Hadi Bebeğim

596 50 13
                                    

Keyifli Okumalar

"Günlük programınızı alıp hemen geliyorum efendim." Gözlerimin gözlerinde takılı kaldığını Abigail'in araya girmesiyle fark etmiştim. Kevın başını çevirip sekreterine dönerken ben kendimi ona kaptırdığım için içten içe azarlayıp durdum.

"Odama gelmeden önce bana Mikail'i bağla."

"Tabi efendim." Kevın bana bir daha bakmadan odasına girdi. Bugün sanki daha ılımlı ve uyumlu gibi görünüyordu. Ya da ben yanlış yorumluyordum emin değilim. Çok geçmeden Cooper da geldi, neşeli kişiliğiyle aydınlatmıştı bulunduğumuz katı.

"Dün görüşemedik ama haberleri Ayda'dan aldım. Senin adına mutlu oldum Juli."

"Teşekkür ederim." dedim ve ona sarıldım. Odasında olduğumuz için rahat davranmam da bir sakınca yoktu. Her ne kadar patronum olsa da o beni anlayan ve destekleyen en iyi dostlarımdan biriydi.

"Kevın öğrenince nasıl tepki verdi? Bir şey söyledi mi sana?" diye sordu gözlerine yansıyan merakla. Aman Tanrım etrafım çok fazla meraklı insanla kuşatılmıştı.

"Bana güzel dileklerde bulundu. Sorun yok yani, her şey olması gerektiği gibi." Onun ve Ayda'nın Kevın ile birlikte olmamı istediklerini biliyordum ama anlamadıkları şey artık karşımda beni seven adamın olmayışıydı. Kevın değil beni sevmek onunla aynı ortamda bile bulunmama tahammül edemiyordu. Zorda olsa bunu kabullenmeye çalışıyordum ama gel gör ki o ikisine anlatamıyordum.

"Senin boşandığını öğrenmesi sana karşı yumuşaması anlamına gelir. Eminim bu gün ve bundan sonraki günler sana bakış açısı tamamen değişecektir." Ah Cooper ve teorileri. Başımı iki yana sallayarak onunla aynı fikirde olmadığımı gösterdim ve odadan çıkarken ona gülümsedim.

Ve yoğun tempo başlamış oldu. Günlük rutin işlerimle ilgilendim ve Kevın'ı düşünmemeye çalıştım. Öğleye doğru Roselin geldi, sanırım öğle yemeğini birlikte yiyeceklerdi. O kadını görmek beni hüzünlendirse de içten içe bu duygumu bastırmaya çalıştım. Kevın'ın kız arkadaşı olabilirdi ama bu ondan nefret edeceğim anlamına gelmiyordu. Aksine ağırbaşlılığı ve hanımefendiliğiyle oldukça sempatik bir kadındı Roselin. Üzerine giydiği yüksek bel pantolonu ve saten gömleğiyle çok şık ve güzel görünüyordu. Saçları onu partide ilk gördüğüm günkü gibi canlı ve parlaktı.

"Hoş geldin Roselin" dedim tüm samimiyetimle gülümserken ona.

"Hoş bulduk, nasılsın Julietta?" Ne kadar da naif bir kadındı. Kevın'ın benden daha iyi birini bulduğu su götürmez bir gerçekti. Belli belirsiz bir hüzün damarlarıma karışırken elbette ona bunu belli etmedim.

"Teşekkür ederim iyiyim. Sende harika görünüyorsun."

"Ah teşekkür ederim canım çok tatlısın. İşler nasıl gidiyor, alışmış görünüyorsun."

"Evet oldukça alıştığımı söyleyebilirim. En azından artık dosyaları karıştırmıyorum" Vasat esprime ikimizde gülüştük. Kevın'ın bana karşı olan sert tavırları biraz daha yumuşak ve ılımlı olsa her günüm daha kolay geçebilirdi diye düşündüm.

"Buna sevindim. Peki Kevın burada mı?"

"Evet odasında."

"Oh nihayet onu yakalayabildim. Günlerdir çok meşgul telefonlarıma bile cevap vermiyor."

Edindiğim bu yeni bilgi beni derin düşüncelere sevk etmişti. Aralarında bir sorun mu var acaba diye içten içe merak etmeye başladım. Abigail'e baktım Kevın'a sevgilisinin geldiğini haber vermesini rica edecektim ama o sırada telefonda randevu oluşturmakla meşguldü. Roselin'in benden haber vermemi beklediğini görünce, daha fazla bekletmemeye karar verdim. Sevgilisiyle aramızda bir sorun olduğunu düşünmesini istemiyordum. Bunu yanlış yorumlayabilirdi.

JuliettaWhere stories live. Discover now