Seni Seviyorum

553 55 14
                                    

Keyifli Okumalar...

Sonumu kabullenerek aralık olan kapıyı ittim ve odaya girdim. Kevın kendini işine vermiş bir halde masasın da oturuyordu. Üzerindeki takım elbiseyle vahşi ve ateşli bir enerji yayıyordu etrafına. Beni görünce duruşunu hiç bozmadı sadece bakışları biraz değişir gibi oldu, bana anlatmadığın daha neler var der gibiydi o laciverte dönmüş gözleri. Kapıyı kapatarak onun uzağında ve karşısına gelecek bir şekilde durdum. Sanırım bu kadar mesafe yeterliydi.

"Beni görmek istemişsin?"

Sorum üzerine elindeki kalemi bırakıp yavaşça doğrularak ayağa kalktı ve bana doğru yürümeye başladı. Attığı her bir adımda zapt etmeye çalıştığım yoğun duygularla tek kelime etmeksizin sadece ona baktım. Karşımda ve oldukça yakınımda durdu. Bu kadar yakın olması bedenimde alarm zillerinin çalmasına neden oluyordu. Bu kesinlikle iyi değildi.

"Bana neden kutlama yaptığınızı söylemedin?" Yüz hatları ve sesi az önceki gibi sertti. Gözlerimi kaçırma ihtiyacı hissettim ve kısacık bir an yan tarafta duran deri koltuğa baktım. Benim üzerimde bu derece baskın olması hiç adil değildi.

"Sen görüntüye bakarak hüküm verdin, bunda haksız sayılmazdın. Suçluydum ve bunu kabullendim. Durum sadece bundan ibaret. Sorun yok yani..." Rahatlığım ve sözlerim karşısında çenesinin seğirdiğini fark ettim.

"Bence sorun var Julietta." Ellerini pantolonun ceplerine soktu ve etrafımda ağır adımlarla yürümeye başladı. Onun keskin bakışları üzerimdeyken ve bana bu kadar yakınken doğru dürüst düşünemiyordum bile.

"Eğer bana kutlamanızın nedenini söylemiş olsaydın..." Başımı kaldırıp gözlerine baktım. Mavilikleri gördüğüm anda kalbim kontrolsüz bir hızla atmaya başladı.

"Hiç bir şey değişmezdi Kevın." diyerek sözünü kestim ve ona karşı çıktım, duygularımı belli etmemeye çalışarak. Oysa ki onun yakınlığından dolayı aklım bulanıyor kokusu başımı döndürüyordu. Bunu bilinçli yaptığına yemin edebilirdim. Beni zor durumda bırakmaktan zevk alıyor gibi keyifli görünüyordu. En mantıklı seçenek bir an önce bu odadan çıkıp gitmemdi.

"Şimdi izninle işimin başına dönmem gerekiyor."

Kestirip atmak istedim ve ondan karşılık beklemeden kapıya doğru dönerek birkaç adım attım. Kevın ileri doğru atıldı ve beni bileğimden yakalayarak kendine doğru çekti. Beni bulan bakışları öfke ve tutkunun oluşturduğu harika bir karışımla alevlenmişti. Çaresizce onun gözlerinde hapsolmuşken, içinde bulunduğu ruh halini çözmeye çalıştım ama bu konuda pek başarılı olduğum söylenemezdi.

"Julietta." dedi dişlerinin arasından, uyaran ses tonuyla.

"Beni kızdırmaktan zevk mi alıyorsun?"

O kadar yakındık ki bedenlerimiz birbirine değiyordu ve en az benim kadar Kevın'ın da bundan etkilenmiş olduğunu gözlerinde kümelenen harelerden anlamak mümkündü. Delicesine çarpan kalbimin uyumuyla, hızlanan nefesim kulaklarımda uğulduyordu o anda. Varlığının üzerimde yarattığı his çok fazla yoğundu. Ne yazık ki buna engel olamıyordum. Kalbime de bedenime de söz geçiremiyordum söz konusu Kevın olduğunda. Alevlenen ortamı sakinleştirmek ve kendimi savunmak için çenemi yukarıya kaldırdım.

"Elbette hayır. Sadece daha önce benden istediğin gibi gözüne batmamaya çalışıyorum." Beni bu işyerinde görmek istemediğini söylediği gün net bir şekilde hafızamda tazeliğini koruyordu.

"Bugün duruşman olduğunu bana neden söylemedin?" Konuyu değiştirmesi akıllıcaydı. Bakışları dudaklarımdayken onları aralayıp cevap vermek oldukça güç oldu benim açımdan, bu yüzden kısık ve gergin bir ses tonuyla konuşmak zorunda kaldım.

JuliettaWhere stories live. Discover now