(27) "Küle dönen anılar"

8.6K 1.2K 616
                                    







Ö K F
🔲🔲🔲

                                Ö K F                                🔲🔲🔲

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız. 🤍

İnstagram hakugu

"Bu konu hakkında," dedim elimdeki dosyayı daha fazla sıkıştırarak.
"Semih'le paralel ilerliyorduk Tolga Bey."

Cümlemi tamamlamamla Semih'in şaşkınlıkla bana bakması bir oldu. Fark etmeyeceğimi mi sanıyordu? İnstagram takibinden bahsetmesi, bunu Tolga Bey'e açıklaması ve Batı olayını kendi üzerine almak istemesi...
Tüm bunların tek bir amacı vardı, o da benim her şeyi öğrendiğimi biliyor olmasıydı. Aksi halde eskisi gibi sessiz kalırdı ve bana bırakırdı. Kendini göstermeye başladığına göre defteri okuduğumu anlamış olmalıydı. Madem sen adım atıyorsun, ben de geri durmayacağım.

"Çok güzel. Çok güzel!"

Tolga Bey beğeni ile her ikimize bakarken bizim aramızda soğuk rüzgarlar esiyordu. Bir nebze de olsa Tolga Bey'i susturduğum için içim rahattı ama şimdi hiçbir şey olamamış gibi davranamazdım. Semih de artık her şeyi öğrendiğimin farkına varmıştı. Şimdi ne yapmalıydım?

Tolga Bey elindeki kağıtlara birkaç not aldıktan sonra "O halde," dedi kaşlarını çatıp ciddi bir hale bürünerek.
"Mert ve Kerem, Sare isimli hastayı, Aliye ve Canan, Sude isimli hastayı, Işıl ve Lale, Polat isimli hastayı, son olarak Hande ve Semih de Batı isimli hastayı kurumumuza getirmeye söz vermiş bulunuyor. İtirazı olan var mı?"

Elimdeki kalem kırılmak üzere olduğunu ifade edercesine çıtırdarken gözlerimi bir an olsun Semih'ten ayırmıyordum. O ise ona baktığımın bilincinde olarak bakışlarını yerden kaldırmıyordu. Yüzünde pişmanlık mı desem, mahcubiyet mi desem, tuhaf bir ima vardı. Yine de kimin umrunda ki? Her şey açık değil mi?

Toplantı bitiminde herkes birbir çıkarken geriye Lale, ben ve Semih kalmıştık. Benim de kalkmadığımı görünce Lale yavaşça hareketlendi ve sarı saçlarını eli ile tarayarak son kez Semih' in gözüne bakıp odayı terk etti.

Büyük masada sadece ikimiz kalmıştık.

Ben masadaki hayali bir noktaya, Semih ise önüne bakıyordu. Her ikimiz de baktığımız yerde donup kalmış gibiydik. Ortam çok sessizdi. Terk edilmiş harabe bir evin boşluğu, yağmurlu bir günün yorgunuluğu, yalnız bir insanın çaresizliği vardı üzerimizde. İkimizin de ağzını bıçak açmıyordu. Belki de diğer herkes bilerek terk etmişti ortamı. Maksat sandıkları gibi tek taraflı aşkımızı konuşmaktı. Böyle sanıyorlardı. Nereden bilebilirlerdi ki her ikimizi de susturan, dillerimizi ölü bir ruh haline getiren bir kaosun olduğunu?

Derin bir nefes aldığımda "Bilerek koydum," dedi.

Gözlerimi masadan ayırıp ona baktığımda ilk defa gözlerime baktı.

ÖLÜMÜN KORKAK FEDAİSİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin