15. Bölüm

46.6K 1.8K 10K
                                    



Jungkook uykusundan yavaşça sıyrılıp gözlerini açtığında nerede olduğunu anlaması biraz zaman almıştı;

Jimin'in evindeydi. Koltukta, onunla birlikte sohbet edip televizyon izlerken uyuyakalmışlardı.

Jungkook, koltuk ve Jimin'in arasında, hatta belki biraz Jimin'in üzerindeydi. Bu hale tam olarak nasıl geldiklerini, ilk kimin uyuyakaldığını bilmiyordu ama bunun bir önemi de yoktu. Gencin düşünebildiği tek şey Jimin'in sonunda ipleri gevşetmiş olduğuydu.

Mutluluktan parlayan gözlerini hala uyuyan Jimin'in üzerinde gezdirdi; saçları darmadağın olmuş, her bir tutamı farklı yöne bakıyordu. Dudakları hafifçe aralıktı ve Jungkook rahatça omzuna yaslanabilsin diye başını biraz geriye atmıştı.

Jungkook ezberlemek ister gibi her bir detayı yavaş yavaş inceliyordu. Sıra adem elmasına geldiği sırada bu anın hemen hemen aynısını tüm bu olanlardan önce de yaşadıklarını anımsadı. O zamanlar Jungkook'un Jimin'e dokunmaya izni yoktu. Hatta Jimin onun için bir hayalden ibaretti sadece.

Şimdi ise durum biraz farklıydı.

Genç olan, sanki kendisi de aynı şekilde darmadağın değilmiş gibi Jimin'in haline gülümsedi ve başını eski yerine, Jimin'in omzuna koydu. Göğsüne yerleştirdiği eliyle belli belirsiz bir yol izleyerek elini Jimin'in beline yerleştirdi. Giydiği ince tişört tüm vücut hatlarını belli ediyordu; o hatları takip ederek aşağı indi.

Jimin o sırada yattığı yerde hafifçe kıpırdanmıştı. Jungkook gülümseyerek dudağını ısırdı ve yaptığı şeye devam etti. Jimin'in uyanıp onu durduracağına adı kadar emindi; ince parmaklarını Jimin'in tişörtü ve eşofmanının arasında gezdirip en sonunda eşofmanın lastiğine getirdi.

Tam o sırada Jimin bileğini nazikçe tutarak yukarı, başının üzerine bastırıp tek hamlede üzerine çıktı; "Günaydın," dedi ona kaşlarını kaldırarak gülümseyerek.

Jungkook da güldü. Bileğini Jimin'den kurtarmak için bir hamlede bulunmadı. "Uyandırdım mı?" dedi onun yerine.

Jimin cevap vermeden bir kaç saniye boyunca onu izledi, sonra başını salladı, "Evet." Bileğini serbest bırakıp kendisini de Jungkook'un üzerine bıraktı. "Uykumu alamadım. Geri uyu hadi."

Jungkook, Jimin'in onun kalp atışlarını duyabileceği şekilde üzerine yatması üzerine daha çok heyecanlanmıştı. Her şey bir kenara, o kalp atışları Jimin'i uyutmazdı...

"Saat geç oldu," diye mırıldandı, camdan çoktan kararmış havaya bakarken. Saat gerçekten geç olmuştu ama Jungkook eve gitmek istemiyordu.

Sanki Jungkook'un ne düşündüğünü hissetmiş gibi, "Burada kal," dedi Jimin, Jungkook'u belinden tutup sanki mümkünmüş gibi kendisine daha çok çekerek. "Taehyung ile kalacağını söyleyemez misin?" Sesi hala uykulu olduğunu belli edercesine boğuk çıkıyordu. Gözleri ise karanlığa alıştığı için yarı kapalıydı.

Genç olanın kalbi tekledi.

Şu an bunu yaptıklarına inanamıyordu. Jimin ona sarılmış uyuklarken geceyi onunla geçirmesini istiyordu. Daha bir kaç gün öncesinde, Jungkook, Jimin'in uzak tavırlarından şikayetçiydi oysaki.

"Olur," dedi Jungkook üzerine hiç düşünmeden.

Jimin gözlerini yumarak gülümsedi, "Güzel." Sonra uykulu uykulu Jungkook'a bakarak onun kalbinin teklemesine sebep oldu; "Sen abine haber ver, ben de senin için kıyafet ayarlayayım."

Jungkook'un tüm uykusu kaçmıştı. Bir damla bile kalmamıştı ama yine de şu anda, hayatında yapmak için en sabırsızlandığı şey Jimin ile birlikte uyumaktı. Bu yüzden hiç oyalanmadan abisine onu ikna edecek bir mesaj attı.

marshmallow|jikookTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang