(2) "Zavallı beyinler"

16.2K 1.5K 1.6K
                                    

ÖKF🔲🔲🔲

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.






ÖKF
🔲🔲🔲

~Ölüm dedi ki; ben bir kurtuluş olsaydım, mezarlarınız sessizliğe boğulmak yerine neşe ile harmanlanırdı.~


🌼

Ölüm denilen şeyin sadece bir yok oluş olduğunu düşünen zavallı birçok insan var dünya üzerinde.

Yok oluş ve bir hiç olmak.

Her ikisi de iç ürperten hırçın kış ayazı gibi saplanıyor insanın kursağına. Var olan bir şeyin yok olması kadar acı bir şey var mıdır ki? Hiç olmamışsın gibi, öylece yok olmak. Her gün dünya üzerinde birileri ölüyor. Belki her saat başı, her dakika, her saniye. Genç, yaşlı, bebek, hasta, zengin, fakir...

Biri öldüğünde normal karşılıyor bünyelerimiz. Peki ya sevdiklerimiz? Sevdiklerimiz öldüğünde de normal karşılayabiliyor muyuz? Yoksa acısı ile kahrolmak reva mı geliyor? Elimizde tuttuğumuz ellerin toprağa karışması ve aslında zaten ondan gelmiş olması yakmıyor mu ciğerlerimizi?

Gecenin kıskanç karanlığının gündüzün halsiz ışıklarını bastırdığı bir saatte ölümle ilgili tonlarca düzenek kurmuştum kafamda. Sadece, kendi kafamda.

Bu kadar mıydı yani, ölmüş müydü?

Canlı video bitmesine rağmen, telefonun karanlık ekranına bakmaya devam ediyordum. Titreyen ellerimden ötürü telefon sağ sol yapıyor gözlerimse hayali bir noktaya takılmış öylece nöbet tutuyordu. Titreyen sadece ellerim değildi hiç şüphesiz. Kalbim, bedenim, iç organlarım, tüm hücrelerim aynı anda titriyordu. Bu, deprem etkisi yaratan kaosun zulmetli bir çığlığıydı. Ölümün sert ve soğuk kırbacını hissediyordum ensemde. İlk defa, hayatımda ilk defa böyle bir boşluğa düşmüştüm. Kara, kapkara bir boşluk.

Daha önce şiddet içerikli birçok video izlemiştim ancak bu çok farklıydı. Bir insanın bile isteye kendine zarar vermesi kendine eziyet etmesi kendi kendini parçalaması ve bundan büyük bir zevk alması kadar acınası bir şey olabilir miydi? Bunun nasıl bir mantıklı açıklaması olabilirdi?

Hipnoz olmuşçasına tek bir noktaya odakladığım gözlerimi hareket ettiremediğim gibi birkaç dakika önce izlediğim sahnelerin beynimi uyuşturan darbelerini de silemiyordum zihnimden. Basılan bir kitabı andırırcasına sürekli yenileniyordu görüntüler kapatmadığım göz kapaklarımın ardında. Gerçi gözlerimi kapatmama düşünmeme ya da yeniden izlememe gerek yoktu. Açık gözlerimin önünde defalarca tekrar ediyordu video cüretkar bir şekilde.

Kırmızının en fahiş tonundaki kan, onlarca papatya dövmesi, bembeyaz bir ten, inleme sesleri, yoğun bir hazla kesmeye devam ettiği bilekleri...

Ölmüş müydü gerçekten?

Tekrar hesabına girdim hızlıca. En son paylaştığı resme gelip tıkladım. Yorumlar gelmeye devam ediyordu.

ÖLÜMÜN KORKAK FEDAİSİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin