Ona beni hatırla diyemem," dedi Batı. Ses tonundan çaresizlik akarken yüreğindeki yarayı yüzüne taşımışçasına ağrısı vardı.

"Benim yanımda dur, sana ihtiyacım var diyemem. Hayatını mahvettiğim insana bir darbe daha vuramam anlasana. Artık onu bu girdaba daha fazla sürükleyemem."

"Hande'yi sen sürüklemedin Batı. O," dedi Can güçlükle yutkunup gözyaşlarını durdurmaya çalışarak.

"Kendi öz iradesi ile seni tercih etti."

Bir mahkum gibiydi gözleri. Işıklar kapalı, sokak lambasının loş dokunuşları süzülüyordu odaya ve o bir mahkuk gibi tutsak olan ruhunu bedeninde tutmaya çalışıyordu. Gece rengi saçları bu loş ışıkla hafif parlasa da o yine kapkaranlıktı. Bunu kendi istemiyor, arzulamıyordu ama siyahın o asil ama her saniye birer hücresini boğan katlinden kurgulamıyordu.

"Yapamam anlasana. Yapamam. O böyle acı çekecekse, beni hatırla diyemem."

Bu sefer gözlerinden akan elmas tanesi yaşları elmacık kemiklerinden süzüldü Batı'nın. Çenesi titrerken gözünün önüne gelen o acı anıyı tekrardan yaşadı sanki.

Kan gölüne dönen bir asfalt, yüzü örtülen bir insan ve çaresizce ona ulaşmaya çalışması ama kahreden bir hiçlik duygusu.

"Onu bir kere daha kaybetmeye dayanamam. Bu sefer ölürüm gerçekten."

Ne kadar kendini sıksa da çenesine süzülen yaşı Can da engelleyemedi. Bu, Batı'nın Hande'den uzaklaşacağı anlamına geliyordu. Her şey eskisi gibi olmuş sanarken yeniden tepetaklak olmak artık Can'a bile ağır geliyordu. Hande'den uzaklaşmak ne kadar acı verecek olsa da Batı'ya karşı gelecek değildi.

Gözlerini yana çevirdiğinde boşlukta sallandı bakışları. Bir şey de diyemiyordu. Batı'nın tüm bu hikayede Hande'yi en çok önemseyen kişi olduğunu bir kere daha anlamıştı ama içi içini yiyordu. O da Hande'nin asla zarar görmesini istemiyordu ancak her şeye rağmen bu, intikamdan vazgeçmek anlamına geliyordu. Gitmek demek, bırakmak demekti. Ve bırakmak hiç başlamamış olmak anlamına geliyordu. Can düşünceli bir hale bürünmüştü ki Batı devam etti.

"Dava açacağım. Servet abiden yardım isteyeceğim. Senin için de şahitlik yapacağım. Tüm bunları yapacağım rahat olabilirsin."

Derin bir nefes aldı Can. Öne doğru eğilip Batı'nın iki bileğini birden tuttu.

"Bu yolda sonuna kadar beraberiz kardeşim. Senin yolun benim de yolum."

Gülümseyemedi Batı. Yorgun gözlerindeki bakış Can'ın yüzünde gezinirken derin bir nefes aldı.

"Hande'yi yalnız bırakma olmaz mı?"

Gülümsedi Can. Bir kere daha gerçek sevginin ne olduğunu gözlerinden anladığı bu genç adamın bileklerini dostlukla sıktı.

Gecenin o karamsar karanlığında iki genç bir kere daha sessizliğe gömüldüğüne ay yeniden yükselmişti yıldızların yapayalnız bıraktığı gökyüzüne. Hava yavaştan soğurken devamında ne getireceğini bilmemek insanda tuhaf bir bilinmezlik hissi oluşturuyordu.

Yine de bilemezdi insanoğlu, sabah doğacak bir güneşe mi göz açacak yoksa kara bulutlarla dolu bir gökyüzüne mi?

🔲🔲🔲

Gözlerimi açar açmaz çalan telefonu kulağıma tuttum.

"Evet?"

"Hande Hanım sergiye gelmeyecek misiniz?"

ÖLÜMÜN KORKAK FEDAİSİ Where stories live. Discover now