8. Bölüm

25.3K 1.9K 5.9K
                                    


Jungkook alkolün de etkisiyle tüm cesaretini toplayarak bir an bile düşünmeden ilk aşkı, abisinin arkadaşı Jimin'i öpmüştü.

Jimin, Jungkook'un düşeceğini sanıp onu kolundan tutmuştu ama Jungkook onu öptüğü anda vücudu gerilmiş, dudakları şaşkınlığın verdiği etkiyle hafifçe aralanmıştı.

"Jungkook," dedi ilk şaşkınlığını atlatır atlatmaz geri çekilerek. Bir kaç saniyeliğine duraksadıktan sonra anca konuşabilmişti; "Kahveni iç, miden kötü olacak." Gencin kollarından nazikçe tutarak onu yeniden sandalyeye oturttu. İfadesiz kalmaya çalışan suratının aksine teni buz kesmişti ve ne yapacağını şaşırmıştı.

Jungkook ne yaptığını ancak o anda kavrayabilmişti. Suratı anında kıpkırmızı olurken tıpkı Jimin'in de dediği gibi midesi bulanmaya başlamıştı ama sebebi alkol değildi; bizzat kişisel aptallığıydı. Hala biraz sarhoş olmasa, o anda utancından yerin dibine girer, tek kelime bile edemezdi. Alkolün sayesinde kalan son özgüven kırıntısını kullanıp titreyen dudaklarının arasından "Özür dilerim," diye fısıldayabilmişti.

Jimin hala biraz şaşkın olsa da başını sağa sola salladı, "Dileme, alkollüsün. Önemli değil." Su bardağı bulmak için dolapları gereksiz bir aceleyle karıştırırken Jungkook'a gülümsemeye çalıştı. "Gipeun'dan mide ilacı istememi ister misin?"

Böylesi çok daha kötüydü. Jimin, her ne kadar şaşırmış olsa da ona iyi davranmaya çalışıyordu. Utanmasın diye konuyu geçiştirmişti ama hayır, bu geçiştirebilecekleri bir konu değildi.

"Sarhoş olduğum için değil," diye mırıldandı Jungkook. Yüzünü elleri ile kapamış sakin kalmaya çalışıyordu ama tüm vücudu tir tir titriyordu.

Jimin yaptığı işi bırakıp Jungkook'a baktı, "Efendim?" Yüzünde okunması güç bir ifade vardı. Kafası karışmış gibi duruyordu.

Jungkook ellerini çekip kızarmış gözleriyle Jimin'e baktı, belki de bu ona son bakışı olacaktı çünkü Jimin sonsuza kadar olmak üzere Jungkook'tan uzaklaşacaktı. "Seni sarhoş olduğum için öpmedim. Ben sana karşı bir şeyler hissediyorum."

Jimin bir kaç saniye tek kelime etmedi zira donup kalmıştı. Ne yapacağını şaşırmış bir şekilde Jungkook'a bakarken ilk önce dudaklarını araladı ama bir şey diyemedi yine de. Yüzü bembeyaz olmuştu. "Jungkook," dedi ama başka ne diyebilir bilmiyordu. "Ben-"

"Bir şey demek zorunda değilsin," dedi Jungkook. O anlamıştı zaten. Kaldı ki anlayacak bir şey de yoktu ortada. Jungkook en başından beri biliyordu bu işin sonucunu. Ne diye kendi kendine gelin güvey olmuştu ki az önce? Sırf Jimin'i çok seviyor diye Jimin'in de onu öyle seveceğine nasıl hemencecik inanıvermişti? "Benim aptallığım özür dilerim."

Jimin su bardağını Jungkook'un önüne koyduğu sırada genç olan başını aşağı eğmiş utancıyla başa çıkmaya çalışıyordu. Onunla bir şekilde başa çıkardı çıkmasına ama kalbi neden acıyordu bu kadar? Jimin yanlış tek bir şey yapmamıştı, o her zamanki Jimin'di; ne olursa olsun iyiydi, kibardı ve düşünceliydi.

Belki de kalbi hiçbir zaman onun sevgisine sahip olamayacağı için acıyordu bu kadar.

Hemen yanında durduğu için burnuna dolan tanıdık kokusuna karışmış kavunlu duş jeli kokusu Jungkook için bardağı taşıran son damla olmuştu; sarhoştu, az önce reddedilmişti ve reddeden Jimin olmasına rağmen hala ev gibi kokan da oydu. Hıçkırıklar boğazına dizilirken zar zor, "Gipeun'u çağırır mısın?" diyebilmişti.

Jimin onun ağlamak üzere olduğunu fark eder etmez önünde eğilip yüzünü görmeye çalıştı, "Jungkook, ağlıyor musun? Özür dilerim- yapabileceğim bir şey varsa eğer-"

marshmallow|jikookWhere stories live. Discover now