4. Bölüm "Yalancının şamdanlığı"

7.8K 1.1K 1.8K
                                    


                                 M P G                                🔲🔲🔲

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


M P G
🔲🔲🔲

Hani böyle derin bir nefes aldığında yetmiyormuş gibi gelir de kendini daha kötü hissedersin. Ya da dur öyle değil, anlatamadım. Bak şimdi, önce bi gözlerini kapat. İstersen kapatma, yani bunalırsan falan.

Kalbim sıkışıyor, hiçbir şeye karşı isteğim yok. Sanki güneş de isteyerek doğmuyor. Ay bugün parladı mı? Çiçeklerden açmayanlar var. Herkeste var bir bıkkınlık. Ne oluyor? Kesin bir yerlerde bir masumun canı yandı yine. Kimse istemiyor bir şeyler yapmak.

Niye böyle oldu ki? Dünyaya geliş amacımız neydi? Bugün yemek yedin mi? Konudan mı saptım? Dur baştan alayım o halde. Ya da almayalım çok yoruldum. Halsizlik var üstümde.

Sanki...
Sanki uzun bir ömür bahşedilmiş de bunun ağırlığı ile eziliyormuşum gibi. Ruhum nefes alamıyor artık.
Ve bedenimle birlikte günden güne boğuluyorlar.

Uyku ne kadar da tatlı geliyor. Sence de öyle değil mi çocuk? Kollarımdasın ve ben seni hiç yabancılamıyorum. Rüyalarıma girdiğin için mi? Nedir bu yakınlık?

Öyle bitkinim ki hiçbir şeyi hissedemiyor, sadece uykunun beni daha derinlere götürmesini umuyorum. Böyle kapkaranlık bir ormana, yumuşak bir yatağa, çiçeklerle süslü bir küvete...

Ama gözlerim benden ayrı hareket ediyor ve arada bir açılıyor. O zaman çiçekli küvetin hayal olduğunu anlıyor tavandan sarkan donmuş etlerle karşı karşıya geliyorum.

Sonra birden kapı açılıyor. Feride öğretmenin telaşlı yüzü gelip gidiyor.
Ne kadar oldu burada tıkılı kalalı bilmiyorum ama uzun zaman olmuş olacak ki beni merak edip gelmişler.

Ya merak edecek biri olmasaydı? O zaman ölümün soğuk nefesini hisseder miydim?

Bizi sarsıyorlar ama ben kollarımdaki çocuğu bırakmıyorum. Açıkçası bunu isteyerek yapmıyorum sanırım yapışmışız. Pek bir şey hissedemesem de arada bir açılan gözlerim gelişmeleri anlamama yetiyor.

Çaresiz o çocukla birlikte kaldırıyorlar beni. Bu güzel bir şey değil. Kimin umrunda? Sadece sinirliyim tatlı uykumu böldükleri için.

"Ambulansı arayın çabuk!"

"Çocuk! Çocuk uyandı mı?"

"Ressam gözlerini açıyor."

"Umut? Kendine gel Umut!"

Okulun koridorlarını taşınarak geçerken gözüme diğer çocuk çarpıyor. Beni bu halde görünce elindeki su dolu bardağı yere düşürüyor. Onca zaman beni mi beklemiş? Şaşkınlık ve biraz da hüzünle gözlerini benden alamıyor. Onda büyük bir etki bıraktığım kesin. Dudaklarım bunun gururu ile kıvrılırken benimle birlikte taşınan çocuğa bakıyorum. O hala baygın sanırım, gözleri kapalı. Benim de öyle olmam gerekirdi. Doğru düzgün bayılamıyoruz bile hay böyle işin.

ÖLÜMÜN KORKAK FEDAİSİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin