Kevın Ve Olivia

608 50 24
                                    

Tekrar merhaba

Yorumlar çok azaldı lütfen yorumlarınızı eksik etmeyin. Motivasyona ihtiyacım var. 

Keyifli Okumalar




"Günaydın." dedim enerjik çıkan sesimle. Abigail beni görür görmez kolumdan tutarak sakin bir yere çekti ve fısıltıyla konuştu.

"Neler olduğunu en ince ayrıntısına kadar bilmek için can atıyorum." Küçük çaplı bir kahkaha attım.

"Hadi anlat lütfen dün gece nasıldı?" Konuşmadan önce etrafa göz gezdirdim ve kimsenin olmadığını görüp rahatladım.

"İdare eder."

"Hadi ama bundan daha fazlasını ver bana."

"Pekala. Beni kaliteli bir restorana götürdü. Teras katında yıldızların altında yedik yemeğimi. Bu kısmının romantik olduğunu itiraf eteliyim."

"Bence de. Peki sonra?"

"Sonra yemeğimizi yedik sohbet ettik. Hoş bir adamdı. Cana yakın ve ilgili."

"Seni etkilemeyi başardı yani." Duraksadım. Simon'dan etkilendiğimi sanmıyordum. İstediğim şey onda değildi.

"Biraz." dedim lafı uzatmayarak. Devam etmemi istercesine başını salladı.

"Gecenin sonunda beni evime bıraktı. Eğer duymak istediğin şey buysa benimle düzeyli bir ilişki istediğini söyledi."

"Hım bu oldukça hoş peki sen ne cevap verdin?"

"Onu reddettim."

"Hiç şaşırmadım. Zaten hiç gözüm tutmamıştı o yakışıklı zengin ve romantik adamı." İkimiz de aynı anda kahkaha atmaya başladık. Abigail her olayı komik bir şeymiş gibi anlatmayı çok iyi başarabilen ve kendisiyle dalga geçebilen ender insanlardan biriydi. Beni güldürmeyi başarıyordu. O iyi bir dosttu.

"Hele camdan gördüğüm o araba da neydi öyle Lamborghini Veneno hiç sevmem. Siyah karizmatik renk yerine bence şöyle uçuk bir pembe olsaymış o zaman belki düşünebilirdim."

İkimizde tekrar kahkahalara boğulurken o sırada yanımızdan Kevın geçti. Onu görmemizle anında yüz ifademiz değişti ve büyük bir değişim yaşayarak kaskatı kesildik. Gülücüklerimiz boğazımıza dizilmişti. Abigail de en az benim kadar çekiniyordu ondan. Tabi benim gibi azar işitmediği için fazlasıyla şanslıydı.

Ah Tanrım umarım bizi duymamıştır. Bir şey söylemedi ama çatık kaşlarını kısa bir süre ikimizin üzerinde gezdirdi, onun gergin bir şekilde odasına girmesini sessizce izledik.

"Sence bizi duydu mu?"

"Senin Simon ile romantik bir akşam geçirdiğini mi?" Rahat bir tavırla omuzlarını yukarı kaldırdı.

"İnan bana hiçbir fikrim yok." Masasına doğru yürürken arkasından duyabileceği bir sesle konuştum

"Çok kötüsün Abi." Durdu ve bana baktı.

"Bay Kevın'ın senin hakkında ne düşüneceği neden umurunda?" İşte şimdi seni köşeye sıkıştırdım dercesine bakmaya başladı bana.

"Umurumda değil elbette." diyerek savunmaya geçtim ve bende onun yanında yürümeye başladım.

"Bu hayat benim hayatım. Kevın Brown sadece patronum o kadar." O benim sonsuza dek seveceğim ilk ve tek adam olacaktı. Zaten Abigail'de az önce söylediğime inanmış gibi görünmüyordu. Yerimize geçerken;

JuliettaWhere stories live. Discover now