Yıldızların Altında

564 48 14
                                    

Bu akşam 2 bölüm birden gelecek takipte kalın

Keyifli okumalar

Bize başıyla selam verdi ve sakince içeriye girdi. Yüzünü göremediğim için hayal kırıklığına uğramıştım, onun yakışıklı yüzünü izlemekten keyif alacaktım oysaki. Bana sırtını vererek kapıya doğru dönmüştü geniş omuzlarını görüyordum sadece ve dokunmak için can attığım parlak siyah saçlarını. Bu arada Simon bana yaklaşarak fısıldadı.

"Gergin görünüyorsun?" Bunu sormasıyla daha bir gerildim Kevın'ın bizi duyma olasılığı yüzde yüzdü ne de olsa. Konuşmak yerine ona dönüp mahcup bir bakış attım.

"Hey rahat ol lütfen. Benimle çıktığın için pişman olmayacaksın."

Evet şu an yerin dibine girmek istiyorum. Kevın zaten benden nefret ediyordu şimdi dozu iyice arttıracaktı. Göz ucuyla önümde dikilen adama baktım yerinde kımıldanır gibi oldu ve yavaşça boynunu esnetti. Bunun ne anlama geldiğini anlamaya çalışırken asansör durdu ve kapılar açıldı. İlk çıkan Kevın oldu. Hızlı adımlarıyla arkasına bile bakmadan gözden kayboluşunu izledim. Yüreğime yerleşen hayal kırıklığıyla öylece baktım arkasından. Simon'in arabasına bindiğimizde nihayet Kevın'ın umurunda olmadığıma karar verdim ve Simon asılan yüzümü görmesin diye telefonumu çıkarıp hızlıca Betty'e mesaj yazdım.

"Selam akşam yemeğinde evde olamayacağım. Simon ile birlikte yemeğe çıkıyorum. Çok geç kalmam. Görüşürüz." Anında cevap geldi.

"Simon'u sevdim. Ona bir şans vermekle iyi yapmışsın. İyi eğlenceler." Telefonu çantama koydum ve kalbime işlemiş olan sızıyı bastırmaya çalıştım. Kim bilir belki de herkes için böyle olması daha iyiydi. Kevın bana başka bir kadınla birlikte olacağını söylemişti. Bende onu unutmak için Simonn'le şansımı deneyebilirdim. Evet tam da yapmam gereken şey buydu.

*

Beni şehrin o harika manzarasının gözler önüne serildiği lüks bir yere getirmişti. Arabadan indiğimiz de elimi tuttu, ne restorana girdiğimizde ne de üst kata çıktığımızda elimi hiç bırakmadı. Arthur ile böyle kaliteli yerlere gittiğimizde rahatsız olmaktan ziyade oldukça hoşuma giderdi bu durum, halbuki şu an bu duygunun tam tersini yaşıyordum. Sanki buraya ait değilmişim ya da buraya yakışmamışım gibi bir his çöreklenmişti içimde.

Genç bir garson rehberliğinde teras katına çıktık, buranın üst tavanı açıktı ve yıldızlar bu gece yeryüzüne çok güzel gülümsüyorlardı. Bir an çocukluğuma geçiş yaşar gibi oldum ama hızlı bir şekilde toparladım kendimi. Yine de çocuksu bir mutlulukla yıldızlara bakıp gülümsemeyi ihmal etmemiştim. Etrafa bakınarak dikkatimi dağıtmaya çalıştım. Koskoca terasta bütün masalar kaldırılmış ve sadece tek bir masa bırakılmıştı. Üzerinde gümüş bir şamdanı bulunan ve mumları yanan yuvarlak bir masaydı bu. İki kişilik hazırlanmıştı ve çok romantik görünüyordu.

"Bu işi iyi biliyorsun." dedim gülümseyerek. Evet karar vermiştim bu adam kesinlikle bir şansı hak ediyordu. Elini uzattı, yine de tereddüt ederek avucuna bıraktım elimi.

"Güzelden anlarım." Cevabı oldukça hoştu. Beni masaya doğru götürdü. Sandalyemi çektiğinde yavaşça otururken heyecanlandığımı hissetim. Bu benim ilk gerçek randevumdu, o nedenle biraz farklı hissettirmişti bana bu durum. Simon karşıma gelecek şekilde oturduğunda gözlerinin içi gülüyordu.

"Bu gece için özel bir menü oluşturdum. Beğenmezsen başka şeylerde sipariş edebiliriz."

"Buna gerek olacağını sanmıyorum."

"Bana güvenmenin ilk adımını atmış oldun. Buna sevindim." Gülümsedi oldukça keyifli görünüyordu. Çok geçmeden iki garson geldi, etrafımızda dolanmaya ve masayı donatmaya başladılar. Az sonra sessiz bir şekilde yemeğimizi yiyorduk. Simon daha çok beni izleme görevini üstlenmişti.

JuliettaWhere stories live. Discover now