Kevın'ın Sevgilisi

8K 475 125
                                    

Hayırlı akşamlar. Bekletmeden geldim.

Keyifli Okumalar ...

"Evet haklısın seni gözümde çok fazla büyütmüşüm. Oysaki ben senin için bütün doğrularımdan bile taviz vermeye hazırdım ama sen buna değmezmişsin." dedi ve gözlerini gözlerimden çekerek arkasını dönüp gitti. Onun varlığını hissedemeyince yine yoksun hissettim kendimi. Alışkın olduğum bu berbat hissin geri gelmesi benim açımdan iyi olmamıştı ama en doğrusuydu bu. Kerem için...

Evet Kevın Brown'u başarılı bir şekilde kendimden uzaklaştırmıştım. Hatta uzaklaştırmakla kalmamış benden ölesiye nefret etmesini de sağlamıştım. Alt dudağım istemsizce titreyince gözlerime hücum eden yaşları geri gönderdim, en azından evime sığınağıma gidinceye kadar... Öyle de yaptım. Kapıdan içeriye adımımı attığım anda zorlukla tuttuğum gözyaşlarım amansızca akmaya başladılar. Yüz üstü yatağa kapandım ve omuzlarım sarsılırken bağırarak ağladım. Artık benim için hayatımın hiç anlamı kalmamıştı.

Arthur işten geldiğinde ben duşumu almış ve yenilenmiş bir halde duruyordum karşısında. Banyodaki aynanın karşısında verdiğim uğraşlar sonucu ağladığım için oluşan kusurları makyajla kapatarak kendime iyi bir görüntü kazandırmayı başardığım için şanslıydım. Sadece görüntümü düzeltebilmiştim ama ruhum derin bir yara alarak tamir olmayı reddediyordu. Sessizce yemeğimizi yiyorduk ki Arthur boğazını temizleyerek konuştu.

"Bugün neler yaptın?" Aniden başımı kaldırıp ona baktım. Acaba Kevın ile görüştüğümü biliyor muydu diyerek birdenbire endişeye kapılmıştım. Arthur rahat bir şekilde tabağındakileri yemeğe devam ediyordu. Eğer herhangi bir şüphesi olsaydı bunu sakince sormak yerine direkt saçımdan tutar ve yumruğunu geçirirdi.

"Sıradan bir gündü." dedim kısaca. Canım konuşmak istemiyordu. Bunun üzerine bana o kendine has sert bakışlarıyla baktı ve gözlerimiz kesişti.

"Anneni ziyarete gittin mi?"

"Hayır." Yumruğunu hızla masaya vurduğunda masanın üzerindekiler hızlıca sarsılırken ben de korkuyla yerimden sıçradım.

"O halde neden üzgün görünüyorsun?" Kahretsin anlamıştı.

"Keyfim yok." Bir daha yumruğunu vurdu masaya.

"Seni uyarıyorum. Kurallarımı sakın çiğneme. İnan bana bunun sonucuna katlanamazsın."

Bugüne kadar bana istediği her şeyi yapmış biri olarak sınırını merak etmiştim. Belki de kendime duyduğum öfke yüzünden beni cezalandırmasını sağlamalıydım. O akşam benimle bir daha konuşmadı ta ki yatağa yatıncaya kadar. Bu durum oldukça kötü hissetmeme neden olmuştu. Suçlu hissediyordum kendimi ve bu elimde değildi. Arthur'u da üzüyordum ve görevlerimi benden istediği gibi yerine getiremiyordum. Oysa anneme ve bana bakmaya devam ettiği için daha iyi bir hizmeti hak ediyordu.

"Şu an sana çok kızgınım ama dua et hafta sonu kimsesiz çocuklar yararına düzenlenen bir davet var. Orada askılı bir elbise giyeceğin için bu defalık cezanı sonraya erteliyorum. O güne kadar kendine çekidüzen versen iyi edersin. Yanımda asık suratlı bir kadın olsun istemiyorum."

"Merak etme. Hiçbir sorun çıkmayacak."

Ertesi gün ve sonra ki günler zoraki bir şekilde daha keyifliydim. En azından görüntüm öyleydi içime tezat bir duygusuzlukla.

  Camdan dışarıya baktığımda yağmur damlalarının dışarıdaki ışıkları mücevherlere benzettiğini fark ettim. Hava tam da içimdeki dünyayı yansıtıyor gibiydi. Soğuk ve de kasvetli... Hafta sonunun bu kadar çabuk gelmesi haksızlıktı çünkü bu akşam dışarıya çıkmak gelmiyordu içimden. Oysaki kalabalık ortamları ve gece hayatını seviyordum ama bu akşam tek ihtiyacım olan şey evde kalıp film izlemekmiş gibi hissediyordum. Sanırım psikolojim iyice dibe vurmak üzereydi.

JuliettaWhere stories live. Discover now